Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Karar açıklanan nedenle davacı ve karşı davalı kiracı yararına bozulmalıdır. 3-Yukarıdaki bölümde sözü edildiği üzere davacı kiracı kiralanana üçüncü kişilerin müdahale ettiklerini, bu yüzden kiralananı akit dairesinde kullanamadığını ve erken tahliye etmek zorunda kaldığını kanıtlayamamıştır. Davalı ve karşı davacı kiralayan ise, kiralananı akit dairesinde kiracının kullanmasına hazır bulundurduğundan Borçlar Kanununun 274.maddesi hükmünce sözleşme dönemindeki kira parasını kiracıdan isteyebilir. Kira süresi 15.02.2006 tarihinde hitam bulmaktadır. Kiracı ise, kiralananı Nisan 2005 tarihinde iradesiyle terk etmiştir. Bu durumda mahkemece, mecurun hayatın olağan akışına göre, kiralayan tarafından üçüncü bir şahsa ne kadar sürede kiraya verebileceği olayın seyrine uygun hesaplattırılmalı, davacı ve karşı davalı kiracının bu süre dahilinde de kira ödemek zorunda kaldığı kabul edilerek gerek asıl dava, gerek karşı dava sonucuna uygun hükme bağlanmalıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; 10/03/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralananı lokanta olarak kiraladığını, ilk 6 aylık kira bedelini peşin ödediğini, kiralananın dekorasyonu ve tadilatı için bir takım masraflar yaptığını, ancak binanın yapı kullanım izin belgesi olmaması nedeniyle ilgili belediyeden işletme ruhsatı alamadığını belirtmiş, peşin ödemiş olduğu altı aylık kira bedeli olan 10.500TL ile 48.000TL zorunlu masrafların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

      Davalı, Aralık ayı sonunda kiralananı tahliye ettiğini savunmuştur. Davacı tarafa Ocak ve Şubat aylarında kiracılık ilişkisinin devam edip etmediği konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması üzerine teklif edilen yemini kabul eden davalı, Aralık ayında kiralananı tahliye ettiğine dair yemin etmiştir. Mahkemece, Aralık ayı kira bedeli üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Takipde dayanılan ve hükme esas alınan 01/01/2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kira ilişkisine karşı çıkmamış 2008 yılının Aralık ayında kiralananı tahliye ettiğini savunmuştur. Kira sözleşmesi tarafların rızasıyla, yargı kararı ile veya kiralananın ortadan kalkması ile sona erer. Öte yandan kiracının kiralananı iade borcunun yerine getirildiğinin kabul edilebilmesi için kiralananın anahtarının usulünce kiraya verene teslim edilmesi gerekir....

        Kiracı olan davacı-karşı davalının, kiralananı boşalttıktan sonra anahtarı teslim etmesi B.K.nun 266. maddesi gereğidir. Kiracının, kiralanan üzerindeki zilyetliğini bırakması veya kiralananı terk etmesi mecurun anahtarını teslim ettiği anlamını taşımaz. Dava konusu mecuru fiilen ve hukuken tahliye ettiğini, yasal delillerle kanıtlamak yükümlülüğü de kiracı olan davacı-karşı davalıya aittir. Açıklanan nedenlerle, davacı kiracının tahliye tarihi konusundaki tüm yasal delilleri toplanarak gerekli araştırma yapılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir....

          Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2.000 TL kira bedeli ve 1.665 TL hasar bedeli olmak üzere toplam 3.665 TL’nin tahsiline karar verilmiş,hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dayandıkları belgelere temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalının tüm ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının yoksun kalınan kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili, dava dilekçesi ile, davalı şirketin 1999 yılı ağustos ayından bu yana sözlü kira akdi gereğince kiracı olduğunu, davalının haber vermeksizin taşınmazı boşaltıp terk ettiğini ve anahtarı ancak 2005 yılı Aralık ayında ele geçirebildiğini,kiralananı ancak 1.3.2006 tarihinde yeniden kiraya verebildiğini,davalının kira dönemi bitmeden önce kiralananı terk etmesi nedeniyle taşınmazın yeniden kiraya verildiği tarihe kadar işleyen kiradan sorumlu olduğunu, ayrıca davalının taşınmaza hor...

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından kiralanana yapılacak tadilat ve tamirat işlerine ilişkin davalıdan yazılı izin alındığı, kiralananın yıkılmasında davacı kiracının herhangi bir kusurunun olmadığı, kiraya verenin kiralananı sözleşmede kararlaştırılan şekilde kiracının kullanımına hazır şekilde bulundurmadığı gerekçesiyle; 18.04.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, 326.491,25 TL'nin 29.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar 1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

              Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır. Olayımıza gelince; davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 15/03/1999 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme, 6570 Sayılı Kanununun 11. maddesi uyarınca yıldan yıla yenilenerek devam edegelmiştir. Kiracının kiralananı terk etmesi tahliye anlamına gelmediği gibi, kiracılık ilişkisini de sona erdirmez. Davacı, kiralananı iktisab ettiğini iddia ederek tahliye davası açmıştır....

                Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 252/1 maddesinde; "Kiracı, kendi kusurundan yahut şahsından hadis olan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde, kiralayan kiralananı akit dairesinde kullanmaya hazır bulundurmuş oldukça, kiracı, kiranın tamanını vermekle mükellef olur." hükmü yer almaktadır. Yasanın bu hükmü ve davalı tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün de bulunduğu gözetildiğinde, kiralananın dere yatağında bulunması, kiralananın kiralama amacına uygun olmadığı ve kiracıya kullanıma uygun şekilde teslim edilmediği anlamına gelmez. Bu nedenle davalının kira sözleşmesini haklı yere feshettiğinden sözedilemez. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek, kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kiracı kira süresinin sonuna kadar kiraya verenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür....

                  Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacının kiralananı halen işyeri olarak da kullandığının, kiralananı sadece konut olarak kullanması durumunda kendi adına elektrik ve su aboneliğinin tesis edilebileceğinin anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına 13/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Yıkılan tesisin kiralama alanı dışında kalması veya Belediye tarafından izin alınmaksızın ruhsatsız bir şekilde yapılmış olması halinde kiraya verenin bu tesisin yıkılması nedeniyle ayıptan kaynaklı sorumluluğu söz konusu olmayacaktır....

                      UYAP Entegrasyonu