Davacı tarafından, … Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen 27/09/2017 günlü, adli sicil kaydı sorgulaması sonuçlarını içeren belgede, adli sicil kaydı ve adlı sicil arşiv kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı hakkındaki yukarıda ayrıntısına yer verilen ceza yargılaması ve yürütülen soruşturma nedeniyle; … günlü, … sayılı 2017 yılı İlk Defa Sözleşmeli ve Engelli Öğretmen Ataması Yapılanlara İlişkin Sicil Kaydı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararı gereğince, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle, Milli Eğitim Bakanlığının … günlü, … sayılı kararnamesiyle, davacının öğretmen olarak atanmasına ilişkin işlem iptal edilmiştir. Anılan işlemin iptali istemiyle de, temyizen bakılmakta olan dava açılmıştır....
Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne, Belediye aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine dair verilen 24.01.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 218 ada 22, 217 ada 18, 19 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı beyanlar hanesinde yazılan “Bu parselin oluşumundaki ihdas işlemi imar Kanununun 18. maddesine aykırıdır ” belirtmesi ile 424 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki “ Bu parselin oluşumundaki ihdas işlemi tapu kanununun 21. maddesine ve imar kanununun 18. maddesine aykırıdır” belirtmesinin terkini istemiyle açılmıştır. Mahkemece, davalı Çalkaya belediyesi aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı ... sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulü ile belirtmenin terkinine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ......
Resmî sicil ve senet içeriklerinin aksinin ispatı, kanunda başkaca bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı olmaksızın her türlü delille kanıtlanabilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2012 tarihli ve 2012/18- 548 E. ve 2012/763 K. sayılı kararı da aynı yöndedir). Eldeki dava; nüfus kaydının düzeltilmesi istemli olup, bu tür bir davada resmî sicil veya senedin aksinin nasıl ispatlanacağına dair özel yasalarda herhangi bir hüküm bulunmadığından mevcut iddia her türlü delil ile ispatlanabilir. Önemle vurgulanmalıdır ki; kişisel durum sicilleri, TMK'nın 7. maddesi anlamında resmî sicillerin ispat gücüne sahiptir. Bu sebeple; resmî siciller hakkındaki karine kişisel durum sicilleri için de uygulama alanı bulur ve aksi ispat edilinceye kadar bu kayıtlar geçerli olur. Ancak bu kayıtların doğru olmadığı her türlü delille ispatlanabilir....
Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Hukuk Genel Kurulunun 05.05.2004 tarihli ve 2004/4- 249 E. ve 2004/247 K. sayılı kararında ve 04/03/2020 tarihli ve 2017/3- 1040 Esas No, 2020/240 Karar sayılı kararında aynı ilke benimsenmiştir. 4721 sayılı TMK.nun 220.maddesinde kişisel mallar sayılmıştır. Kanun gereğince kişisel malların birincisi eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, ikincisi mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, üçüncüsü manevi tazminat alacakları, dördüncüsü ise kişisel mallar yerine geçen değerlerdir....
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun, sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, yüklenen suç açısından failin kastının bulunmaması gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sübuta ve beraat hükmüne ilişkin, mahalli Cumhuriyet savcısının, hakaret suçunun unsurlarının oluştuğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 2-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanık hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon...
Devletin tapu sicilini çok düzgün tutması ve taşınmazların durumunu tespit ve tescil bakımından gerekli düzenlemelerin yapılarak açık hale getirilmesi konusuna büyük önem verilmiş, bu sicillerin devlet memurlarınca tutulmasından ileri gelecek bütün zararlardan dolayı vatandaşlara karşı fer’i değil, aynen İsviçre’de olduğu gibi asli bir sorumluluk yüklenmiştir Kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi yoktur. Eş söyleyişle, Devletin sorumluluğu, kusursuz bir sorumluluktur....
, iş bu satışlara ilişkin resmi senetlerin örnekleri dilekçe ekinde mübrez olduğunu, müvekkil hatalı işlemde kendi kusuru olmaması sebebiyle hatanın düzeltilmesine yönelik muvafakat vermemiş, daha sonra Arnavutköy Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 17.02.2020 tarihli ihtar ile müvekkile ait tapunun iptal edildiği bildirilmiş, dolayısıyla müvekkil adına yapılan tescil iptal edildiğini, müvekkilin yıllardır ailesi ile beraber yaptığı birikime karşılık olarak yatırım amaçlı satın almış olduğu taşınmaz tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı olarak elinden gittiğini, müvekkil taşınmazı 2017 yılında satın almış, 2020 yılında ise tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı olarak taşınmazı kaybettiğini, müvekkilin zararı sadece tapuyu satın alırken ödediği bedel değil, satın aldığı tarihten bu yana taşınmazın değerinde oluşan artışa bağlı olarak da etmiş olduğu zararlar mevcut olduğunu, taşınmazın 2017 yılındaki değeriyle 2020 yılındaki değeri arasında muhtemel değer artışı olacağı sayın mahkemenin...
hareket ederek kişisel kusurları ile sicil doldurduklarının kanıtlandığı, davalıların belirtilen eylemlerinin hukuka aykırı olduğu, eylemleri ile sonuç arasında illiyet bağının bulunduğu, davalıların kişisel kusurları ile davacının kişilik haklarına saldırıda bulundukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Hüküm : TCK'nın 179/3-2, 62/1, 50, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıka kaydı olduğu anlaşılmakla hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Adli sicil kaydında suç tarihi itibarıyla hapis cezasına mahkumiyetinden kaynaklı tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesindeki "daha önce hapis cezasına mahkûm...
Mahkemece zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmadığı, kadastro sırasında Hazinenin görevini yapmayarak orman alanı içinde gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşmasına yol açtığı, zararın Hazinenin eylem ve işleminden doğduğu, bu nedenle davada idari yargı görevli olduğundan davada görevsizliğe karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medeni Yasasının 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, iddiaya ve savunmaya göre zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmadığı, kadastro sırasında Hazinenin görevini yapmayarak orman alanı içinde gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşmasına yol açtığı, zararın Hazinenin eylem ve işleminden doğduğu, bu nedenle davada idari yargı görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir....