Bu durumda kira ilişkisi ve icra takibine konu kira miktarı kesinleşmiş olduğundan mahkemece itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle Bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
BK. 256/2. maddesinde de belirtildiği üzere kiracı kiralananı açıktan fena kullanmak suretiyle akte aykırı davranırsa kiralayan, kiracıya ihtarname tebliği gerekmeden tahliye davası açma hakkını kazanmış olur. Yasada hangi hallerin fena kullanma olduğu açıkça belirtilmemiş olup içtihatlara göre kiralayan veya aile efradına hakaret, tehdit, yaralama gibi eylemler fena kullanma teşkil eder. Ayrıca ihtara gerek yoktur. Bu nedenle davalının eylemlerinin davalı tanıklarının beyanları ile doğrulandığı üzere ceza mahkemesi karan ile suç teşkil ettiği, mahkumiyet karan verilip kesinleştiği anlaşılmakla, davalı tarafın eylemleri ile fena kullanma olgusu gerçekleşmiş olduğundan tahliye karan verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, davacının sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi üzerine, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanununun 260.maddesi hükmü uyarınca, temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak, kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek, kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde, yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır....
Mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak bu hususun belirlenmesi ve tüm taraf delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle fotokopi belgelerde imza ve yazıların teşhis kriterlerinden olan işleklik derecesi, hız ve baskı derecesi gibi unsurların kayba uğradığı gözetilerek, tahliye taahhütnamesinin aslı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle tapu kaydının getirtilerek yukarıda yazılı esaslar çerçevesinde mülkiyet durumuna göre icra takibinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ile taşınmazın el değiştirdiği 21.08.2014 tarihinde davacının davalının kiracısı olduğu ve kiralananı kullandığı anlaşılmakla belirtilen döneme ait kira bedeli mahsup edilerek bakiye miktarın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde peşin ödenen kira bedelinin tamamının iadesine karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava, kiracı tarafından kiralayana karşı açılan, kiralananı su basması nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re'sen gözetilmesi gerekir. Somut olayda, davacı kiracı, kiralananı su basması nedeniyle, kiralanan depodaki malzemelerinin zarar gördüğünü belirterek uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir....
Dava dilekçesinde; davalının 20.1.2008 başlangıç tarihli sözleşmeyle davacıya ait taşınmazı kiraladığı, ancak beşinci ayın kirasını ödemeden ve haber vermeden kiralananı boşalttığı, davacının taşınmazı ancak 25.9.2008 tarihinde kiraya verebildiği ileri sürülerek, 2008 yılı 5, 6, 7 ve 8.aylar kirası ile aynı aylara ait aidat bedellerinin davalıdan tahsili için yapılan takibe itirazın iptaliyle %40 tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece; davacının uyarılara rağmen kiralananı sorunsuz şekilde oturulacak hale getirmediği, davalının evi tahliyesinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....