yaptığını, kalan ödemelerin halen yapılmadığını, müvekkilinin işe girdiği süre boyunca yıllık izin kullanmadığını, sürekli fazla mesai yaptığını, çalışmasının günlük minimum 12 saat olduğunu, günde sadece 15 dakika mola verdiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık ücretli izin alacağının faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
yapabilmesi için kendisine izin verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, vakıf malının satışına izin verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm müdahiller vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve duruşma tebligat gideri yatırılmadığından temyiz edenin duruşma isteği HUMK.nun 438/1.maddesi uyarınca reddedildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; ...'de kurulu ......
Bu duruma göre de davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü, istemin yeni bir dava niteliğinde olduğunun giderek dilekçenin bu haliyle birleştirme istemli bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği ortadadır. Davacı tarafından açılan maddi ve manevi tazminat istemli bu yeni davada davalı tarafça her hangi bir itiraz ya da def-inin ileri sürülmediği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda da zaman aşımı süresinde davanın açılıp açılmadığının 08.11.2008 tarihli dilekçenin konusunu oluşturan alacak bakımından değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, davalı tarafça süresinde zaman aşımı def-i inde bulunulan 08.11.2007 tarihli kısmi dava dilekçesinin konusunu oluşturan 1.000,00-TL maddi tazminat isteminin zaman aşımı nedeniyle reddi gerekirken, bu talebin 31.08.2010 tarihli dava dilekçesinin konusunu oluşturan ve zaman aşımı ileri sürülmeyen talepler içerisinde değerlendirilerek sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. İcra ve İflas Kanunun 258. maddesinin 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında İhtiyati haciz sebepleri ( m.257) hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek dellilerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK'daki diğer şartlar mevcutsa, ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/12/2020 NUMARASI : 2020/161 ESAS, 2020/376 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ad ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda; Davalı T3 vekilinin istinaf başvurusu üzerine Düzce 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/161 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 15/12/2020 tarihli 2020/376 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Yalan tanıklık HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Bozmaya uyularak yapılan yargılamada suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1982 Anayasasının 38. maddesinde düzenlenen "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz." şeklindeki hükmü ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aynı yöndeki kararları gözetilerek suça sürüklenen çocuğun CMK 48. madde uyarınca tanıklıktan çekinme hakkının kabulüyle kendisine bu yönde hatırlatma yapılması gerekirken hatırlatma yapılmadan alınan beyanı nedeniyle beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321 maddesi uyarınca sair hususlar...
Dava; kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ve hafta tatili ücreti talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde davacının son 5 yıl yıllık izinlerini kullandığı ancak önceki yıllarda yılık izin kullandırılmadığı iddia edilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının son beş yıl yıllık izin kullandığı kabul edilerek ilk 8 yıl için hiç yıllık izin kullanmadığı kabulü ile hesaplama yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/10/2020 NUMARASI : 2019/471 ESAS-2020/621 KARAR DAVA KONUSU : Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma Ve Mal Paylaşımı KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; tarafların 10/01/2015 tarihinde evlendiklerini, bir çocuklarının olduğunu, 06/10/2019 tarihinden itibaren ise fiilen ayrı yaşadıklarını, ortak çocuğun davacı anne yanında kaldığını, davalının evlendikten sonra değiştiğini, davacıyı da değişmeye zorladığını, psikolojik baskı yaparak kıskançlık göstermeye, davacının her yaptığını ve sözünü eleştirmeye, yaptıklarını takdir etmeyip değersizleştirmeye ve hakaret etmeye başladığını, mutaasıp olan annesinin de etkisi ve araya girmesiyle giyim kuşamını sorun etmeye başladığını, arkadaşları ile görüşmesine izin vermemeye, bu hususlarda hep huzursuzluk ve kavga çıkartmaya, sinirlerini kontrol edemeyip farklı ortamlarda davacıya bağırmaya ve tepki göstermeye...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/10/2020 NUMARASI : 2019/471 ESAS-2020/621 KARAR DAVA KONUSU : Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma Ve Mal Paylaşımı KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; tarafların 10/01/2015 tarihinde evlendiklerini, bir çocuklarının olduğunu, 06/10/2019 tarihinden itibaren ise fiilen ayrı yaşadıklarını, ortak çocuğun davacı anne yanında kaldığını, davalının evlendikten sonra değiştiğini, davacıyı da değişmeye zorladığını, psikolojik baskı yaparak kıskançlık göstermeye, davacının her yaptığını ve sözünü eleştirmeye, yaptıklarını takdir etmeyip değersizleştirmeye ve hakaret etmeye başladığını, mutaasıp olan annesinin de etkisi ve araya girmesiyle giyim kuşamını sorun etmeye başladığını, arkadaşları ile görüşmesine izin vermemeye, bu hususlarda hep huzursuzluk ve kavga çıkartmaya, sinirlerini kontrol edemeyip farklı ortamlarda davacıya bağırmaya ve tepki göstermeye...