Davacı, dava konusu kiralananı 20/08/2014 tarihinde iktisap etmiş olup 20.08.2014 tarihinde keşide etmiş olduğu noter ihtarı ile de dava konusu kiralananı 20.08.2014 gününde iktisap ettiğini ve işyeri ihtiyaç nedeniyle kiralananı tahliye etmesini muhatap davalıya bildirmiştir.Davalı 25/08/2014 günlü cevabi ihtarla, iş bu ihtarı 22/08/2014 tarihinde tebellüğ ettiğini, satışın muvazaalı olup, ihtiyacın samimi olmadığını bildirmiştir.Bu durumda, davacının iktisabı ve ihtiyacını bildirir ihtarnamesini, yukarıda açıklanan ilkeler ve TBK.nun 351.maddesi doğrultusunda bir ay içerisinde davalıya tebliğ ettirdiği,davanın iktisaptan itibaren yasal altı aylık süre dolduktan sonra 27/02/2015 tarihinde açtığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava süresinde açıldığından mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Davalı borçlu vekili, davacı kiralayanın dava konusu edilen kiralananı başka bir kişiye sattığını, taraf sıfatı bulunmadığını, kira sözleşmesine taraf olmayan eski malikin tahliye isteme hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı kiralayan tarafından başlatılan icra takibinde 7.8.9.10. aylar kiraları toplamı 2.400 TL alacağın tahsili istenmiş, davalı borçluya ödeme emri 01/03/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takip kesinleşmiştir. Kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi için 02.04.2013 tarihinde açılan işbu davada davalı borçlu, davacı kiralayanın kiralananı başkasına sattığını, taşınmazda mülkiyet hakkının kalmadığını ileri sürmüş, dosyaya sunulan tapu senedine göre de Kemerkaya mh. 270 ada 87 parsel, 1. Kat, 54 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı iken 01/11/2012 tarihinde 3. Kişi Ahmet Varol adına satış işlemi nedeni ile tescil edildiği anlaşılmıştır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 12.500.TL 'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Davalının makul süre kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların arasında uyuşmazlık bulunmayan 03.11.2014 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinin 9. maddesinde ''kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az 15 gün evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeyi taahhüt eder.'' düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı kiracının sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri vermesi halinde TBK.nun 325. maddesi gereğince kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder....
Nitekim kiralanan tahliye edildikten sonra davacı kiralananı yine kirayalayan ... ve ... adına kiraya vermiştir. Davacı kiralananı vekil sıfatı ile ... ve ... adına kiraya vermiş olup sözleşmenin tarafı değildir. Kira sözleşmesine göre kiralayan ... ve ...’ dır. Temerrüt ihtarnamesi davacı tarafından keşide edilmiş ve dava da kendisi tarafından açılmıştır.Bu durumda davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği'nin 01/06/2007 tarih 23211 yevmiye no'lu sözleşmesi ile 2 adet iş makinasının sanığa teslim edildiği, sanığın süresi içerisinde kira ücretini ödememesi üzerine, katılan tarafından noter vasıtasıyla sanığa ihtarname gönderilerek kira bedelini belli süre içerisinde ödememesi halinde, sürenin bitiminden itibaren üç gün içinde kiralananı iade etmesinin istendiği, sanığın kendisine gönderilen ihtarnameye rağmen kiralananı teslim etmeyerek üzerine atılı güveni kötüye kullanma suçunu işlediğine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sözleşmede, kiralananı süre bitmeden tek taraflı olarak tahliye etme hak ve yetkisi kendisine tanınmayan kiracının, kiraya verenin bilgisi ve rızası olmaksızın ve haklı bir nedene de dayanmaksızın, kira süresinin bitiminden önce kiralananı tahliye etmesi sözleşmeye aykırı davranış (haksız fesih) sayılır; böylesi bir durumda kiracı, kiraya verenin bu yüzden uğradığı zararı tazminle sorumludur. Ne var ki, BK'nın 98 inci maddesi atfıyla sözleşmelerde de uygulanması gereken 44 üncü maddesi uyarınca, kiraya veren de, kiralananı aynı koşullarla yeniden kiraya vermek konusunda gereken çabayı göstermeli ve böylece zararın artmasına sebebiyet vermemelidir. Aksi takdirde, artmasına sebep olduğu zarar tutarını kiracıdan isteyemez....
Sözleşmeyi haklı nedenle fesih eden kiracı kiralananı kullanımında bulundurduğu süre kira bedelinden sorumlu olup erken tahliye nedeniyle makul süre kira bedelinden sorumlu değildir.Bu nedenle mahkemece davacı kiracının kira sözleşmesini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kiracının sadece kiralananı kullanımında bulundurduğu süreye kadar olan kira bedelinden sorumlu tutulabileceği gözetilmeksizin makul süre kira bedelinden de sorumlu tutulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili davacının, 15.08.2005 tarihli ve 6 yıllık sözleşmeyle davaya konu villayı yıllık 13.000 USD karşılığı kiraladığını, ilk iki yılın kirasının bakım ve onarıma mahsup edileceğini, 3. yılın kirasının 3 eşit taksitte, 4, 5 ve 6. yılların kirasının ise 1 Ekim günü peşin ödeneceğini, yine davacının kısıtlıya ait olan kiralananı vesayet makamından izin alarak alt kiraya verdiğini, sözleşme 2011 yılında sona ereceğinden durumu davalı tarafla konuşup, sözleşmenin sezonluk uzamasını istediğini, davalı yanın da kabul ettiğini ancak sezon bitiminde 09.01.2012 tarihinde davalı vasisinin ihtar çekip taşınmazın tahliyesini istediğini, davacının da ihtara uyarak taşınmazı tahliye ettiğini ve o an kiralananda bulunan alt kiracı Ö. U tarafından anahtarın vasi H.. T..'...
İkinci kira dönemi içinde davacı kiralayanın kira paralarının ödenmesini isteyen ihtarnamesine verdiği 13.06.2005 tarihli cevabı ihtarnamesinde davalı kiralananı boşalttığını, anahtarların kendisinden alınmasını bildirmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasında kiralananın hangi tarihte teslim edildiği hususunda toplanmaktadır. Kiralananın anahtarının usulüne uygun şekilde kiralayan davacıya teslim edildiğini yazılı delillerle kanıtlama yükümlülüğü davalı kiracıya aittir. Anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Davalı kiralananı tahliye ettiğini bildirmekle birlikte anahtarları teslim etmemiştir. Davacı tarafından anahtarların teslim alınmaması halinde anahtarı tevdi yerine teslim edip davacıyı durumdan haberdar etmesi gerekirken bu gereklilik de yerine getirilmemiştir....
Davalı ise savunmasında kiralananı Şubat 2010 ayında tahliye ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Hükme esas alınan 01.07.2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır....