Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı yargılamaya katılmamış, cevap da vermemiştir. 1-Davalının kiralanandaki hasar bedellerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı T.B.K.’nun 316.maddesi (818 sayılı eski B.K.’nun 256. maddesi) hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334.maddesi (818 sayılı BK'nun 266.maddesi) gereğince kiralananı sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Taraflar arasında 01.10.2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın tahliyesinden sonra .......

    Davacının Kiralanan taşınmazda hastane işletmeciliği yaptığı, mecurun duvarlarından yağmur sularının sızdığı ve oluşan rutubet, küf, koku nedeniyle tahsis amacına uyğun kullanımın sağlanamadığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 301 maddesine göre “....kiralananı kullanmaya uygun tam ve eksiksiz bir şekilde kiracıya teslim etmek ve kira müddeti boyunca bu halde bulundurmak ile mükelleftir...”. Taşınmazın kiralandıktan sonra ayıplı hale gelmesi hali, TBK. 305 ve 306. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK. 305/1 maddesinde "Kiracı, kiraya verenden kiralanandaki ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilir; bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, ayıbı kiraya veren hesabına gidertebilir ve bundan doğan alacağını kira bedelinden indirebilir." hükmünü getirmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl davada alacak, birleşen davada tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 15.05.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı-karşı davacı şirket yetkilisi ... ile vekili Av... ve Av.... geldiler. Davacı-karşı davalı adına gelen olmadı....

        SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/03/2018 NUMARASI : 2014/838 ESAS 2018/350 KARAR DAVA KONUSU : Sözleşmenin İfası, Kirada İndirim Yapılması ve Tazminat KARAR : Antalya 3....

        Trafik güvenliği gerekçesiyle kiralanandan anayola çıkış verilmemesi nedeniyle depo olarak kullanılamaması kira sözleşmesinin yapılması sırasında davalı kiraya verenin bildiği ve gizlediği kiralanandaki bir kusur veya hukuki ayıp olarak kabul edilemeyeceği için davacı kiralayanın sözleşmeyi feshinin haklı sebebe dayanmadığı ve ayrıca kiralananın davacıya zilyetliği devredilerek teslim edildiği yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığından sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olduğundan kira sözleşmesi nedeniyle davalı tarafa ödenen kira bedelinin kiralananın kullanılmadığı gerekçesiyle davacı tarafça iadesinin istenmesi mümkün değildir....

        Bu yükümlülüğün ihlal edilmesiyle kiralananda sonradan meydana gelen ayıp türü ortaya çıkmaktadır. 27. Kiralanandaki ayıp açık veya gizli ayıp olabilir. Kiralananda detaylı bir incelemeye gerek duymadan, basit bir gözden geçirme ile herkes tarafından fark edilebilecek türden eksiklik, bozukluk ya da aksaklıklar açık ayıp olarak nitelendirilir. Sözleşmenin kurulması sırasında kiracının bilmediği ve kiralananda yapacağı olağan inceleme ile fark edemeyeceği eksiklik, bozukluk ya da aksaklıklar gizli ayıp olarak adlandırılır. 28. 818 BK’nın 249/III hükmünün karşıt anlamından yola çıkılarak kiraya verenin ayıplardan sorumlu olabilmesi için bu ayıpların gizli olması gerektiği kabul edilmektedir. Hükme göre; “Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı feshedebilir.”...

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı firma tarafından davacıya kumaş satılıp ilk parti malların 29.3.2004 tarihinde teslim edilmesine rağmen ayıp ihbarının 12.4.2004 tarihinde yapıldığı ve kumaşların 14.5.2004 tarihinde davalıya iade edildiği, davacının müşterisi olan yurtdışındaki dava dışı firmaya süresinde malları göndermemesi nedeniyle dava dışı firma tarafından reklamasyon faturası düzenlendiği, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmayarak zararın artmasına neden olduğu, bu nedenle %50 kusurlu kabul edilmesi gerektiği nedeniyle davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 4.12.2006 tarihli bilirkişi kurulu raporunda incelenen kumaş numunelerinin ayıpsız ve 1.kalitede olduğu, bu ürünün ön üretim kumaşlarının ayıplı olduğunun kabul edilmesi halinde dahi süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı belirtilmiştir...

            Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....

              Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının mahkemeye sunduğu sözleşmenin 19.maddesine göre Ulukışla Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, Niğde Sulh Hukuk Mahkemesine açtıkları menfi tespit davasının derdest olduğunu ve dava sonucunun beklenmesi gerektiğini, kira sözleşmesinin konusu olan hamam/termal havuz ve eklentilerinin davacı idare tarafından kiralanandaki eksikliklerin tamamlanacağı gerekçesi ile sözleşme tarihinden çok sonra müvekkiline teslim edildiğini, kiralanandaki eksiklikler nedeni ile müvekkilinin kiralananı kullanamadığını, davacının kiralananı kullanıma elverişli teslim etmediğini, müvekkilinin idareye en az 17 kez dilekçe vererek eksikliklerin giderilmesini istemesine rağmen eksikliklerin giderilmediğini, Ulukışla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/7 D.iş sayılı dosyası ile kiralanandaki eksikliklerin tespit edildiğini, müvekkili tarafından kullanılamayan kiralanan için müvekkilinden kira talep edilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin...

              UYAP Entegrasyonu