Davacı kiralayan 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesine dayanarak 11/03/2014 tarihinde başlattığı icra takibinde, 51 aylık kira alacağı olan 10.200 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı borçlu,30.09.2010 tarihinde kiralananı boşalttığını, Vergi Dairesi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde 3.kişinin faaliyet gösterdiğini, borcu bulunmadığını bildirerek borca itiraz etmiştir. Taraflar arasında 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı tahliye ettiğini savunmuştur. Kural olarak anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Akdi ilişkinin bozulabilmesi için kiralanan boşaltılıp, yasal olarak teslim edilmesi ya da tarafların karşılıklı iradesinin oluşması gerekir. Davalı kiralananın anahtarlarını usule uygun teslim ettiğini yazılı delille kanıtlamak zorundadır....
Dairemizin 09.12.2021 gün 2021/7906 Esas, 2021/3776 Karar tarihli ilamı ile temyiz istemi ile birlikte mali durumu göstermeye yeterli somut bir belgeye dayanılmadığından, davalılar vekilince yapılan adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir. Adli yardım talebinin reddine yönelik ilam davalılar vekiline 22.02.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, yasal sürede ilama itiraz edilmemiştir. Davalılar vekiline temyiz harç ve masraflarının ödenmesine dair muhtıra gönderildiği, temyiz harç ve masraflarının muhtıraya rağmen yatırılmaması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 03.03.2022 tarihli ek kararı ile davalılar vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu kararın davalılar vekili tarafından adli yardım istemli olarak temyiz edildiği anlaşılmaktadır....
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile suça konu tek eylem davalı derneğin bu suçun "kaynağı" haline geldiğini göstermeye yeterli nitelikte kabul edilemez. Nitekim, Anayasa Mahkemesi de benzer hüküm taşıyan, Siyasi Partiler Kanunu'nun 103. maddesindeki konuya ilişkin hükmü "kanunsuz siyasi faaliyetlerin mihrakı olmayı suçun kesif şekilde işlenmesi, birden fazla mahkumiyet, ..." şeklinde yorumlamıştır. (Anayasa Mahkemesinin 14.07.1993 tarihli, 92/1-93/1 sayılı kararı) Açıklanan bu olgular gözetildiğinde davalı derneğin feshi istemine dair davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir....
Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Somut olayda, maddi tazminat istemli davanın 21.05.2014 tarihinde açıldığı, davacı talebinin 24.12.2014 tarihli ıslah ile artırıldığı, davacının 27.02.2004 tarihindeki iş kazasına ilişkin maddi tazminat istemi ile ıslahen artırılan maddi tazminat kısmına ilişkin davalı yanın süresinde zamanaşımı def'i'nde bulunduğu hususları tartışmasızdır. Yukarıda değinildiği üzere iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Halin böyle olmasına göre eldeki davada davacının maddi tazminat alacağının zamanaşımına uğradığı buna göre de Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar vermesinin hatalı olduğu açıktır....
BK. 249/1 maddesi hükmü gereği, kiralayan, kiralananı akitten maksut olan kullanmaya ... bir halde kiracıya teslim etmek ve kira müddetince de bu halde bulundurmakla mükelleftir. BK. 251/1 maddesi hükmü gereği, kiralanan, kira müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu, takdirde; kiracı, hakkına halel gelmemek şartıyla bu tamiratın icrasına müsaade etmeye mecburdur. Borçlar Kanununun bu hükümlerine göre kiralayan kira süresi içinde taşınmazı kiracının istifadesine hazır bulunduracak, davalıda kiralananda, kiralananın bakım, onarım ve korunması için zaruri olan tamirat ve çalışmalara izin verecektir. Kiralananın bulunduğu binanın bakım onarım, korunması için gerekli ve zaruri çalışmalara ihtiyaç olduğu davalıca savunulduğuna göre, bu hususun araştırılarak aydınlığa kavuşturulması gerekir....
peşin olarak verdiği 25.000 TL'nin iade edilmediğini, tesise yapılan 25.370 TL bedelli yatırımın sökülmesine davalı tarafından izin verilmediği gibi bedelinin de ödenmediğini, ayrıca işinden ayrılması nedeniyle aylık 2.968 TL gelirden mahrum kaldığını belirterek tüm bu zarar kalemlerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.500 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/522 Esas, 2020/168 Karar sayılı dava dosyasında verilen Nüfus (Cinsiyet Düzeltilmesi İstemli) talebinin kabulüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; Nüfus (Cinsiyet Düzeltilmesi İstemli) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...Dava , cinsiyet değiştirmesi için yasal izin verilmesi istemine ilişkindir....
kira sözleşmesinin sona erme yollarından biri olup, TBK'nın 352. maddesinde; "Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir." düzenlemesi bulunduğunu, kira sözleşmesi kurulduktan sonra ve kiracı kiralanana yerleştikten sonra özgür iradeyle verilen tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğunu, Yargıtay 12....
E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının ek bilirkişi raporu alındıktan sonra bu rapora karşı beyanlarını belirttiği 26/06/2014 tarihli dilekçesinin ekinde, davacının 2000 yılında 2 hafta, 2001 yılında 2 defada toplam 14 gün, 2002 yılında ise 10 gün yıllık izin kullandığına ilişkin toplam 4 adet izin istek formu ibraz edildiği, mahkemece bu formların hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, söz konusu 4 adet izin istek formundaki davacı imzası inkâr görmez ise bu formlardaki izin sürelerinin yıllık ücretli izin ücreti hesabından dışlanması, imza inkârı olması halinde ise öncelikle imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu belirlenerek ulaşılacak neticeye göre hüküm kurmaktır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Uyuşmazlık davacı kiracının sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 301.maddesi gereğince; kiraya veren, kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiraya veren bu borcu sadece fiili bir teslim ile ifa etmiş olmaz. Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiraya veren o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir. Kiralananın ayıplı olarak teslimi nedeniyle kiralananın kullanılmasında imkansızlık veya derecesinde düşüklük meydana gelmiş ise bu durumda kiracının TBK’nun 123. ve 125.maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi beklenir. Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir....