Somut olayda, davacı yıllık ücretli izinlerinin tamamının kullandırılmadığını ileri sürmüş, davalı Banka ise sunmuş oldukları Ücretli İzin Takip Formundan anlaşıldığı üzere davacının 9 günlük izin bakiyesinin kaldığını, bunun karşılığı ücretin de ödendiğini, Yıllık Ücretli İzin Takip Formunun müvekkili Banka açısından bankaca düzenlenen özel evrak hükmünde olduğunu, müvekkili bankanın kullandığ Rota isimi programa çalışanların kendi şifre ve parolaları ile giriş yaparak yıllık izin talebinde bulunduklarını, bu nedenlerle davacının yıllık ücretli izin alacağı olmadığını savunmuştur. Dosyada mevcut bilirkişi ek raporunda, davacının 9 yıldan fazla olan hizmet süresi boyunca hiç yıllık ücretli izin kullanmadığı varsayılarak, yıllık ücretli izin hesabı yapılmıştır. Ancak yerel mahkemece davacının tüm bu izinlerini kullandığı kabul edilerek davacının yıllık izin ücreti alacağı talebi reddedilmiştir....
Davalı Belediye vekilleri davacının yıllık izinlerini kullandığını ileri sürmüş ise de, yıllık izinlerin kullandırıldığına dair ispat yükünün davalılara ait olduğu, vefat eden işçinin de hak kazandığı yıllık izin süresini kullanmadığı anlaşıldığından yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınması isabetlidir. Davalı Belediye mahkemece hüküm altına alınan alacaklar yönünden zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dava konusu kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi ise de, 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı Kanun ile bu alacaklarda zamanaşımı süresi 5 yıla düşürülmüştür....
Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık davacının yıllık izin alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı taraf yıllık izin alacağı talebinde bulunmuştur. İşçiye hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği hususunda ispat yükümlülüğü işverene ait olup işverenin bunu işçinin imzasını taşıyan yıllık izin defteri, izin formları, bordro ve eş değer nitelikte yazılı belgelerle ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının kullanmadığı 56 gün yıllık ücretli izin hakkı olduğu tespit edildiğinden ve bunun kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği belirtilen nitelikte yazılı bir delille kanıtlanamadığından, çıplak brüt ücret üzerinden ve taleple bağlı kalınarak 48 gün olarak yıllık izin ücreti talebinin hüküm altına alınması da yerinde bulunmaktadır....
Savcı …'ın Düşüncesi : 1986 Yılında satın alınıp,1989 yılında satılan gayrimenkulden elde edilen gelirin ticari kazanç olduğu iddiası ile salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini, satın alınan arazi üzerinde herhangi bir işlem yapılmadan satıldığı sabit bulunduğundan, arazinin salt toplu konut alanına alınması parsellendiğini göstermeye yeterli olmadığı bu hali ile bu satışın ticari satış olarak kabul edilemeyeceği gibi, buradan elde edilen gelirin ticari kazanç olarak nitelenemeyeceği gerekçesiyle terkin eden Vergi Mahkemesi kararı dayandığı hukuki ve yasal nedenlerle yerinde görülmüş olup, ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda değildir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerekeceği düşünülmektedir....
Davacının 08.08.2018 de doğum yaptığı, doğum izninden sonra 21.12.2018- 3.3.2019 tarihleri arasında ücretsiz izin kullanma talebinde bulunduğu ve iş akdinin feshedildiği 30.01.2019 tarihine kadar da ücretsiz izin kullandığı sabittir. Davalının cevap ve istinaf dilekçesinde noterden ihtar çektiğini belirttiği, ancak buna dair belge sunmadığı anlaşılmış olup mahkemenin iade kararının usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/87 Esas KARAR NO : 2023/26 DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) DAVA TARİHİ : 23/03/2023 KARAR TARİHİ : 23/05/2023 Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil şirketin 1978 yılından bu yana kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, günümüzde sadece Türkiye'de 60 mağaza ağı, 250 satış noktasıyla faaliyet göstermeye ve büyümeye devam ettiğini, müvekkilinin 1978 yılından beri "..." markası altında ürünlerinin satışını yaptığını ve bununla birlikte 2008 yılından beri düzenli aralıklarla marka tescil müracaatı yaparak ve yenileyerek markasını tescilli marka korumasından da faydalandırdığını, davalı tarafın müvekkilinin markasını arama motoruna yazıldığında ticari hayatta aynen kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkiline ait tescilli marka ile davalıya ait linkte...
Yıllık ücretli izin hakkına hak kazanıldığının ispat yükü davacı işçi, izin hakkının kullandırıldığının veya kullanılmayan günlere ait ücretinin ödendiğinin ispat yükü davalı işveren üzerindedir. Davacının 4 yıl 4 ay 10 gün hizmet süresinin karşılığı 4x14=56 gün ücretli izin hakkının bulunduğu, 12/2016 imzalı ücret bordrosunda 6 gün yıllık izin, 09/2017 imzalı ücret bordrosunda 10 gün yıllık izin ibaresinin bulunduğu anlaşılarak 16 gün izin süresinin kullanıldığı, bakiye 40 gün karşılığı 40x59,25=2.370,00 TL/brüt yıllık izin ücretine hak kazandığı anlaşılmıştır....
sadece Ramazan ve Kurban bayramı dönemlerinde 1’er gün izin kullandığını, bunun haricideki günlerde ve tüm resmi tatillerde çalıştığını, 2013 yılından işten çıkarıldığı 2018 yılı Nisan ayına kadar sadece Ramazan ve Kurban bayramı dönemlerinde 2’şer gün izin kullandığını, bunun haricideki günlerde ve tüm resmi tatillerde çalıştığını, 2006- 2011 yılları arasında çalıştığı dönemde hiç yıllık izin kullanmadığını, 2011- 2014 yılları arasında ise her yıl 7 gün olmak üzere toplama 28 gün izin kullandığını, 01 Nisan 2018 tarihine kadar hiç izin kullanmadığını, işbu sebeplerle, fazla çalışma, yıllık izin, UBGT alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir....
İhtiyati haciz şartları 257. maddede, 258. maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için İhtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı İhtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden İhtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse İhtiyati hacze İlişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır....
Mahkemece 09/02/2022 tarihli ara karar ile; davacı ilamsız takipler mahsus icra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali istemli davada ihtiyati haciz talep etmiştir....