Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Olayımızda; davalının, kiralananı üçüncü bir kişinin kullanımına tahsis ettiği ve uygun süreli ihtara rağmen akde aykırılığın devam ettiği öne sürülmüştür. Davaya konu taşınmaz apartman dairesi niteliğinde olup 6570 sayılı yasaya tabidir. Akde aykırılığın giderilmesi için 15 gün süreli ihtar davalıya 31.07.2009'da tebliğ edilmiş, davacı vakıf görevlisince mahallinde yapılan 21.10.2009 tarihli tespite taşınmazda kiracı dışında üçüncü bir kişinin oturduğu belirlenmiştir. Nitekim bu husus, tanık T... A...'un yeminli beyanı ile de doğrulanmıştır. Kiralananda bulunan üçüncü kişinin ihtarda verilen 15 günlük süreden çok sonra kiralanandan çıkması oluşan akde aykırılığı ortadan kaldırmaz. Davalı, akde aykırılığı ihtarda verilen süre içinde gidermediğine göre kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Mahkemece kiralananın teslim tarihi araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Karar açıklanan nedenle davacı ve karşı davalı kiracı yararına bozulmalıdır. 3-Yukarıdaki bölümde sözü edildiği üzere davacı kiracı kiralanana üçüncü kişilerin müdahale ettiklerini, bu yüzden kiralananı akit dairesinde kullanamadığını ve erken tahliye etmek zorunda kaldığını kanıtlayamamıştır. Davalı ve karşı davacı kiralayan ise, kiralananı akit dairesinde kiracının kullanmasına hazır bulundurduğundan Borçlar Kanununun 274.maddesi hükmünce sözleşme dönemindeki kira parasını kiracıdan isteyebilir. Kira süresi 15.02.2006 tarihinde hitam bulmaktadır. Kiracı ise, kiralananı Nisan 2005 tarihinde iradesiyle terk etmiştir. Bu durumda mahkemece, mecurun hayatın olağan akışına göre, kiralayan tarafından üçüncü bir şahsa ne kadar sürede kiraya verebileceği olayın seyrine uygun hesaplattırılmalı, davacı ve karşı davalı kiracının bu süre dahilinde de kira ödemek zorunda kaldığı kabul edilerek gerek asıl dava, gerek karşı dava sonucuna uygun hükme bağlanmalıdır....
Davacı kiracı kiralananı tahliye ve teslim etmemiş olup, dava tarihi ve yargılama aşamasında tasarrufunda bulundurduğundan kira bedellerinden sorumludur. Bu nedenle peşin ödediği kira bedelinin iadesini ve depozito bedelinin iadesini isteyemez. Mahkemece yukarıda izah edilen nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda, tek yanlı olarak yaptırılan tespit ve bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda mümkün ise mahallinde uzman bilirkişi ya da bilirkişilerce keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, kiralanandaki hasar durumunun ayrıntılı ve denetime elverişli şekilde tespiti ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukukçu bilirkişiden alınan yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....
Davacı kira dönemi sona ermeden kiralananı tahliye etmiş, davalının zarar görmesine sebebiyet vermiştir. Kimse kendi kusuruna dayanarak bundan bir hak talep edemez kuralı hukukun genel ilkelerindendir. Mahkemece kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul süre iki ay olarak kabul edilmiş olmakla, 5.000 TL depozito alacağından iki aylık makul süre kira bedeli 5.000 TL nin mahsubu sonucu davacının alacağı kalmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde TBK.nun 325/2 fıkrasına farklı anlam yüklenerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Zira başlangıçta projeye aykırı ve çalışma ruhsatı alınamayacak kiralananı davacıya kiralayıp, kiracılık süreci içinde de bu hukuki ayıbı gidermemekle davalı kiraya veren kusurlu davranmıştır. Bu durumda mahkemece davacının talepleri yönünden işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde bulundurmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davalı, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. (TBK. m. 301). Çünkü buradaki ifa; borçlanılan edimin kural olarak borçlu tarafından belirli bir yer ve zaman içinde ve sözleşmenin kaynağındaki esaslar altında yerine getirilmek suretiyle borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan eylem ve davranıştır. O halde, geçerli bir ifanın benimsenebilmesi için; ifa borçlu tarafından alacaklıya sözleşmede kararlaştırılan yer ve zamanda, karalaştırılan nicelik ve niteliklere uygun olarak yerine getirilmelidir....