Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılan taşınmazın, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713. maddesi gereği tapuya kayıt ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasaya göre 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1977 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 08.11.1977 tarihinde, komisyonun itirazları incelemeye ilişkin çalışmalar 31.01.1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1988 yılında yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, orman kadastrosu yapılmamış yerlerin kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....

    Yörede 10.06.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen  orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, dava sırasında 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince evvelce tapulama harici bırakılan yerlerde yapılan kadastro çalışması bulunmaktadır. Dosya içinde bulunan uzman bilirkişi rapor ve ek raporlarında; dava konusu taşınmazın 1956 yılına ait hava fotoğrafı ve 1961 yılı memleket haritasında yeşil renkli çalılık alanda; 1978 ve 1987 yılı hava fotoğrafında da taşlık, kayalık, çalılık alanda kaldığı, eğiminin % 18-20 civarında olduğu, 1995 yıllarından sonra, taşlık çalılık alanların arasında kalan "kelete" tabir edilen düzlüklerde tarım yapılmak ve ev yapmak suretiyle kullanıldığının açıklanması nedeniyle dava tarihi olan 2007 yılına kadar ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığından zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....

      Yörede 10.06.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen  orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, dava sırasında 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince evvelce tapulama harici bırakılan yerlerde yapılan kadastro çalışması bulunmaktadır. Dosya içinde bulunan uzman bilirkişi rapor ve ek raporlarında; dava konusu taşınmazın 1956 yılına ait hava fotoğrafı ve 1961 yılı memleket haritasında yeşil renkli çalılık alanda; 1978 ve 1987 yılı hava fotoğrafında da taşlık, kayalık, çalılık alanda kaldığı, eğiminin % 18-20 civarında olduğu, 1995 yıllarından sonra, taşlık çalılık alanların arasında kalan "kelete" tabir edilen düzlüklerde tarım yapılmak ve ev yapmak suretiyle kullanıldığının açıklanması nedeniyle dava tarihi olan 2007 yılına kadar ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığından zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....

        Şöyle ki;1974 yılında yapılan arazi kadastrosu ile tapuya tescil edilen 472 nolu parsel ile 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında 115 ada 1 nolu parsel olarak tutanak düzenlenen parselin aynı taşınmaz olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı kullanım kadastrosu sonucu düzenlenen tesbitin iptali ile tescilini istemiş ise de dava esasen tapuda kayıtlı taşınmaza ilişkin kullanım kadastrosu sonucu oluşan tesbitin iptali istemine ilişkindir. 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesinde " bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışması ikinci kadastro sayılmaz" denilmekte ise de kişiler adına tapuda kayıtlı taşınmazlar yönünden kullanım kadastrosu çalışmaları yapılamayacağından, esasen bu yerler için kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenemeyeceği kabul edilmelidir....

          sayılı yasanın Ek-4 maddesi gereğince 2/B alanlarında zilyetlik durumunun tespitine ilişkin olmak üzere yapılan kullanım kadastrosu bulunmaktadır. 3- Dava konusu taşınmazın 1946 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları içinde bırakıldığı, 1968 yılında yapılan arazi kadastrosunda tescil harici alanda bırakıldığı, 1976 yılında yapılan 2. madde uygulaması sırasında 17 Nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 18/06/1976 tarihli tutanak ile orman sınırları dışına çıkartılarak 1 nolu 2/B parseli içine alındığı, aynı tutanakta 1 nolu 2/B parseli içerisinde dosyamız davacısı Naci Aydınlı işgalinde zeytinlik vasfında bulunduğunun tespit edildiği, 2010 yılında 3402 sayılı yasanın Ek-4 maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında Aliağa İlçesi, Helvacı Mahallesi, Yağmurlu Mevkii, 1107 ada,18 parsel numarası ile 7.950,79 m² yüzölçümlü tarla vasfı ile Hazine adına tespit edildiği, beyanlar hanesinde "6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına...

          Dava, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre 10 yıl içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 26.05.1988 günü ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 1982 yılında yapılmış ve çekişmeli taşınmaz bu çalışmada orman olarak tespit harici bırakılmıştır. Mahkemece, davacının tutunduğu Eylül 1961 tarih 34 numaralı toprak tevzi yoluyla oluşan ve 95 numaralı tevzi parseline ait olan tapu kaydının miktarına değer verilerek (A) işaretli 20900 m2 taşınmazın orman sınırlamasının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir....

            malik sıfatıyla yaklaşık 60 yıldır kullanmakta olduklarını, 1991de yapılan işlemin hatalı olduğunu, aynı hatanın 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro yenileme çalışmaları sırasında tekrar yapıldığını, tescil harici bırakılan yukarıdaki alanların mülkiyetine dahil edilmesini talep etmiştir....

            Taşınmazın bulunduğu yerde yapılan genel arazi kadastrosunda tespit harici bırakılarak kesinleşmiştir....

              Muris ... tarafından açılan orman niteliğiyle tesbit harici bırakılma işlemine itiraz davası da reddedilerek taşınmazın orman niteliğiyle tescil harici bırakılması işlemi 30.07.1968 tarihinde kesinleşmiştir. Yine muris tarafından 1970/48 esas sayılı dosyada yapılan yargılamanın iadesi talebi mahkemece reddedilmiş ve hüküm 10.04.1971 tarihinde kesinleşmiştir. Hal böyle olunca, orman niteliğinde olması sebebiyle tapulama harici bırakılan çekişmeli taşınmazın, Türk Medeni Kanununun 713. maddesi ve 3402 S. Kanunun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava gününe kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir....

                Somut olayda da dava, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen taşınmaz üzerinde davacı lehine kullanım şerhi verilmesi istemi ile açılmış olup Mahkemenin, idare yerine geçerek kullanım kadastrosu yapması mümkün bulunmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ....03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu