Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili,kira ilişkisine karşı çıkmamış,sözlü kira akdi gereğince davalıların davacının kiracısı olduğunu ancak kiralananı tahliye ettiklerini,takip konusu dönem kirasından sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Taraflar arasında daha önce sözlü bir kira ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı taraf kira ilişkisine karşı koymayıp, kiralananı tahliye ettiklerini savunduğuna göre kiralananın usulüne uygun olarak tahliye ve anahtarın davacıya teslim edildiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Kiralananın anahtarı yasal olarak teslim edilmedikçe kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Davalı taraf sözleşme ilişkisinin varlığını kabul etmekte ise de, kiralananın teslim edildiğini yazılı belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmışlardır....

    Kiracı, devir öncesi mevcut muaccel ödenmemiş kira bedeli borçlarından dolayı kiralananı devreden kiralayana karşı, devir tarihinden sonra ise yeni malike karşı sorumludur. Davaya dayanak yapılan önceki malik ile davalı arasında düzenlenen 01/07/2011 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira bedeli 750 TL olarak belirlenmiş ve her ayın 5. günü akşamına kadar kiralayanın sözleşmede belirtilen banka hesap numarasına ödeneceği kararlaştırılmıştır. Kiralananı satın alan davacı T.B.K'nun 310. maddesi gereğince önceki malik kiralayanın haklarına halef olmuş ise de bunun için öncelikle kiralananı satın aldığı ve kira paralarının bundan sonra kendisine ödenmesine yönelik ihtar göndermesi gerekir....

      Kira sözleşmesinin özel şartlar 9. maddesinde "kiracının kiralananı tahliye etmek istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeleri gerektiği ve kira parasının her yıl peşin ödeneceği" kararlaştırılmıştır. Bu şartlar geçerli olup taraflara bağlar. Davacı alacaklı 26.5.2010 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 2010-2011 dönemi kira bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı süresindeki itirazında kiralananı tahliye ettiklerini ancak tarla olduğu için anahtar teslimini yapamadıklarını, önceki takipte de kiralananı tahliye ettiklerin bildirdiklerini belirtmişlerdir. Davalı kiracı sözleşmede kararlaştırılan şekilde fesih bildiriminde bulunmamıştır. Davalının bir önceki yıla ilişkin icra takibine süresinde yapmış oldukları itirazında, “dava konusu yerin tarla olduğunu, tarla olduğundan dolayı anahtarı teslim edemediklerini bununla birlikte kullanmadıklarını ve kendilerinin kullanabileceklerini” bildirmeleri sözleşmenin usulüne uygun feshedildiğini göstermez....

        BK. 249/1 maddesi hükmü gereği, kiralayan, kiralananı akitten maksut olan kullanmaya ... bir halde kiracıya teslim etmek ve kira müddetince de bu halde bulundurmakla mükelleftir. BK. 251/1 maddesi hükmü gereği, kiralanan, kira müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu, takdirde; kiracı, hakkına halel gelmemek şartıyla bu tamiratın icrasına müsaade etmeye mecburdur. Borçlar Kanununun bu hükümlerine göre kiralayan kira süresi içinde taşınmazı kiracının istifadesine hazır bulunduracak, davalıda kiralananda, kiralananın bakım, onarım ve korunması için zaruri olan tamirat ve çalışmalara izin verecektir. Kiralananın bulunduğu binanın bakım onarım, korunması için gerekli ve zaruri çalışmalara ihtiyaç olduğu davalıca savunulduğuna göre, bu hususun araştırılarak aydınlığa kavuşturulması gerekir....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/522 Esas, 2020/168 Karar sayılı dava dosyasında verilen Nüfus (Cinsiyet Düzeltilmesi İstemli) talebinin kabulüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; Nüfus (Cinsiyet Düzeltilmesi İstemli) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...Dava , cinsiyet değiştirmesi için yasal izin verilmesi istemine ilişkindir....

          Dairemizin 09.12.2021 gün 2021/7906 Esas, 2021/3776 Karar tarihli ilamı ile temyiz istemi ile birlikte mali durumu göstermeye yeterli somut bir belgeye dayanılmadığından, davalılar vekilince yapılan adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir. Adli yardım talebinin reddine yönelik ilam davalılar vekiline 22.02.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, yasal sürede ilama itiraz edilmemiştir. Davalılar vekiline temyiz harç ve masraflarının ödenmesine dair muhtıra gönderildiği, temyiz harç ve masraflarının muhtıraya rağmen yatırılmaması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 03.03.2022 tarihli ek kararı ile davalılar vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu kararın davalılar vekili tarafından adli yardım istemli olarak temyiz edildiği anlaşılmaktadır....

            Dosyadaki bilgi ve belgeler ile suça konu tek eylem davalı derneğin bu suçun "kaynağı" haline geldiğini göstermeye yeterli nitelikte kabul edilemez. Nitekim, Anayasa Mahkemesi de benzer hüküm taşıyan, Siyasi Partiler Kanunu'nun 103. maddesindeki konuya ilişkin hükmü "kanunsuz siyasi faaliyetlerin mihrakı olmayı suçun kesif şekilde işlenmesi, birden fazla mahkumiyet, ..." şeklinde yorumlamıştır. (Anayasa Mahkemesinin 14.07.1993 tarihli, 92/1-93/1 sayılı kararı) Açıklanan bu olgular gözetildiğinde davalı derneğin feshi istemine dair davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir....

              E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının ek bilirkişi raporu alındıktan sonra bu rapora karşı beyanlarını belirttiği 26/06/2014 tarihli dilekçesinin ekinde, davacının 2000 yılında 2 hafta, 2001 yılında 2 defada toplam 14 gün, 2002 yılında ise 10 gün yıllık izin kullandığına ilişkin toplam 4 adet izin istek formu ibraz edildiği, mahkemece bu formların hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, söz konusu 4 adet izin istek formundaki davacı imzası inkâr görmez ise bu formlardaki izin sürelerinin yıllık ücretli izin ücreti hesabından dışlanması, imza inkârı olması halinde ise öncelikle imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu belirlenerek ulaşılacak neticeye göre hüküm kurmaktır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....

                peşin olarak verdiği 25.000 TL'nin iade edilmediğini, tesise yapılan 25.370 TL bedelli yatırımın sökülmesine davalı tarafından izin verilmediği gibi bedelinin de ödenmediğini, ayrıca işinden ayrılması nedeniyle aylık 2.968 TL gelirden mahrum kaldığını belirterek tüm bu zarar kalemlerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.500 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  kira sözleşmesinin sona erme yollarından biri olup, TBK'nın 352. maddesinde; "Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir." düzenlemesi bulunduğunu, kira sözleşmesi kurulduktan sonra ve kiracı kiralanana yerleştikten sonra özgür iradeyle verilen tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğunu, Yargıtay 12....

                  UYAP Entegrasyonu