Davalı vekili, müvekkilinin kiralananda uzun süredir aylık 80 YTL bedelle kiracı olduğunu, borçlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacıya hakaret ve iftira ettiği iddialarının ve akde aykırılık iddiasının doğru olmadığını, kiralananı konut olarak kullandığını, öte yandan akde aykırılık sebebiyle dava açılabilmesi için öncelikle eski hale getirme ve akde aykırılığı giderme konusunda ihtarname gönderilmesi gerektiğini, davacının bu dava şartına uymadığı gibi, davanın da süresinde açılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Borçlar Kanunu'nun 256. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır....
Davalı vekili, müvekkilinin kiralananda uzun süredir aylık 80 YTL bedelle kiracı olduğunu, borçlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacıya hakaret ve iftira ettiği iddialarının ve akde aykırılık iddiasının doğru olmadığını, kiralananı konut olarak kullandığını, öte yandan akde aykırılık sebebiyle dava açılabilmesi için öncelikle eski hale getirme ve akde aykırılığı giderme konusunda ihtarname gönderilmesi gerektiğini, davacının bu dava şartına uymadığı gibi, davanın da süresinde açılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Borçlar Kanunu'nun 256. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır....
Somut olayda, davalı her ne kadar, 2013 yılının Mayıs ayında kiralananı boşalttığını savunmuş ise de hukuken geçerli, usulüne uygun ve yasal bir tahliye söz konusu değildir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlara ilişkin delilleri sorulup toplandıktan sonra, tereddüte mahal vermeyecek şeklide tahliye tarihinin tespit edilerek, kiralananın davacı alacaklının hakimiyetine girdiği tarihinin tespitinden sonra mahkemece yerinde uzman bilirkişi ile keşif yapılarak kiralananın aynı koşullarda ne kadar sürede kiraya verileceğinin tespit edilmesi, kiracının sorumlu olacağı makul süre belirlenerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı, kiralananı, eksiksiz teslim ettiğini, boya ve temizlik dışında kiralanın hiçbir bakıma ihtiyacının olmadığını, davacı kiracının kira parasını ödeyemediği için kiralananı kendiliğinden tahliye ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davalıya mehil verilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı şirket, davalı ile imzalanan 20.4.2006 tarihli sözleşme ile davalıya ait inşaat halindeki binanın tamamlanarak 10 yıl süre ve aylık 15.000 YTL kira bedeli üzerinden şirkete kiralanmasının kararlaştırıldığını, ancak davalının, sözleşme gereğince taşınmaza ilişkin inşaatı tamamlayarak kiralananı kendisine teslim etmediğini, sözleşmenin 6. maddesinde ”proje masrafı mal sahibi ... ile Özgün...Limited Şirketi tarafından karşılanacaktır.”...
Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde, mahkemece, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, öncelikle, delil tespit raporlarında varlığı belirtilen hasar kalemlerinden her birinin hor kullanım sonucunda mı yoksa normal kullanımdan dolayı mı oluştuğunun, kiralananın kullanım amacı da nazara alınarak ayrı ayrı belirlenmesi, normal kullanımdan kaynaklanan hasarlar var ise, Türk Borçlar Kanunu'nun 334. maddesi uyarınca kiracının bunlardan dolayı tazminat sorumluluğu bulunmadığının gözden kaçırılmaması, hor kullanmadan ileri geldiği saptanan hasarlar yönünden de her bir kalem ayrı ayrı birim maliyetleri ile birlikte açıklanarak, denetime elverişli bilirkişi görüşünün alınması ve ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir....
Davacının çalışma süresi boyunca hiç ücretli izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konusunda beyanı alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum, mahkemece davacının haksız tahliye sonucu uğradığı maddi zararın kapsamı belirlenerek tazminat talebi konusunda karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle mahkeme kararı bozulmalıdır.27.11.2014...
Bu durumda davacı kiracının, tahliye tarihine kadar ödenmemiş kira bedelinden ve tahliye tarihinden itibaren de sözleşmede kararlaştırılan bir aylık feshi ihbar süresi kadar kiralananın yeniden kiraya vermek için gereken makul süre kira bedellerinden sorumlu olduğu nazara alınarak icra takibinde talep edilen aylardan 25/07/2010 tarihine kadar borçlu olduğu diğer aylar kira bedelinden borçlu olmadığı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....