Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının talebi inşaat yapılan taşınmazdaki 4. normal kat 9 nolu bağımsız bölüm ile ilgili olduğu ve taşınmazda henüz kat irtifakı tesis edilmediğinden mahkemece tapu ve kat irtifakı konularında uzman teknik bilirkişiden davacıya isabet eden 4. normal kat 9 no.lu bağımsız bölümün kat irtifakına esas arsa payı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak bağımsız bölüm numarası da verilerek hesaplanacak arsa payı üzerinden tapu kaydının iptâl ve tesciline karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan ve 6100 sayılı HMK m. 26'da öngörülen taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde talep aşılarak, 1863 ada 7 parsel (eski 5 parsel) sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının iptâli ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır. (Emsal: Y.H.G.K. 10.06.2010 T. 290 E, 328 K.; Y. 15. HD. 02.03.2020 T. 2020/525 E. 2020/853 K.; Y. 15....

    - KARAR - Asıl davada davacılar vekili, müvekkillerinden ... ile davalı ...’nın davaya konu taşınmazın ortakları olduklarını, taşınmazın ¼’ünün davacı ...’e .../...’ünün davalıya ait olduğunu, davacı şirket ile davalı ... arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeler bulunduğunu, davacı şirketin inşaatı tamamladığını, davalının tapuda devretmesi gereken bağımsız bölümleri devretmediğini ileri sürerek, davalı adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapu kaydının ... nolu bağımsız bölüm yönünden .../120 oranında, ... nolu bağımsız bölüm yönünden .../120 oranında, ... holu bağımsız bölüm yönünden .../120 oranında iptali ile davacı şirket adına tesciline, tapuda ¼ oranında malik olan davacı ...’in ...,... ve ... nolu nolu bağımsız bölümler bakımından toplam .../120 oranında hissedar olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Birleşen ... .......

      Katında yer alan 175 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili şirket adına tescil edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA: Davalı T8 yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ön alım hakkının alıcı tarafa karşı açılması gerektiğini, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, KMK 8/3 maddesi ile Yönetim Planına konulan bir madde ile değil, Tapu Kütüğüne konulan bir şerhin mevcut olması halinde kullanılabileceğini, Kat Mülkiyet Kanununun 8. Maddesinin diğer kat maliklerine öncelikle satın alma hakkı tanımadığını, davacının Yönetim Planı 50....

      Mahkemece davanın ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, Karaardıç mevkii 666 parsel sayılı taşınmazdaki kat mülkiyetinin iptali ile taşınmazın 1 nolu bağımsız bölümünün kat mülkiyetinin terkini ile taşınmazın mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine, kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda kat irtifakının kurulması sırasında tapuya tescil edilmiş bulunan onaylı mimari proje mahallinde uygulanmak ve bu projeye uygun olarak davacı ve davalıların fiilen kullandıkları bağımsız bölümler tespit edilmek suretiyle tapudaki bağımsız bölüm numaralarının projeye uygun olarak düzeltilmesine karar verilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/10/2017 günü oybirliği ile karar verildi....

        Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine...

          Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine...

            Her ne kadar mahkemece, projeye aykırı olarak ortak alana müdahalede bulunan taşınmazın 24 bağımsız bölüm numaralı dükkan olduğu, bu nedenle apartmana ait kapıcı dairesinin 24 bağımsız bölüme eklendiği, davalının ise 24 bağımsız bölüm numaralı yerin değil 21 bağımsız bölüm numaralı yerin maliki olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; davacı taraf duruşmadaki beyanında kendisinin 21 numaralı bağımsız bölüm maliki olduğunu, kendisinin tapulu taşınmazı olan 21 bağımsız bölüm numaralı dükkanın halihazırda müteahhit tarafından kullanıldığını, kendisinin gerçekte 21 bağımsız bölüm numaralı dükkanın maliki olmasına rağmen 24 bağımsız bölüm numaralı dükkanı kullandığını beyan etmiştir....

            Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hâllerinde; olayın özelliğine göre Medeni Kanununun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasını kabul edilebileceği” kabul edilmiştir....

            Taşınmaz üzerine davalı yüklenici tarafından 11 adet daire ve 2 adet dükkan olmak üzere 13 bağımsız bölüm yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede arsa sahiplerine yapılacak bağımsız bölümlerin %35’inin verileceği kararlaştırıldığına göre, tüm arsa sahiplerine yapılan bağımsız bölümlerden düşen miktar (13x0.35=4.55) bağımsız bölümdür. Davacıların payları 0.15 olduğuna göre tüm arsa sahiplerine düşen 4.55 bağımsız bölümden (4.55x0.15=0.68) oranında bağımsız bölümün davacılara düştüğü hesaplanmaktadır. Bu durumda davacılar adına 7 nolu bağımsız bölümün 0.68 payının tapu kaydının tescili gerekir. Bilirkişi tarafından sözleşmenin 7. maddesi dikkate alınmadan izlenen yöntemle sonuca varılması ve mahkemece de bilirkşi raporu dikkate alınarak infazı mümkün olmayacak şekilde 83 m²’lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır....

              Bunlardan ilki 47 numaralı bağımsız bölüm tapusunun davacıya aktarılması, ikincisi ise taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhinin iki aylık süre içerisinde davalı tarafından kaldırılması borçlarıdır. Gerçekten, sözleşmeye dayanarak davalı 47 numaralı bağımsız bölüm tapusunu 07.05.2003 tarihinde davacıya aktarmıştır. Eldeki davada ipoteğin terkini de istenilmekle davacı aktin icrasını (ifasını) talep ettiğinden ve aksine sözleşme hükmü olmadığından, seçimlik cezaya ilişkin dava bölümünün reddi de açıklanan nedenlerle doğrudur. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 06.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu