Davalı; davacının bir kısım ziynet eşyalarını müşterek haneyi terkederken yanında götürdüğünü, bir kısmının ise evlilik birliğinin devamı sırasında davacının rızası ile ve iade şartı olmaksızın müşterek hanenin ihtiyaçları için bozdurularak harcandığını, bir kısım kişisel eşyanın ise kendisinde olup her zaman iadeye hazır olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile adet ve nitelikleri itibari ile tek tek sayılan ziynet ve çeyiz eşyasının aynen iadesi mümkünse aynen, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda toplam bedeli olan 12.948,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....
Davacı kadın bir kısım ziynet eşyasının da iadesi talebinde bulunduğu;davalı kocanın ise sunduğu cevap dilekçesinde ,ziynet eşyasının cins, meblağ, ayar, gram ve miktarına itirazda bulunmayarak ziynet eşyasının borçlar nedeniyle ortak alınan kararla bozdurulduğunu beyan ettiği; bu dava yönünden ıspat yükü davacıda olduğu ve Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayıldığı ve artık onun kişisel malı niteliğini kazandığı,Kadına ait ziynetlerin, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olması durumunda da, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı kocanın ziynet eşyalarının iadesinden kurtulacağı,bunun dışında ne için bozdurulmuş olursa olsun bir daha iade edilmeyeceği açıkça kararlaştırılmayan ziynet eşyasının iadesinin gerektiği;davalı tarafın bu yönde bir...
Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının erkek tarafından kanıtlanması halinde, erkek ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Yargıtay 3 HD 01.10.2018 tarih 2016/21122 Esas 2018/9282 Karar " ..Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz....
Davalı; zamanaşımı def'inde bulunarak, davacının taleplerinin kesinleşen boşanma davası ile karara bağlandığını, davacının evlenirken getirdiği eşyaları aldığını, ziynet eşyaları ve paraların bir kısmı ile davacının kredi kartı borçlarının ödendiğini, geri kalan ziynet ve 7.250 TL paranın ise davacı tarafından ailesinin yanına giderken yanında götürdüğünü savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 226/1.maddesi gereğince; eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler. ./.....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 31/03/2023 NUMARASI : 2023/134 ESAS 2023/213 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Eşyanın İadesi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2010 yılında müvekkili baba evine küs gittiğinde evde bulunan ziynet eşyalarını davalının ailesine ait kasaya koyduğunu, müvekkili daha sonra müşterek haneye döndüğünde davalının, altının güvende olduğunu, ailesinin kasasında bulunduğun söyleyerek altınları müvekkiline teslim etmediğinden bahisle ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde şimdilik 13.900,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de dava değerini 519.682,00 TL olarak ıslah etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava; ziynet ve eşya alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup (HMK md.1), bu husus dava şartıdır ve taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re'sen gözetilir (HMK md.114/1- c, 115/1). Somut olayda; davacının kayınpederine karşı açtığı ziynet ve çeyiz eşyasının aynen iadesi veya olmadığı takdirde bedelinin tahsili davası, dava dilekçesindeki anlatımlar ve tanık Zekiye'nin beyanı dikkate alındığında, aile hukukundan kaynaklanan eşler arasındaki kişisel mal iadesi kapsamında bir talep niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı alacak davası niteliğindedir....
Hayatın olağan akışına göre olağan olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının, davalı tarafın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davacı kadının ispatlaması gerekir. Somut olayda, Kayseri 3....
İstinafa gelen eldeki dava, kadının açtığı ziynet eşyasının iadesine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde, davacı kadın çeyrek altınların kayınpederinde olduğunu, geri verilmediğini, davalı ise cevabında davacı kadının altınları beraberinde götürdüğünü iddia ile davanın reddini dilemiştir. Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesi, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsiline ilişkindir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Kişisel malın yerine geçen değerler de kişisel maldır(TMK 220/2- 4).Kişisel malın geliri ise aksine sözleşme yapılmadığı sürece edinilmiş maldır(TMK 219/4,221/2)....