Eldeki davada da tapu sicil müdürlüğü davanın ihbar edildiği taraf olmadığı gibi, davaya asli veya feri müdahil olarak katılmamıştır. Kurulan hükümde de aleyhine bir durum yaratılmamıştır. Bunlardan dolayı, hükmü temyiz etmesinde hukuki yararı da bulunmamaktadır. SONUÇ: Davaya dahil edilen Tapu Sicil Müdürlüğü taraf olmadığı gibi kurulan hükümle aleyhine bir durum yaratılmadığından temyiz isteminin REDDİNE, 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK'nın 1007. maddesine dayalı tapu sicillerinin tutulamasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilinin zarardan sorumlu olunmadığına ilişkin yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur....
bendinde tasarruf hakkını yasaklayan şerhlerden ihtiyatî tedbir için mahkeme kararı veya yazısı arandığının belirtildiği, eldeki dosyada taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için mahkemece Tapu Müdürlüğüne yazılan bir müzekkere bulunmadığı, uğranılan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olmadığı anlaşılmakla; bu hali ile eldeki davada TMK'nın 1007. maddesinin yasal koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup bu maddede düzenlenen sorumluluk kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, Tapu Sicil Müdürü yada memurunun kusuru olsun yada olmasın sicilin tutulmasında, kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı yada yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca Tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğunun kabulü ile bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahallesinde kayıtlı 1263.72 m2 yüzölçümlü 293 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 301.74 m2 bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle Hazine tarafından açılan dava sonucunda Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/145 Esas-2007/217 karar sayılı ilamı ile taşınmazın bu bölümünün tapusunun iptaline karar verildiği ve iş bu ilamın 30.09.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun sorumluluk karar başlığını taşıyan 1007.maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, Tapu Sicil Müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır....
Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi cevap dilekçesinde;Müdürlükler inde 99815 sicil numarası ile kayıtlı bulunan Tasfiye Halinde ... Poliklinik ve Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketinin 04/01/1994 tarihinde kurulduğunu, şirketin 10/12/2013 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirketin tasfiye memurluğuna ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, davacının kredi alacağı nedeniyle borçluya ait taşınmazın tapu kaydı üzerine dava dışı Ziraat bankası tarafından konulan ipoteğin sehven işlenmemesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın 38. maddesi "kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir” hükmünü; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ise "tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” hükmünü içermektedir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri yönünden; 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat davalarında davanın niteliği gereği alacağa sadece yasal faiz hükmedilmesi gerekmesi karşısında (Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 2013/6195 Esas 2013/12649 Karar, 20....
UYUŞMAZLIK HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.Ticaret sicil kaydı yazı cevabı ile davacı şirketin 18/03/2011 tarihinde tescil edildiği, davalı -----tarihinde, diğer davalı ----- tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya---getirtilmiş olup, incelendiğinde; ----tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği bildirilmiştir....
. - 2017/398 K. sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir . Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Dosya kapsamından,... adlı kişi tarafından H....ı hasım gösterilerek açılan tescil davası sonucu ......
Resmî sicil ve senet içeriklerinin aksinin ispatı, kanunda başkaca bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı olmaksızın her türlü delille kanıtlanabilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2012 tarihli ve 2012/18- 548 E. ve 2012/763 K. sayılı kararı da aynı yöndedir). Eldeki dava; nüfus kaydının düzeltilmesi istemli olup, bu tür bir davada resmî sicil veya senedin aksinin nasıl ispatlanacağına dair özel yasalarda herhangi bir hüküm bulunmadığından mevcut iddia her türlü delil ile kanıtlanabilir. Önemle vurgulanmalıdır ki; kişisel durum sicilleri, TMK'nın 7. maddesi anlamında resmî sicillerin ispat gücüne sahiptir. Bu sebeple; resmî siciller hakkındaki karine kişisel durum sicilleri için de uygulama alanı bulur ve aksi ispat edilinceye kadar bu kayıtlar geçerli olur. Ancak bu kayıtların doğru olmadığı her türlü delille ispatlanabilir....