Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HD'nin 13/10/2015 gün ve 2014/31746 E.-2015/29884 K.; 17/02/2014 gün ve 2013/22820 E.-2014/4047 K.; 12/11/2007 gün ve 2007/7994 E.-2007/13329 K.; 24/12/2013 gün ve 2013/23657 E.-2013/32622 K.; 19/03/2013 gün ve 2012/29380 E.-2013/6751 K. vb. sayılı kararlarında ÖZETLE, "...ayıp sebebiyle bedel indirimi isteminde satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın tespitinde, nispi metod uygulanarak dava konusu aracın tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız ikinci el rayiç değeri ile mevcut ayıplı ikinci el rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı (bu iki değer birbirine bölünmeli) ve tespit edilecek bu oran da satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde belirlenerek, (NİSBİ YÖNTEME GÖRE; Ödenecek Bedel=Kararlaştırılan Bedel(Satış Bedeli) x(çarpı) Ayıplı Değer /(bölü) Ayıpsız Bedel şeklinde orantı kurularak bulunan rakamın, satış bedelinden mahsubu ile bulunan...

Somut olayda; davalı tarafından davacıya satılan aracın km'sinin düşürüldüğü ve ayıplı olduğu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sabit olup, satıcının ayıbın varlığını bilmese bile alıcıya karşı sorumlu olduğu, ayıbın niteliği gereği davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etme hakkını kullanmasında hakkaniyete aykırı bir durum bulunmadığı ve mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından; davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün istinaf itirazlarının HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Bu durum, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde de gösterilir. Yalnızca ayıplı mal satan veya işyerinin bir kat ya da reyon gibi bir bölümünü sürekli olarak ayıplı mal satışına tahsis etmiş olan satıcılara yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.'' şeklindedir. Dava dilekçesi incelendiğinde aracın ön kaputunun değiştiğine, bagaj kapağının sökülüp takıldığına, tavan kısmının boyalı, sağ kapının boyalı ve ön sağ tarafın değişmiş olduğu, hava yastıklarının açılmış olduğuna, aracın üst kısmı ve yan kapılarının tamamen değişmiş olduğuna ve aracın boyalı olduğuna dair iddialarda bulunulduğu görülmektedir....

Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Buna göre, aracın satış tarihindeki ayıpsız değerini 55.000,00 TL, ayıplı değerini ise 45.000,00 TL olarak belirleyen ilk derece mahkemesinin, 42.500,00 TL olan satış bedeline yansıtıldığında satış bedelinde 7.727,27 TL indirim talep edebileceğini hesap ederek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermesi gerekirken, aracın ayıpsız değeri ile ayıplı değeri arasındaki farka hükmetmesi doğru olmamıştır....

Hukuk Dairesinin 01/06/2012 tarihli ve 2012/11979 E. 2012/14222 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere aracın kilometresinin değiştirilmesi gizli ayıp niteliğindedir. Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde; "mutlak metod", "nisbi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Daire, gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeriyle, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır....

şeklindeki bilirkişi raporuna bu yönüyle katılmakta olduğunu, davacı alıcı tarafın işbu rapora sunmuş olduğu itirazların; ayıbın açık ayıp olmadığı, gizli ayıp olduğu yönünde olduğunu, rapora yapılan itirazlar kötü niyetli niyetli olduğunu, bilirkişiyi de zan altında bırakan birtakım ithamlarda bulunulduğunu, bilirkişi tarafları tanımaz bilmez, kimsenin tarafını tutmaz ve lehine açıklama yapmadığını, davacı alıcı tarafın yapmış olduğu kötü niyetli itirazlar hukuka aykırı olup satışı yapılan aracın açık ayıplı olduğu aşağıda izah etmekt olduğunu, -Satışı yapılan aracın yürür aksamında bir sorun olmadığı açık olduğunu, davalı kötü niyetli olarak başkaca onarımlar yaptırdığını ve bunu vekil edene yüklemeye çalıştığını, buradan da kötü niyeti belli olduğunu, -Davacı alıcının rızası ve onayıyla yapılan, sekiz yaşını dolduran ve 160.000KM üzeri olan aracı muhtemel riskleri ile satın almış olan alıcının ekspertiz raporu da yaptırdığı göz önünde bulundurulduğunda; satılan aracın gizli ayıplı...

Buna göre davacının ayıplı mala ilişkin taleplerinin yerinde olduğu, teknik inceleme sonucunda, sistemin çalışmakta olduğu, fakat görüntünün işlemci ile ekranlara aktarıldığı ve sistemin bir bütün olarak çalışmakta olduğu dikkate alındığında; çatlak tespit edilen TV kaynaklı olarak tüm sistemin kusurlu ve açık ayıplı olduğu anlaşılmakla satılanın ayıpsız misliyle değiştirilmesine engel bir durum olmadığı ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir....

    CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, arabuluculuk sürecine dahil edilmeyen manevi tazminat talebinin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının imzalı resmi evrağa aykırı asılsız iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davacının davaya konu araca ilişkin herhangi bir zararının bulunmadığını, davacının değer kaybı ve tazminat taleplerinin mesnetten yoksun olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir. Mahkememizde açılan dava; taraflar arasında yapılan araç satış sözleşmesi kapsamında, davalı tarafça satılan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, araçtaki değer kaybının tazmini ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

      HD'nin 17/01/2018 gün ve 2016/15309 E.-2018/199 K. sayılı kararında ise özetle, "...Aracın davacıya satılmadan önce pert olduğu hususu sabittir. Davacının aracın pert olduğunu bildiği hususu yazılı bir delil ile ispat edilebilmiş değildir..." denilerek alıcının ayıbı bilerek ayıplı malı satın aldığına yönelik ispat yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu ve alıcının aracın ayıplı olduğunu bilerek satın olduğu hususunun yazılı bir delil ile ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay 13. HD'nin 11/03/2020 gün ve 2018/2513 E.-2020/3180 K. sayılı kararında özetle, "...Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğundan bahisle araçtaki değer kaybının tazmini talebine ilişkindir....

      ayıplı aracın satılmasıyla, müvekkil tarafından B.K.'...

      UYAP Entegrasyonu