Davalı, İstanbul 4.İcra Mahkemesinin 2010/845-1204 sayılı ödeme emrinin öğrenme tarihinin 03.06.2010 tarihi olduğuna ilişkin kararı ile süresinde kabul edilen itiraz dilekçesinde kiralananı 20.03.2010 tarihinde tahliye ettiklerini belirterek borca itiraz etmiştir. Davacı vekili,takip talebinde ve dava dilekçesinde kira alacağı talep etmiş olup,erken tahliye nedeniyle tazminat ,makul süre kirası vs. talebi bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı 2010 Mart ayında tahliye ettiğini savunmuş ancak anahtar teslimine dair yazılı belge sunamamış ise de davalı kiracının 2010 Mart ayı sonunda kiralananı tahliye ettiği davacı tarafın ve mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda davalı kiracı tahliye tarihine kadar olan 2 aylık kira (2010 yılı Şubat+Mart ayları) parasını ödemekle yükümlüdür. Davacı tarafın iş bu davada erken tahliyeye ilişkin tazminat talebi bulunmadığına göre mahkemece hüküm altına alınan 2.550 TL'den Mart ayı için ödenecek tutarın tazminat olarak nitelenmesi doğru değildir....
Davalı vekili,kira ilişkisine karşı çıkmamış,sözlü kira akdi gereğince davalıların davacının kiracısı olduğunu ancak kiralananı tahliye ettiklerini,takip konusu dönem kirasından sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Taraflar arasında daha önce sözlü bir kira ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı taraf kira ilişkisine karşı koymayıp, kiralananı tahliye ettiklerini savunduğuna göre kiralananın usulüne uygun olarak tahliye ve anahtarın davacıya teslim edildiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Kiralananın anahtarı yasal olarak teslim edilmedikçe kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Davalı taraf sözleşme ilişkisinin varlığını kabul etmekte ise de, kiralananın teslim edildiğini yazılı belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmışlardır....
Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Somut olayda davalı kiracı kiralananı tahliye ettiğini savunmuş ise de, bu savunmasını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Bu durumda davalı kiracının takibe konu döneme ilişkin ödemesi de bulunmadığına göre davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili, 01.11.2011 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin 17. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davalı kiracının, kiralananı alt kiraya verdiğini çekilen ihtarın sonuç vermediğini belirterek, davalı kiracıların akde aykırılık nedeniyle tahliyelerine karar verilmesi isteminde bulunmuş, davalı kiracılar kiralananı alt kiraya vermediklerini geçici olarak eşya depoladıklarını ve alt kiralama iradesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece 14.10.2015 tarihli karar ile davanın kabulü ve davalıların tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık davalı kiracının, kiralananı akde aykırı olarak kullandığı iddiasından kaynaklanmaktadır. Türk Borçlar Kanununun 316.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür....
Kiracı, devir öncesi mevcut muaccel ödenmemiş kira bedeli borçlarından dolayı kiralananı devreden kiralayana karşı, devir tarihinden sonra ise yeni malike karşı sorumludur. Davaya dayanak yapılan önceki malik ile davalı arasında düzenlenen 01/07/2011 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira bedeli 750 TL olarak belirlenmiş ve her ayın 5. günü akşamına kadar kiralayanın sözleşmede belirtilen banka hesap numarasına ödeneceği kararlaştırılmıştır. Kiralananı satın alan davacı T.B.K'nun 310. maddesi gereğince önceki malik kiralayanın haklarına halef olmuş ise de bunun için öncelikle kiralananı satın aldığı ve kira paralarının bundan sonra kendisine ödenmesine yönelik ihtar göndermesi gerekir....
Kira sözleşmesinin özel şartlar 9. maddesinde "kiracının kiralananı tahliye etmek istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeleri gerektiği ve kira parasının her yıl peşin ödeneceği" kararlaştırılmıştır. Bu şartlar geçerli olup taraflara bağlar. Davacı alacaklı 26.5.2010 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 2010-2011 dönemi kira bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı süresindeki itirazında kiralananı tahliye ettiklerini ancak tarla olduğu için anahtar teslimini yapamadıklarını, önceki takipte de kiralananı tahliye ettiklerin bildirdiklerini belirtmişlerdir. Davalı kiracı sözleşmede kararlaştırılan şekilde fesih bildiriminde bulunmamıştır. Davalının bir önceki yıla ilişkin icra takibine süresinde yapmış oldukları itirazında, “dava konusu yerin tarla olduğunu, tarla olduğundan dolayı anahtarı teslim edemediklerini bununla birlikte kullanmadıklarını ve kendilerinin kullanabileceklerini” bildirmeleri sözleşmenin usulüne uygun feshedildiğini göstermez....
Davacı kiralayan 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesine dayanarak 11/03/2014 tarihinde başlattığı icra takibinde, 51 aylık kira alacağı olan 10.200 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı borçlu,30.09.2010 tarihinde kiralananı boşalttığını, Vergi Dairesi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde 3.kişinin faaliyet gösterdiğini, borcu bulunmadığını bildirerek borca itiraz etmiştir. Taraflar arasında 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı tahliye ettiğini savunmuştur. Kural olarak anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Akdi ilişkinin bozulabilmesi için kiralanan boşaltılıp, yasal olarak teslim edilmesi ya da tarafların karşılıklı iradesinin oluşması gerekir. Davalı kiralananın anahtarlarını usule uygun teslim ettiğini yazılı delille kanıtlamak zorundadır....
BK. 249/1 maddesi hükmü gereği, kiralayan, kiralananı akitten maksut olan kullanmaya ... bir halde kiracıya teslim etmek ve kira müddetince de bu halde bulundurmakla mükelleftir. BK. 251/1 maddesi hükmü gereği, kiralanan, kira müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu, takdirde; kiracı, hakkına halel gelmemek şartıyla bu tamiratın icrasına müsaade etmeye mecburdur. Borçlar Kanununun bu hükümlerine göre kiralayan kira süresi içinde taşınmazı kiracının istifadesine hazır bulunduracak, davalıda kiralananda, kiralananın bakım, onarım ve korunması için zaruri olan tamirat ve çalışmalara izin verecektir. Kiralananın bulunduğu binanın bakım onarım, korunması için gerekli ve zaruri çalışmalara ihtiyaç olduğu davalıca savunulduğuna göre, bu hususun araştırılarak aydınlığa kavuşturulması gerekir....
peşin olarak verdiği 25.000 TL'nin iade edilmediğini, tesise yapılan 25.370 TL bedelli yatırımın sökülmesine davalı tarafından izin verilmediği gibi bedelinin de ödenmediğini, ayrıca işinden ayrılması nedeniyle aylık 2.968 TL gelirden mahrum kaldığını belirterek tüm bu zarar kalemlerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.500 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının ek bilirkişi raporu alındıktan sonra bu rapora karşı beyanlarını belirttiği 26/06/2014 tarihli dilekçesinin ekinde, davacının 2000 yılında 2 hafta, 2001 yılında 2 defada toplam 14 gün, 2002 yılında ise 10 gün yıllık izin kullandığına ilişkin toplam 4 adet izin istek formu ibraz edildiği, mahkemece bu formların hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, söz konusu 4 adet izin istek formundaki davacı imzası inkâr görmez ise bu formlardaki izin sürelerinin yıllık ücretli izin ücreti hesabından dışlanması, imza inkârı olması halinde ise öncelikle imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu belirlenerek ulaşılacak neticeye göre hüküm kurmaktır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....