Davalı, davacının, kiralananı sözleşmede belirtilen tarihte tahliye ve teslim etmediği gibi, sözleşmede öngörülen diğer şartları da yerine getirmediğini, bu nedenle kendisinden herhangi bir tazminat talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2016/18460 Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğu, davacı tarafça 21/12/2017 tarihinde kiralananın anahtarının ve su sayaç kartının icra dosyasına teslim edildiği, davacı kiracının cebri icra ile kiralananı tahliye etmediği, kiralananı kendiliğinden tahliye ettiği anlaşılmıştır. TBK'nun 355.maddesi gereğince tazminat istenebilmesi için kiracının ya da cebri icra ile kiralananı tahliye etmesi gerekmektedir. Davacı kiracı tarafça kiralanan taşınmazın cebri icra ile tahliye edilmediği gibi dava konusu taşınmazın kiraya verilmediği satıldığı anlaşıldığından TBK'nun 355. maddede düzenlenen tazminat koşulları oluşmadığından mahkemece verilen kararda bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmıştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 13....
Bu nedenle davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması da bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş; ispat yükü kendisine düşen davalıya, kiralananı 2007 yılı Temmuz ayında tahliye ettiğine dair elinde yazılı bir belgenin bulunup bulunmadığı sorulmalı, savunmasını ispat etme imkanı tanınmalı, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmelidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
TBK.nun 325.maddesi uyarınca kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarda gerekli çaba gösterilerek kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. O nedenle mahkemece, mahallinde keşif yapılarak kabul edilen teslim tarihinden itibaren kiralanan taşınmazın aynı koşul ve şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği tespit edilmeli davalı kiralayanın uğradığı zarar giderildikten sonra karar verilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda davalının kira süresince kiralananı sözleşmede amaçlanan şekilde kullanmaya elverişli bulundurma borçlarını ifada kusurlu olduğunun kabulu zorunludur. Ne var ki davacı kiracı da duvar üzerine 80 cm lik eklenti yapmak sureti ile zararın husule gelmesinde, hızlanmasında %25 müterafik kusurlu olduğu bilirkişi raporuyla saptanmıştır. (BK. m. 98. delaletiyle BK. m.44) Bütün bu açıklamaların ışığı altında mahkemece davalının sorumluluğu kabul edilerek tazminat miktarı saptanmalı, davacının da müterafik kusurunun mevcut olduğu nazara alınarak davacının talep edebileceği miktarın gerektiğinde bilirkişi raporu ile belirlenerek hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir. Bu nedenlerle davanın redddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Kira sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay önceden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek koşuluyla kiralanan yeri boşaltabileceği kararlaştırılmıştır. Davalı kiracının 15/03/2014 tarihinde kiralananı boşaltacağını bildiren 24.02.2014 tarihinde keşide ettiği ihtarname kiraya verene 25.02.2014 tarihi itibariyle tebliğ edilmiştir. Tahliye tarihi ile ihtarnamenin tebliğ tarihi arasında kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde öngörülen bir aylık süre bulunmadığından sözleşme ile kararlaştırılan feshi ihbar süresine uyulmamıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 325.maddesinde: " kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder..." denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır....
Dosya içerisindeki tapu kaydından dava dışı ...’ün kiralananı 30.07.2012 tarihinde satın aldığı, davacı kiracıya kira ödemelerinin kendisine yapılması gerektiği hususunda ihtarname göndermediği anlaşılmaktadır. Davacının eski malik davalıya yaptığı bu kira ödemeleri geçerli bir ödemedir. Davacı kiracı, davaya konu edilen 2012 Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin kira bedellerinin yeni malike mükerrer olarak ödendiğini iddia etmediği gibi bu hususu ayrıca ispat edememiştir. Buna göre, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır SONUÇ; Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, cevap dilekçesinde, davalının kiralananı 26.02.2013 tarihinde tahliye ettiğini, kiralananı boşaltacağının aylar öncesinden davacıya haber verildiğini, Şubat ayı kirasının banka hesabına ödendiğini ve depozito bedelinin mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kiralananın tahliyesine, davanın alacağa ilişkin olarak kısmen kabulüne, taşınmaz 2013 yılı Şubat ayında tahliye edildiğinden bir aylık kira bedelinin makul kira tazminatı olarak ödenmesi gerektiği gerekçesiyle 1.650 TL alacak üzerinden itirazın iptaline fazla istemin reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kiralananın yasal tahliyesinin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Kira ilişkisinin varlığını ve kira miktarını kiralayan, kira parasının ödendiğini ve kiralananı tahliye edip, anahtarın usulüne uygun olarak teslim edildiğini kiracının kanıtlaması gerekir....
Bu nedenle mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davalı kiralananı süresinden önce tahliye ederek anahtarı 09.12.2010 tarihinde davacıya teslim etmiştir. Bu durumda davalının 09.12.2010 tarihine kadar tahakkuk eden kira ve ortak gider borçlarından sorumlu olduğunda kuşku yoktur. Anahtar teslim tarihinden sonraki süreçte ise davalının sorumluluğu taşınmazın olağan şartlarda yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar olan süre ile sınırlıdır. Konu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı TBK.’nun 325.maddesinde düzenlenmiş olup buna göre kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarda gerekli çaba gösterilerek kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Mahkemece davacının erken tahliye tazminatına yönelik isteminin yukarıda açıklanan bu düzen ve koşullar çerçevesinde gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi hatalı olmuştur....