Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere veya notere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Davalı kiralananı tahliye ederek anahtarı teslim ettiğini ileri sürdüğüne göre bu durumu davalının kanıtlaması gerekir. Davacı vekili taşınmazın 2014 ekim ayında tahliye edildiğini iddia ederek tahliye anına kadar ödenmeyen 2014 Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayı kira alacakları yönünden takip yapmıştır....

    Davalı cevap dilekçesinde, kiralananı 30.05.2013 tarihinde tahliye ettiğini ve bu durumu kiraya verene bildirdiğini, kira sözleşmesinin 8. maddesinde 1 aylık feshi ihbar süresinin belirlendiğini bu kapsamda olan Haziran 2013 ayına ait kira bedelinin de ödendiğini kira borcunun kalmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Taraflar arasında, 10.10.2012 başlangıç tarihli, 12 ay süreli, aylık 900TL bedelli kira sözleşmesi ile kiralananın 30.05.2013 tarihinde tahliye edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünde yer alan 8. maddesinde; “Kiracı kiralananı boşaltmak istediğinde en az bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeyi taahhüt eder” şeklinde düzenlemeye yer verildiği anlaşılmaktadır....

      BK. 256/2. maddesinde de belirtildiği üzere kiracı kiralananı açıktan fena kullanmak suretiyle akte aykırı davranırsa kiralayan, kiracıya ihtarname tebliği gerekmeden tahliye davası açma hakkını kazanmış olur. Yasada hangi hallerin fena kullanma olduğu açıkça belirtilmemiş olup içtihatlara göre kiralayan veya aile efradına hakaret, tehdit, yaralama gibi eylemler fena kullanma teşkil eder. Ayrıca ihtara gerek yoktur. Bu nedenle davalının eylemlerinin davalı tanıklarının beyanları ile doğrulandığı üzere ceza mahkemesi karan ile suç teşkil ettiği, mahkumiyet karan verilip kesinleştiği anlaşılmakla, davalı tarafın eylemleri ile fena kullanma olgusu gerçekleşmiş olduğundan tahliye karan verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....

        Bu nedenle fotokopi belgelerde imza ve yazıların teşhis kriterlerinden olan işleklik derecesi, hız ve baskı derecesi gibi unsurların kayba uğradığı gözetilerek, tahliye taahhütnamesinin aslı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, davacının sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi üzerine, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanununun 260.maddesi hükmü uyarınca, temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak, kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek, kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde, yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır....

            Mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak bu hususun belirlenmesi ve tüm taraf delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Yukarıda izah edilen husus dikkate alınarak işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 04/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu durumda kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ile taşınmazın el değiştirdiği 21.08.2014 tarihinde davacının davalının kiracısı olduğu ve kiralananı kullandığı anlaşılmakla belirtilen döneme ait kira bedeli mahsup edilerek bakiye miktarın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde peşin ödenen kira bedelinin tamamının iadesine karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Davacı dava dilekçesinde, davalının tahliyesi ile kiralananın eski hale getirilmesi talebinde bulunmuş ise de kiralananın henüz tahliye edilmediği iade borcu doğmadan eski hale getirme istenemeyeceğinden, Mahkemece davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Bu nedenle tapu kaydının getirtilerek yukarıda yazılı esaslar çerçevesinde mülkiyet durumuna göre icra takibinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu