Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı firma tarafından davacıya kumaş satılıp ilk parti malların 29.3.2004 tarihinde teslim edilmesine rağmen ayıp ihbarının 12.4.2004 tarihinde yapıldığı ve kumaşların 14.5.2004 tarihinde davalıya iade edildiği, davacının müşterisi olan yurtdışındaki dava dışı firmaya süresinde malları göndermemesi nedeniyle dava dışı firma tarafından reklamasyon faturası düzenlendiği, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmayarak zararın artmasına neden olduğu, bu nedenle %50 kusurlu kabul edilmesi gerektiği nedeniyle davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 4.12.2006 tarihli bilirkişi kurulu raporunda incelenen kumaş numunelerinin ayıpsız ve 1.kalitede olduğu, bu ürünün ön üretim kumaşlarının ayıplı olduğunun kabul edilmesi halinde dahi süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı belirtilmiştir...
Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....
Sitesi C1-3 Blok D:29 numaralı bağımsız bölümü Mayıs 2008 tarihinde satın aldığını, konutun 04.01.2009 tarihinde teslim edildiğini, gerek teslim sırasında gerekse teslimden sonra kendi konutu ve ortak yerler ile ilgili ayıpların davalılara gerek kendisi gerekse de diğer kat malikleri tarafından bildirildiğini, ayrıca proje kapsamında müşterilere vaat edilen taahhütlerin yerine getirilmediğini, eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ileri sürerek ağır kusur ve hile ile gizlenen ve taşınmazda değer kaybına sebep olan ayıp ve eksiklikler nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL maddi tazminat ile manevi tazminat olarak 1.000.00.TL' nın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davalı ......
Somut olayda davalı kiracı ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamadığından kiraya veren hesabına giderdiğini iddia ettiği ayıp nedeniyle yaptığı masrafları kira bedelinden isteyemeyeceği değerlendirilerek hüküm kurulması da doğru olmuştur. Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelenmiş olup; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yasal gerektirici nedenlere göre, ilk derece mahkemesi kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, olay tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından, HMK.353/1- b-1 maddesi gereğince istinaf incelemesi duruşma açılmadan, dosya üzerinden sonuçlandırılarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının mahkemeye sunduğu sözleşmenin 19.maddesine göre Ulukışla Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, Niğde Sulh Hukuk Mahkemesine açtıkları menfi tespit davasının derdest olduğunu ve dava sonucunun beklenmesi gerektiğini, kira sözleşmesinin konusu olan hamam/termal havuz ve eklentilerinin davacı idare tarafından kiralanandaki eksikliklerin tamamlanacağı gerekçesi ile sözleşme tarihinden çok sonra müvekkiline teslim edildiğini, kiralanandaki eksiklikler nedeni ile müvekkilinin kiralananı kullanamadığını, davacının kiralananı kullanıma elverişli teslim etmediğini, müvekkilinin idareye en az 17 kez dilekçe vererek eksikliklerin giderilmesini istemesine rağmen eksikliklerin giderilmediğini, Ulukışla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/7 D.iş sayılı dosyası ile kiralanandaki eksikliklerin tespit edildiğini, müvekkili tarafından kullanılamayan kiralanan için müvekkilinden kira talep edilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin...
borcunun doğması için temel koşulun kusur olduğundan tazminat isteyen tarafın kusursuz olması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Dava, araçtaki gizli ayıp iddiası nedeniyle, aracın yenisi ile değiştirilmesi veya sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebiyle birlikte manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili araç satıcısı ve ithalatçısı olan şirketlere karşı açtığı davada, araçtaki gizli ayıp nedeniyle aracın misli ile değiştirilmesini, olmadığı takdirde de sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etmiş, ilave olarak da manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı şirketler vekilleri ise ayrı ayrı sundukları cevap dilekçeleri ile, ayıp iddialarını kabul etmediklerini, talebin zamanaşımına uğradığını, araçtaki ayıp nedeniyle ithalatçı firmadan bedel iadesi talebinde bulunmanın mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir....
MAHKEMESİ Dava; ayıplı olduğu iddia olunan sulama sisteminin bedelinin davalıdan tahsili, bu mümkün olmaz ise bedelden ayıp oranında indirim yapılması ve ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi ... ....... Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 03.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olması, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu sosyal tesislerin yapılmamış olması “açık ayıp” olarak nitelendirilmiş ise de, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” söz konusudur. Ayrıca, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda; davacı alıcı tarafından açıkça konut durum tespit – teslim formunda belirtilen ayıpların, açık yada gizli ayıp olup olmadığı, bu ayıpların giderilmiş olup olmadığı, dava dilekçesinde belirtilen ayıpların niteliğinin ne olduğu, “açık ayıp” ve “gizli ayıp” yönünden yasal süresi içinde ayıp ihbarından bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği ve değer düşüklüğü hesabında denetime esas olmayacak şekilde nasafet indirimi uygulandığı anlaşılmaktadır....