in temyiz itirazlarının incelenmesinde sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, kıymet takdirine ilişkin icra mahkemesi kararının ihalenin feshi davasında incelenmesi mümkündür. Somut olayda, şikayetçi ...'in itirazı üzerine yapılan yargılama sonucu verilen ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 18.02.2016 gün ve 2016/6 E.- 145 K. sayılı kararının incelenmesinde, adı geçen borçlunun 5 ve 8 nolu bağımsız bölümlere ilişkin olarak kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, mahkemece taşınmazların değeri artırılarak 5 nolu bağımsız bölüm için 285.000, 8 nolu bağımsız bölüm için 305.000 TL değer tespit edildiği görülmektedir. Ancak borçlu vekilinin şikayet ve istinaf dilekçesinde kıymet takdirine ilişkin olarak öne sürdüğü hususlar esasa etkili olmayıp, yeniden kıymet takdiri yaptırılmasını gerektirmemektedir....
Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler. O halde mahkemece, borçlunun kıymet takdirine itirazının süresinde olup olmadığı araştırılarak, yasal 7 günlük sürede kıymet takdirine itiraz edilmiş olduğunun tespiti halinde; fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek, icra dosyasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen değerlerinin, taşınmazların gerçek değerlerini yansıtıp yansıtmadığı denetlenerek, tespit edilecek değerlerinin, ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....
Somut olayda, kıymet takdiri davacı alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de satış ilanının 10/11/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğinden davacı kıymet takdirinden haberdar olduğundan, bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde kıymet takdirinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayette ve kıymet takdirine itirazda bulunulduğuna dair iddia ve delil bulunmadığı, bu nedenle kıymet takdirinin kesinleştiği ve ihalenin de kesinleşen kıymet takdir raporu esas alınmak suretiyle hazırlandığı dikkate alındığında kıymet takdirine itiraz edilmemesi halinde kıymet takdirine ilişkin usulsüzlüklerin ihalenin feshi sebebi yapılamayacağından bu istinaf sebebi de yerinde değildir....
Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için, usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler....
İcra hukuk mahkemesinin 2018/1026 esas sayılı dosyası ile kıymet takdirine itirazda bulunulduğu ve kıymet takdir raporuna itiraz süresinin kıymet takdir raporunun tebliğinden itibaren başlayacağından, kıymet takdir raporuna davacı şirketin itirazının tarafına rapor tebliğ edilmediği için süresinde olduğu, mahkemece kıymet takdiri ile ilgili İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018- 1031 E-2019/170K sayılı dosyası ile kesin olarak karar verildiği, kesinleşmiş kıymet takdirine ayrıca itiraz edilemeyeceği gerekçesi ile davacıların itirazının reddine karar verilmiş olduğundan, davacı şirket tarafından süresi içerisinde kıymet takdir raporuna itirazda bulunmuş olduğundan, taşınmazın satışa esas değerinin gerçek değerinden düşük olduğuna yönelik iddianın ihalenin feshi davasında incelenmesi gerekir....
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Davacı taraf dava dilekçesinde satış yapılan gayrimenkulün değerinin düşük biçildiğini ve bu nedenle taşınmazın gerçek değerinin altında satıldığını beyan etmiş ise de davacı taraf kıymet takdirine itiraz etmiş ve Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesi 2020/46 Esas sayılı dosyasından yetkisizlik kararı verilmiştir. Keza davacı taraf yetkili mahkemeye süresi içerisinde başvurmamış olup kıymet takdirine itiraz değerlendirilmemiştir. Bu nedenle davacı bu hususları kıymet takdirine itiraz aşamasında belirtmesi gerekirken kendi usulüyle dosyayı ilgili mahkemesine göndermemiş olup, buna ilişkin ihale aşamasında itirazlarını ileri sürmüş olması usul ve yasaya aykırıdır bu nedenle de mahkememizce bu hususların değerlendirilmesi yapılmamıştır....
Şikayetçi borçlu şirket yönünden ise kıymet takdirine itiraz edilmediği, satış ilanının bu şikayetçinin vekiline usule uygun olarak e tebligat vasıtasıyla tebliğ edildiği, bu tebliğ tarihinden itibaren süresi içerisinde kıymet takdiri tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik şikayet yoluna da başvurulmadığı görülmüş olup, şikayetçi borçlu şirket açısından da artık kıymet takdirine itirazların ihalenin feshi aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır. İİK'nın 134/8 maddesine göre ihalenin feshinin istenebilmesi için zarar unsurunun bulunması gereklidir. Aksi halde hukuki yararın varlığından söz edilemez. Somut olayda ihalesi yapılan taşınmazın ihale bedelinin(377.000,00 TL), muhammen bedelin(300.000,00 TL) üzerinde olduğu, satışa esas kıymet takdiri tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmeden ihalenin yapıldığı, yukarıdaki tespitler doğrultusunda kıymet takdirinin kesinleştiği, itirazın dinlenemeyeceği ve fesat iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından zarar unsuru gerçekleşmemiştir....
Aynı maddenin son fıkrasına göre, kıymet takdirine karşı yapılan şikayet hakkındaki icra mahkemesi kararı kesindir. Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesi mümkündür. Kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından icra müdürlüğünce belirlenen değere karşı süresinde şikayet hakkının kullanılmadığı, dolayısıyla kıymet takdirinin kesinleştiği anlaşılmıştır. 7343 Sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişik İİK'nın 134/11. maddesi, "ihalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" hükmünü içermektedir....
O halde mahkemece, 27 parsel sayılı taşınmaz yönünden ihalenin feshi istemine yönelik şikayetin kabulü ile adı geçen taşınmaza ilişkin yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. b) 4 parsel 15 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmaz yönünden ; İİK'nun 128/a maddesi uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Kıymet takdir raporu borçlu ...'ya usulüne uygun tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlu ...'nın kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir....
Örneğin, borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir....