Davalı kiracı kiralananı 22.05.2013 tarihinde tahliye ettiğini bildirmiş ise de anahtar teslimini usulüne uygun olarak yazılı bir delil ile kanıtlayamamıştır. Davacı alacaklı takip talepnamesinde yeniden kiraya verilebilecek süre için alacak isteminde bulunduğuna göre, kiralananın tahliye edildiğini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu durumda Mahkemece davacıdan kiralananı hangi tarihte teslim aldığı sorulup, kiracının bu tarihten itibaren kiralananın yeniden kiraya verilebilmesi için gereken makul süre kirasından sorumlu olacağı dikkate alınmalıdır. Taraflar sözleşmenin 15. Maddesinde; kiracının kiralananı boşaltmak istemesi halinde 2 ay önceden ihbar şartı öngörmüş olup, davalı kiracı kiralananı ihbar koşuluna uygun olarak tahliye ettiğini kanıtlayamadığından, makul sürenin tarafların kararlaştırdığı 2 ay olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece kiralananın teslim tarihinden itibaren 2 aylık kira bedeline hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Borçlar Kanununun 256 ve 6098 sayılı TBK. nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Olayımıza gelince; Davaya dayanak yapılan 01.10.2011 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiralananın güzellik merkezi olarak kullanılacağı yazılıdır. Sözleşmenin 1. maddesinde “kiracı kiralananı başkasına devredemez, kiralayamaz, hiçbir biçimde kullandırılamaz, birlikte kullanamaz, ortak alamaz, kullanım biçimini kısmen dahi değiştiremez ” şeklinde düzenleme mevcuttur....
Davalı, kiralananla yandaki dükkan arasındaki duvarın kaldırılması halinde binanın yıkılacağından işyeri olarak kiralananı kullanamadığını ve davacıya teklifte bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda; taraflarca düzenlenen, 01/08/2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinin özel şartlar 6. maddesinde; "Mal sahibi izin vermesi halinde, bilcümle faydalı masraflar yapabilir. Tahliye halinde mal sahibine ücretsiz bırakılır." düzenlemesi yer almaktadır. Bu sözleşme hükmü gereği; davacı kiracı, yaptığı faydalı ve masrafları talep edemez ise de davacının kiralananı sözleşme süresi dolmadan tahliye ettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Bu halde, davacı kiracı, kiralananı erken tahliye etmiş olması nedeniyle kiralanana yapmış olduğu ve söküp götüremediği faydalı ve zorunlu nitelikteki imalatların değerini, kalan kira süresiyle orantılı olarak kiraya verenden talep edebilir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yaptığı imalatların toplam bedelini, yıpranma bedeli düşmeksizin 17.897 TL olarak belirlemiş, bu imalatların bir kısmının faydalı ve zorunlu imalatlar olmadığı belirtmiştir....
na davacı .... adına davalı aleyhinde işbu nama ifaya izin istemli davayı açabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi gereğince husumete izin verilip verilmediğinin vasiden sorularak, varsa buna ilişkin karar ve/veya ek kararın onaylı örneğinin dosya içine konularak gönderilmesi, yoksa husumete izin kararı alınarak dosyaya eklenmesi, için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Devlet Hastanesi'nde yıllarca çalıştığını, başhekimlik dahi yaptığını, kiralananın konumunu ve durumunu yıllardan beri bildiğini, kira sözleşmesini akdetmeden önce de kiralananı gezip gördüğünü, değerlendirme yaptıktan sonra kiralamaya karar verdiğini, davalının kiralananı araştırdığını içinde yapılacak değişiklikler için mimarıyla görüştüğünü ve en sonunda taşınmazı kiralamaya karar vererek kira sözleşmesini yaptığını, erken tahliye nedeniyle uğramış olduğu zararın giderilmesi gerektiğini belirterek taşınmazı kiraya verebileceği makul bir süre olan 4 aylık kira bedeli olan 12.000,00-TL 'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın gösterilmesine izin Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kiralananın gösterilmesine izin davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, satışa çıkarılan kiralananın haftanın belli gün ve saatlerinde alıcılara gösterilmesine izin verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, halen davalının kullanımında olan taşınmazın Pazar günleri hariç haftanın 6 günü saat 10:00 ile 17:00 saatleri arasında talep gibi alıcılara gösterilmesine, her bir alıcı için günde üç kez ve yarım saati aşmamak üzere süre verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Karar açıklanan nedenle davacı ve karşı davalı kiracı yararına bozulmalıdır. 3-Yukarıdaki bölümde sözü edildiği üzere davacı kiracı kiralanana üçüncü kişilerin müdahale ettiklerini, bu yüzden kiralananı akit dairesinde kullanamadığını ve erken tahliye etmek zorunda kaldığını kanıtlayamamıştır. Davalı ve karşı davacı kiralayan ise, kiralananı akit dairesinde kiracının kullanmasına hazır bulundurduğundan Borçlar Kanununun 274.maddesi hükmünce sözleşme dönemindeki kira parasını kiracıdan isteyebilir. Kira süresi 15.02.2006 tarihinde hitam bulmaktadır. Kiracı ise, kiralananı Nisan 2005 tarihinde iradesiyle terk etmiştir. Bu durumda mahkemece, mecurun hayatın olağan akışına göre, kiralayan tarafından üçüncü bir şahsa ne kadar sürede kiraya verebileceği olayın seyrine uygun hesaplattırılmalı, davacı ve karşı davalı kiracının bu süre dahilinde de kira ödemek zorunda kaldığı kabul edilerek gerek asıl dava, gerek karşı dava sonucuna uygun hükme bağlanmalıdır....
Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiralayan o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir. Kiralananın ayıplı olarak teslimi nedeniyle kiralananın kullanılmasında imkansızlık veya derecesinde düşüklük meydana gelmiş ise bu durumda kiracının TBK’nun 123. ve 125.maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi beklenir. Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Somut olayda; Davalı sözleşme başlangıcı 16/05/2008 tarihinden davacıya 18/05/2010 tarihinde keşide edilen ihtarname tarihine kadar imara aykırılıkları bilerek kiralananı mevcut hali ile kullanmış, ayıp ihbarında bulunmamıştır....
Kiracı olan davacı-karşı davalının, kiralananı boşalttıktan sonra anahtarı teslim etmesi B.K.nun 266. maddesi gereğidir. Kiracının, kiralanan üzerindeki zilyetliğini bırakması veya kiralananı terk etmesi mecurun anahtarını teslim ettiği anlamını taşımaz. Dava konusu mecuru fiilen ve hukuken tahliye ettiğini, yasal delillerle kanıtlamak yükümlülüğü de kiracı olan davacı-karşı davalıya aittir. Açıklanan nedenlerle, davacı kiracının tahliye tarihi konusundaki tüm yasal delilleri toplanarak gerekli araştırma yapılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir....