Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taraflar arasındaki konut satış sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesince taraflar arasında yap sat tabir edilen türde daire alım satımında ödenen bedele ilişkin uyuşmazlıktan tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. ... 7. Tüketici Mahkemesince ise uyuşmazlığın taraflar arasındaki daire alım satım sözleşmesinin 17.07.2006 tarinli sözleşme ile sonlandırılarak davalının 250.000,00.-TL'yi davalıya ödemesi hususunda anlaşmaları sonrasında bu bedelin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu taraflar arasındaki ihtilafın tüketici ihtilafı olmaktan çıktığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir....

    tasarruf finansman sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir....

    Emsal Yargıtay kararlarına göre akdi yapanlardan birisi tarafından, önceden diğerine ödenen pey akçesi (kapora) veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer'i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmadığında fer'i şart da geçersizdir. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (kaporanın) geri verilmesi, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilir. (Yargıtay 3 HD 2017/1137 E, 2018/11653 K, 15/11/2018) Sözleşmenin yukarıdaki açıklamalara göre değerlendirilmesinde; cayma akçesini satış bedelinden düşeceğini kabul ettiği şeklindeki düzenlemeye göre, davacı tarafça ödenen 200.000,TL pey akçesi yani kapora olduğu sonucuna varılmıştır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gayrimenkulün projeye aykırı olması nedeniyle kredi alınamadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davaya konu sözleşmenin nitelik itibariyle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmayıp, resmi şekilde yapılmamasının geçerliliğini etkilemeyeceğini, iadesi talep edilen bedelin pey akçesi değil cayma parası olarak belirlendiğini, davacı tarafın sözleşmenin geçersiz olduğunu kötü niyetli olarak iddia ettiğini, davacının bu kötüniyeti hukuk düzeni tarafından korunamayacağını, takipte istenen ticari nitelikteki faize itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 05/04/2016 tarih, 2015/442 Esas, 2016/156 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi'nin 05/07/2017 tarih ve 2017/1333 Esas 2017/1315 Karar sayılı ilamıyla yargı yeri olarak İstanbul Anadolu 4....

      devredilemeyeceği, cayma bedelinin abone lehine olanının uygulandığı, davacıya gönderilen kurumsal tek faturada cayma bedelinin hangi kampanyadan kaynaklı olduğunun açıkça yeraldığı, davacının talebiyle faturadaki ticretlendirmenin incelendiğini 24.03.2017 tarihli mailde 56 adet hattın ücretlendirmede hata olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur....

        Bu sebeplerle mahkemece, sözleşme kapsamında ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın mahkemece hüküm altına alınan bedelin cayma bedeli olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Diğer bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır....

        CEVAP : Davalı *** ve Ticaret A.Ş. vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin toplu konut alanlarında, sitelerde ve apartmanlarda, ortak donatı alanları ile müstakil ve kompleks iş yerlerinde profesyonel işletmecilik, yöneticilik hizmetleri, şehir plancılığı ve kentleşmenin getirdiği her türlü konuda etüt, projelendirme, müşavirlik hizmetleri, sağlıklı kentleşme konusunda yatırımları gerçekleştirmek üzere 2008 yılında kurulduğunu, yanı sıra Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ile *** tarihinde akdettiği "Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na Ait Taşınmazların Emlak Şirketleri Aracılığıyla Satış ve Satış Sonrası Hizmetlerine İlişkin Sözleşme" doğrultusunda TOKİ’nin uhdesinde bulunan taşınmazların açık arttırma ile satışına aracılık hizmeti verdiğini, davacı tarafın *** tarihli 32 iş yeri müzayedesinde Kayseri ***Sitesi’nde yer alan taşınmaz için ikinci en yüksek...

          edilmeden hazırlandığından haksız şart olduğunu aleyhe olan hususların tüketici için bağlayıcı olmadığını, satılan devre mülkün iade edilmediğini ve bu güne kadar inşaatının devam ettiğini belirterek davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmelerin iptalini, ödenen 15.000,00 TL bedelin son ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesini, davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede; Dava, taraflar arasında imzalanan "tasarruflu erken teslim" konut edindirme sözleşmesinin feshi ve ödenen bedelin istirdadı talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; "davalı organizasyon şirketinin, davacı tüketicinin organizasyonda kalmadığı süreler için davacıdan organizasyon bedeli istemesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Kaldı ki; hizmet alınmayan döneme ilişkin organizasyon bedelinin iade edilmeyeceğine ilişkin sözleşme hükmü, yukarıda da açıklandığı gibi davacı açısından haksız şart niteliğinde olduğundan, sözleşmede düzenlenen bu hükümler davacı tüketici yönünden geçersizdir. Herkes almış olduğu hizmet bedelinden sorumludur....

          Somut olayda her ne kadar sözleşmeye konu taşınmaz hissesinin tapusu davacıya intikal ederek sözleşme geçerli hale gelmiş olsa da, tüm dosya kapsamına göre davalı, taşınmazı fiilen kullanımı için davacıya teslim ettiğini ve davacının sözleşmeden sonra devremülk hakkını kullandığını ispatlayamadığı ve bu şekilde edimlerini yerine getirmediği, davacının tatil hakkını kullanmadığı nazara alındığında cayma hakkının süresinde olduğu ve davacının cayma iradesi nedeniyle devre tatil satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluştuğu kabul edilerek sözleşmenin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu