Asile yapılan tebligat hüküm ifade etmez. Takip dosyası incelendiğinde, borçlu ... vekili Av. ...'ın ...Noterliğine ait ... yevmiye nolu ve 24.02.2012 tarihli vekaletnameyi vekalet suret harcını da yatırmak suretiyle icra dosyasına sunduğu görülmüş olup, buna göre borçlunun icra takibinde vekil ile temsil edildiği tartışmasızdır. Kıymet takdiri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetin incelenmesinde; Borçlu taraf vekille temsil edilmesine rağmen, kıymet takdiri raporunun doğrudan borçluya çıkartılması doğru değil ise de; satış ilanı tebligatı borçlu vekili Av.... 'a 01.08.2013 tarihinde tebliğ edilmekle süresinde kıymet takdirine itiraz edilmediğinden artık kıymet takdiri kesinleşmiştir. Satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetin incelenmesinde ise; İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (borçlu vekiline) tebliğ edilmelidir....
Borçlunun haczi daha önce öğrendiğine yönelik bir bilgi veya belge yoksa kıymet takdiri raporunun ona tebliğ edilip edilmediğine bakılmalıdır. Kıymet takdiri raporu borçluya tebliğ edilmişse yedi günlük süre bu raporun tebliğ tarihinden itibaren başlar. ( 12.Hukuk Dairesi E.2016/5391,K. 2016/23159) Elbistan İcra Müdürlüğü'nün 2020/38 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı borçlunun eski vekiline kıymet takdirine ilişkin bilirkişi raporunun 13/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, Elbistan İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/55 esas sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz davası açıldığı ve davanın reddedildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının evin haczedildiğini bilmemesi düşünülemez. Sonradan 103 davetiyesinin tebliğ edilmesi, 7 günlük süreyi tekrar başlatmayacağı anlaşılmakla, davanın süre yönünden reddine karar verildiği, işbu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür....
Sayılı dosyasında kendisine gönderilen dava dilekçesi ve tensip zaptıyla haberdar olduğunu, icra müdürlüğünün 2009/1085 esas sayılı dosyanın yenilenmesiyle birlikte esasının 2018/1855 olduğunu, müvekkiline bu tarihe kadar üç adet tebligat çıkarıldığını, usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasını öğrenme tarihinin 04.09.2021 olarak düzeltilmesine, usulüne uygun yapılmayan tebligatların geçersizliğine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
sayılı dosyası ile görülen kıymet takdirine itiraz davasında davacıya çıkartılan tüm tebligatların Teb....
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; şikayet tarihinin 17/05/2021 olduğunu, kıymet takdirine itiraz ile meskeniyet şikayetinin aynı dilekçede ileri sürüldüğünü, meskeniyet şikayetinin yetkisizlikle mahkemeye gönderildiği belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Somut olayda; davacı tarafından 17/05/2021 tarihli dilekçe ile meskeniyet şikayeti ile kıymet takdirine itiraz için icra mahkemesine başvurulduğu, davanın görüldüğü İstanbul Anadolu 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/236 E. sayılı dosyasında, meskeniyet şikayeti yönünden tefrik kararı verilerek aynı Mahkemenin 17/05/2021 tarihli, 2021/268 E., 2021/320 K. sayılı ilamı ile meskeniyet şikayeti yönünden İstanbul İcra Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiği ve bunun üzerine dosyanın istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye gönderildiği görülmüştür....
Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine -usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki- başvurusu (teminat iddiası), İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı Kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır....
Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler. Somut olayda, borçluların kıymet takdir raporunun tebliğ edilmediğini ileri sürerek 22/06/2015 tarihinde kıymet takdirine itiraz ettikleri, ayrıca aynı tarihte icra emri ve kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiği şikayetinde bulundukları, .... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 20/10/2015 tarih ve 2015/928 E.- 2015/1028 K. sayılı kararı ile “ kıymet takdir raporlarının bila tebliğ iade edildiği, bu nedenle de usule uygun olup olmadığı incelenecek bir tebliğ işlemi bulunmadığı” gerekçesi ile tebligatın usulsüzlüğüne dair şikayetin reddine karar verildiği, yine .......
ın temyiz itirazlarına gelince; Genel haciz yolu ile yapılan takipte borçluların usulsüz tebligat şikayeti ve icra dairesinin yetkili olmadığını iddia ederek gecikmiş itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasını, ödeme emrinin iptalini talep ettikleri mahkemece borçluların takipten 09.07.2015 tarihli haciz tutanağıyla bu tarihte haberdar oldukları ve öğrenme tarihine göre usulsüz tebligat şikayetinin yedi günlük sürede ileri sürülmemiş olması gerekçesiyle diğer itirazların bu aşamada incelenmesine yer olmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İcra emrinin 16.02.2018 tarihinde Tebligat Kanunu 21/1. maddesine göre yapıldığını, 21/2. maddeye göre yapılan bir tebligat bulunmadığını, tebligatın Tebligat Kanunu madde 21/2 ye göre yapılmadığından 21/2. maddeye göre tebligat yapıldığına ilişkin bir açıklama bulunmadığını, açık mavi zarf kullanılmadığını, icra emrinin ve kıymet takdir raporunun tebligat adresinin ipotek resmi senet akit tablosunda yazılı olan adres olduğunu, açılan davaların bekletici mesele yapılması talebinin yerinde olmadığını, satış ilanının kendisine bizzat tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal yedi günlük süre içinde yine de kıymet takdirine itiraz hakkını kullanabilecek iken bu hakkını kullanmadığını, yedi günlük hak düşürücü süre içinde kullanmadığından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülmesinin kabul edilemeyeceğini, diğer ilgililer açısından davacı yanın tebligatların usulüne uygun yapılmadığı iddiasının gerçeğe uygun olmadığını, davacı tarafça ileri sürülemeyeceğini...
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması ve borçlu asilin hacizden haberdar olması da sonuca etkili değildir. Ayrıca, davacı borçlunun hacizden haberdar olduğu da yazılı bir belge ile ispatlanmış değildir. Davacı borçlu keşif sırasında hazır bulunmamıştır. Bilirkişilerin borçlu ile temas kurup kurmadıkları, hangi tarihte ve ne şekilde temas kurdukları da belli değildir. Bilirkişi raporundaki soyut bir beyana itibar edilerek borçlunun hacizden haberdar olduğu kabul edilemez. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanabilmesi için öncesinde usulsüz de olsa yapılan bir tebligatın varlığı gerektiğinden, yok hükmünde sayılan bir tebligat nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uygulanarak borçlunun hacizi öğrendiği kabil edilemeyecektir. Dosya kapsamında, davacı borçlunun hacizden haberdar olduğuna dair yazılı belge bulunmamaktadır....