Uyuşmazlık davacı kiracının sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 301.maddesi gereğince; kiraya veren, kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiraya veren bu borcu sadece fiili bir teslim ile ifa etmiş olmaz. Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiraya veren o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir. Kiralananın ayıplı olarak teslimi nedeniyle kiralananın kullanılmasında imkansızlık veya derecesinde düşüklük meydana gelmiş ise bu durumda kiracının TBK’nun 123. ve 125.maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi beklenir. Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir....
Somut olayda, Mahkemece hukukçu bilirkişiden aldırılan raporda, işyerinde tutulan muhtelif tarihli vardiya defteri kayıtları ile davacıya ait izin formları incelendiğinde izin formları ve vardiya defteri kayıtlarının örtüşmediğinin görüldüğü, sözkonusu belgelerde davacının değişiklik yapıp yapmadığı kesin olmamakla birlikte, davacı yanca gerçekleştirildiği kabul edilirse, davacının davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş ilişkisinin işveren açısından devam ettirilmesinin beklenmez bir hal aldığı ve iş akdinin işveren tarafından feshinin yerinde olduğu kanaati bildirilmiştir. Aldırılan bu rapor dosya kapsamı açısından yeterli ve denetime elverişli değildir....
Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini yazılı delille ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiracı tahliye tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olup, tahliye tarihinden sonraki alacak tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve konu yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili icra mahkemesinde bu davaya bakılamaz. Olayımıza gelince; Davacı alacaklı davalı borçlunun 2010 yılı Mart ayında kiralananı tahliye edip teslim ettiğini bildirmiştir. Davalı borçlu anahtar teslimini ve tahliyeyi İİK.nun 269/c maddesinde nitelikleri yazılı belge ile kanıtlayamadığına göre, bu durumda anahtar tesliminin ve tahliyenin davacının bildirdiği 2010 yılı Mart ayında gerçekleştiğinin kabulü gerekir....
olarak kiralananı davalılardan ne devretmiş olup, davalı nin fuzuli şagil olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar kiracının akde aykırı olarak kiralananı başkasına devretmesi halinde kiraya verenin sözleşmeye aykırılık sebebiyle tahliye davası açabilmesi için TBK.’nun 316. maddesi uyarınca kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi halde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve bu bildirimin sonuçsuz kalması gerekiyor ise de, kiracı dışında üçüncü kişi konumunda olan fuzuli şagil hakkında ihtar çekilmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemece davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekir....
Açık ayıp niteliğindeki bozukluklara rağmen kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması,kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren bozukluklardan sorumlu tutulamaz, Somut olayda, davacı 22.09.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra go-kart alanına ruhsat alınması için 15.09.2014 tarihinde müracaatta bulunulduğunu fakat pistin şartlara uygun olmaması nedeniyle lisans alamadığını savunmuştur. Davacı kiracı, taşınmazın kendisine teslim edilmesinden yaklaşık 5 yıl sonra dava açmıştır. Davacı kiracının kiralananda go-kart için lisans alınamayacağını öğrenir öğrenmez, derhal harekete geçmesi gerekirdi. Ayrıca,davacı kiracı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir olup,basiretli tacir gibi davranmak zorundadır....
Mahkeme; davacının ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü ile 21.226 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalının kira alacağı, kömür parası ve yakma ücretine ilişkin temyizinde; taraflar arasında düzenlenen 15.04.2009 başlangıç tarihli sözleşmede kiracının kiralananı tahliye etmek isterse 1 ay önceden haber vermek zorunda olduğu kararlaştırılmış olup bu şart geçerlidir ve davalı kiracıyı bağlar. Ancak ne var ki davalı kiracı herhangi bir ihtarda bulunmadan kiralananı kira süresinin bitiminden önce tahliye etmiştir. Kiralananın belirtilen tarihte tahliye edip anahtarını usulüne uygun olarak kiraya verene teslim ettiğini ispat yükü kiracıya aittir....
Dava; kambiyo senedi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. 1-) Türk Borçlar Kanunu'nun "Kiralananın geri verilmesi" başlığı altında düzenlenen 334. maddesinde; "Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Kira sözleşmesinde kiracının en önemli borçlarından biri kiralananı geri verme borcudur. Kiracı, kira sözleşmesinin bitiminde kira sözleşmesi dolayısıyla teslim almış olduğu kiralananı geri vermekle yükümlüdür. Kiracı, kiralananı geri verme borcunu, taraflar arasında anlaşıldığı biçimde; taraflar arasında anlaşma yoksa kiralananı kiraya verene fiili olarak teslim ederek gerçekleştirmelidir. Kiracı, kiralananı kiraya verene teslim ettiğini ispatla yükümlüdür....
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davalının müvekkillerine ait taşınmazda 1.6.1988 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, dava konusu yerin koruma altında olup tarihi eser niteliğinde olduğunu, davalının Tabiat ve Kültür Varlıklarını Korumu Kurulun'dan izin almadan taşınmazın tarihi nitelikteki kapı ve vitrinini değiştirdiğini, zemin, bodrum ve giriş katın döşeme kaplamasının üzerini fayansla kapladığını ve sıva tamiratı yapmak suretiyle taşınmazın tarihi özelliğini bozduğunu, 29.5.2007 tarihli eski hale getirme ihtarnamesi ile taşınmazın önceki haline getirilmesini istediklerini ancak davalının taşınmazı eski haline getirmediğini, izin alınmadan taşınmazda tadilat yapılması nedeniyle müvekkilleri ile davalı ve davalının eşi hakkında soruşturma yapıldığını ve soruşturma sonunda davalının eşi hakkında 2863 Sayılı Yasaya muhalefetten dolayı ceza davası açıldığını ileri sürerek akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir....
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davalının müvekkillerine ait taşınmazda 1.6.1988 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, dava konusu yerin koruma altında olup tarihi eser niteliğinde olduğunu, davalının Tabiat ve Kültür Varlıklarını Korumu Kurulun'dan izin almadan taşınmazın tarihi nitelikteki kapı ve vitrinini değiştirdiğini, zemin, bodrum ve giriş katın döşeme kaplamasının üzerini fayansla kapladığını ve sıva tamiratı yapmak suretiyle taşınmazın tarihi özelliğini bozduğunu, 29.5.2007 tarihli eski hale getirme ihtarnamesi ile taşınmazın önceki haline getirilmesini istediklerini ancak davalının taşınmazı eski haline getirmediğini, izin alınmadan taşınmazda tadilat yapılması nedeniyle müvekkilleri ile davalı ve davalının eşi hakkında soruşturma yapıldığını ve soruşturma sonunda davalının eşi hakkında 2863 Sayılı Yasaya muhalefetten dolayı ceza davası açıldığını ileri sürerek akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir....
KARAR Davacı, davalı Rektörlüğe ait ve kullanım hakkı davalı Vakıfa verilen göleti 3 yıllığına kiralayıp lokanta vs. tesis yaptığını, davalı Rektörlük tarafından tesislere giden yolların bariyerle kapatılarak müşteri geçişine izin verilmediğinden tesisi kullanamaz hale geldiğini ileri sürerek, şimdilik 5500 YTL. tazminatın faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....