Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır....

    Bundan sonra 2.600.00 TL. üzerinden primi ödeyelim’’ dediğini, davalı işveren bir, iki ay aldığı net maaş üzerinden primleri gösterdikten sonra tekrar sigorta primlerini daha düşük ücretten göstermeye başladığını, davacının’’primlerimi tekrar düşük göstermeye başladınız’’ demesi üzerine 03.09.2013 tarihinde davacıya hitaben ’’-seni işten kovdum, hiçbir şeye dokunma defol git’’ dediği, hakaret, küfür, tehdit ettiği, haklı bir fesih nedeni olmadan hiçbir yasal hakkı ödenmeden davacının iş akdine son verildiğini, Beyoğlu 52. Noter 04.09.2013 tarih ve 05046 yevmiye nolu ihtarname ile alacaklarının ödenmesi için ihtarname çekildiğini, ancak ödeme yapılmadığını iddia ederek toplam 15.000.00 TL. alacağının akdin feshi tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

      Dava dilekçesinde; davalının 20.1.2008 başlangıç tarihli sözleşmeyle davacıya ait taşınmazı kiraladığı, ancak beşinci ayın kirasını ödemeden ve haber vermeden kiralananı boşalttığı, davacının taşınmazı ancak 25.9.2008 tarihinde kiraya verebildiği ileri sürülerek, 2008 yılı 5, 6, 7 ve 8.aylar kirası ile aynı aylara ait aidat bedellerinin davalıdan tahsili için yapılan takibe itirazın iptaliyle %40 tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece; davacının uyarılara rağmen kiralananı sorunsuz şekilde oturulacak hale getirmediği, davalının evi tahliyesinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....

        Davacı vekili; davalının 01.01.2010 başlangıç tarihli sözleşme uyarınca eski malik ... ile ...’ın kiracısı olduğunu, müvekkilinin kiralananı 11.08.2010 tarihinde satın aldığını, satın alma olgusu ve ihtiyaç iddiasının süresinde davalıya bildirildiğini, ancak davalının kiralananı tahliye etmediğini belirterek, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ise dava konusu yerin işitme cihazı satışı yapmaya uygun olmadığını, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir....

          Davacı dava dilekçesinde, müvekkillerinin davalılardan kiraladığı taşınmazın davalılar tarafından, sözleşme gereğince tadilatları yapılarak 2007 Ocak ayı sonunda teslim edilmesi gerekirken, 16 ay gecikmeli olarak teslim edildiğini, müvekkillerinin kiralananı Tıp Merkezi olarak kullanmak üzere kiraladığını, davalının kiralananı geç teslim etmesi ve bu süreç içerisinde Tıp Merkezlerinin açılışına ilişkin yönetmelikte değişikliğe gidilmesi nedeniyle Tıp Merkezine bedelsiz yeni kadrolar ilave etme hakkını yitirerek, 4 uzman hekimle sağlık merkezinin devam etmek zorunda kaldığını, bu nedenle büyük maddi ve manevi kayıplara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Davacıların tazminat hakkı kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır....

            Davacılar vekili, dava dilekçesinde; Davalı ile petrol istasyonu işletmek üzere kira sözleşmesi düzenlediklerini, davalının bayilik lisansını aldığını, işletme ruhsatını da almasına rağmen kiralananı işletmeye açmadığını, bunun üzerine davalıya ihtarname ile kiralananı işletmeye açması için 7 günlük süre verildiğini ancak buna rağmen işletmeye açılmadığını belirterek kiralananın akde aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 05.05.2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeyi kiraya verenler olarak ...ve ... birlikte imzalamışlardır. Bu durumda kiraya verenler arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Kiraya verenler yukarıda sayılan üç kişi olmasına rağmen, akde aykırılığın giderilmesine ilişkin süreli ihtarname davacı ... tarafından tek başına düzenlenmiş, dava ise Bahri ile ... tarafından açılmıştır....

              Dava, kiracı tarafından kiralayana karşı açılan, kiralananı su basması nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re'sen gözetilmesi gerekir. Somut olayda, davacı kiracı, kiralananı su basması nedeniyle, kiralanan depodaki malzemelerinin zarar gördüğünü belirterek uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir....

                Dayanak kira sözleşmesinin 5.maddesi düzenlemesi karşısında kiracının kiralananı teslim aldığı şekli ile teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiği, bu şartın geçerli olduğu ve tarafları bağlayacağı açıktır. Bu bağlamda kiracının kiralananda yaptığı tüm tadilat ve imalatları kaldırarak kiralananı teslim aldığı haline döndürdükten sonra teslim etmekle yükümlü olduğu, bu bağlamda mahkemece, dayanak kira sözleşmesinin 5.maddesi düzenlemesi karşısında davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar tahliye ve teslimin sözleşme şartlarına uygun olarak yapıldığını ileri sürmüş ise de, alınan bilirkişi raporlarına göre kiralananı aldığı şekli ile iade etmeyi yükümlenen kiracının yaptırdığı tadilatların eksik olduğu, iadenin sözleşme şartlarına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Alınan bilirkişi raporu karşısında bu istinaf sebebinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir....

                Uyuşmazlık; kiracının kiralananı kullanımına dava dışı paydaşın engel olup olmadığı, dolayısı ile kiracının sözleşmeyi haklı feshedip feshetmediği ve menfi tespit-istirdat isteminin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı kiracı, taşınmazın kiraya veren dışında paydaşı olduğunu, dava dışı paydaşın kendilerini taşınmazdan men ettiği, bu konuda ceza soruşturmasının bulunduğunu, diğer paydaşa ihtar gönderdiklerini, paydaşın sözleşmeye muvafakat etmediğini, sözleşmeyi haklı feshettiğini savunmuştur. 6098 sayılı TBK’nun 301. maddesinin ifadesi ile kiraya veren; kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiraya veren bu borcu sadece fiili bir teslim ile ifa etmiş olmaz. Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiraya veren o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir....

                Kiralayanın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğini) kabul edilebilmesi için kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir, anahtarın da kiraya verene teslim edilmesi gerekir, kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi, başka bir ifade ile tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü kiracıya aittir. Kiracı kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır....

                UYAP Entegrasyonu