Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TBK'nun 323/3. maddesinde "İşyeri kiralarında devreden kiracı, kira sözleşmesinin bitimine kadar ve en fazla iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumlu olur" hükmü getirilmiş ise de, bu maddenin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unda 6217 Sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın değişik 53. maddesi gereğince uygulanmasının tacirler için 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle ertelendiği gözetilip, bu nedenle davalı şirket hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı şirket yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'...

    Taraflar arasında düzenlenen 24/08/2010 başlangıç tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı ve kiralananı 09/03/2015 tarihinde tahliye edildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen "Kiracının kiralanan şeyin içinde ve dışında yaptıracağı tadilat ve süsleme masraflarının kendisine ait olacağı ve mukavele müddeti bittiğinde yapılan her türlü masraf ve tazminat istemeye hakkı olmayacak, izin alınarak yapılan ilavelerin aynı şekilde belediyeye teslim edilecektir" hükmünde kastedilen tezyinat, süsleme anlamında olup zorunlu ve faydalı masraflara ilişkin değildir....

    Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacıların, davalı kiracıdan kiralananın hor kullanılması nedeniyle tazminat isteminde bulunabileceği nazara alınarak, taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen hasarların tespiti noktasında, sözleşme hükümleri de göz önünde bulundurularak, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler de dikkate alınarak, olağan kullanım ve hor kullanım nedeniyle oluşan hasar ve zarar ayrımı yapıldıktan sonra , hor kullanıma konu zarar ve hasarların anahtar teslim tarihi olarak kabul edilen 23/08/2016 tarihi itibariyle değerleri tek tek tespit edilip, hor kullanma bedelinden, davalının kiralananı kullanma süresiyle orantılı olacak şekilde yıpranma payının da hesap edilip düşülmesi suretiyle, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı...

      Konu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı TBK.’nun 325.maddesinde düzenlenmiş olup buna göre kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarda gerekli çaba gösterilerek kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Mahkemece davacının erken tahliye tazminatına yönelik isteminin yukarıda açıklanan koşullar çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının gereken çabayı göstermediğinden bahisle ret kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Ancak kira sözleşmesi yenilendikten sonra davalı yenilenen kira sözleşmesinin süresi dolmadan kiralananı erken tahliye edip, kiralanana ait anahtarları icra takip dosyasına 26.12.2012 tarihinde teslim etmiş ve teslime ilişkin ihtarname davacıya 31.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda taşınmazın anahtarlarının 31.12.2012 tarihinde teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davalı şirket kiralananı erken tahliye ettiğinden anahtar teslim tarihine kadar kira bedeli ile anahtar teslimi tarihinden sonra ise TBK.nun 325. maddesi gereğince makul süre kira bedeli ile sorumlu tutulması gerekir. O nedenle mahkemece anahtar teslim tarihine kadar kira bedeline hükmetmek, geri kalan kısım yönünden uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

          Bu durumda Mahkemece; davalılardan ... ile ilgili delillerin toplanarak taşınmazı kiracı sıfatı ile kullanmasına davacı kiraya verenin yazılı rızası bulunup bulunmadığının araştırılması, kiraya verenin yazılı rızasının bulunmaması halinde ilgili davalının fuzuli şagil olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda da Türk Borçlar Kanunu'nun 316.maddesinde belirtilen otuz gün süreli eski hale getirme ihtarnamesinin sadece kiracılara gönderilmesi gerekeceğinin belirtilmesi karşısında, kiralananı fuzuli işgal eden davalı için ihtar gönderilmeden tahliye istenebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulmalıdır....

            Davacı kiracı vekili dava dilekçesinde; Davalının kiralananın kullanılmasına izin vermediğini, bu sebeple kiralananı çalıştıramadığını, belirterek borçlu olmadığının tespitine ve teminat karşılığında icra takibinde vezneye yatırılan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise 5 m2 lik çay ocağı ve bahçenin 2886 sayılı yasanın 51/g maddesi gereğince pazarlık usulüyle yapılan ihalesine davacının katıldığını, 110.-TL bedelle ihalenin davalının uhdesinde kaldığını, davalının kiralanan alan dışında kalan kısımda faaliyet göstermek istediğinde davalı idarenin yazı ile kiralanan alanda faaliyetine devam etmesini bildirdiğini, davalının kiralananı kullandığını ve işlettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

              hukuka aykırı olduğunu, bu kanun maddeleri gereğince murislerinin borcundan sorumlu olan davacıların haksız davasının reddine karar verilmesi gerektiğini bu nedenle kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

              DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Kira bedeli yönünden onanmasına,kötüniyetli davalı alacaklı için %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini, gerekçeli ilamın hüküm kısmının 5.Maddesindeki avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.206.00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesi kısmının tavzihi ile bu dosya için avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.206.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesi şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı tarafın müvekkiline ait gayrimenkulü kiralamış, kira ilişkisi devam ederken kiralananı tahliye etmiş ve müvekkiline teslim etmeden kiralanandan ayrıldığını, kiralananı tahliye ederken sözleşmeye de uygun davranmamış, kiralanana zarar vermiş ve bu durum Adana 4....

              Nitekim davacı da yeni malikle anlaşarak, ihtilafsız şekilde kiralananı tahliye etmiştir. Ancak bu durum sözleşme süresinin sona ermesinden önce gerçekleştiğinden davacının birtakım zararlara maruz kaldığı da kuşkusuzdur. O halde mahkemece; davalıların protokol ile borçlandıkları edimlerini yerine getirmediği ve davacının zararına sebebiyet verdikleri, bu çerçevede davacının zararını gidermekle sorumlu oldukları hususları üzerinde durularak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu