nin herhangi bir kira parası tahsil etmediği gibi böyle bir istemde de bulunmadığı, 2010 yılında ve öncesinde de 2005 yılında karı koca arasında boşanmayla sonuçlanmayan geçimsizlik meydana geldiği, 2010 yılından beri tarafların ayrı yaşadığı, kardeş olan davalıların davacıyı sözkonusu ailenin ortak olarak kullandığı meskenden çıkartabilmek için muvazaalı olarak kira sözleşmesinin, tahliye taahhütnamesinin ve ... takiplerinin yapıldığı, gerçekte herhangi bir kiranın alınmadığı, karı koca arasında oluşan geçimsizliğin diğer davalı tarafından bilindiği, taraflar arasındaki boşanma davası nedeniyle husumet bulunduğu, BK'nun 18 maddesi uyarınca davalıların gerçekte bir kira sözleşmesi yapmaya niyet ve iradelerinin bulunmadığı, davalıların gerçekte herhangi bir akit yapma niyetlerinin bulunmadığı, böylelikle sözleşmenin tarafları bağlamadığı muvazaa nedeniyle davacının talebinde haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 01.08.2010 tarihli davalılar arasındaki kira sözleşmesinin iptaline karar...
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan ticari araç kira sözleşmesi gereğince davalıya kiralanan aracın eksiksiz ve bakımı yapılmış şekilde iade edilmesi gerekirken davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, toplam 1.518.654.247.-TL. alacağın tahsili için yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ayıplı aracı müvekkiline kiraladığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan ticari araç kira sözleşmesi gereğince davalıya kiralanan aracın eksiksiz ve bakımı yapılmış şekilde iade edilmesi gerekirken davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, toplam 1.518.654.247.-TL. alacağın tahsili için yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ayıplı aracı müvekkiline kiraladığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....
Kira, sürekli bir akit olduğundan hem akdin kurulmasından önce mevcut hem de akdin devamı süresince kiracının bir kusuru olmaksızın ortaya çıkan ayıplar kiralayanın tekeffülü altındadır. Diğer bir anlatımla kiraya veren sözleşme süresince kiralananda meydana gelen bozuklukları ve eksikleri kiracının bir kusuru yoksa gidermekle yükümlüdür. Ayrıca TBK'nın 319/2 maddesi gereğince kiracı bazı koşulların varlığı halinde (esaslı olmayan ufak tefek ayıplar) kiralayanın hesabına eksiklikleri gidermekte izinlidir. Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 249. Ve 250. maddelerinde de benzer düzenlemeler yapılmıştır. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 23.09.2011 tanzim ve 01.02.2012 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin tarafı olan kiraya verenin mutlaka malik olması gerekmez. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir....
Davalı; kira sözleşmesinin 7.maddesine göre istediği zaman tek taraflı olarak sözleşmeyi feshe yetkisi olduğunu, belediye encümeninin park düzenlemesine ilişkin kararı gereği kiralananın yıkıma tabi tutulacağının bildirildiğini, işlemde kamu yararı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; 2886 sayılı yasanın 75/4 maddesinin belediyeler hakkında uygulanamayacağı gerekçesiyle tahliye haksız kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6....
Kurulu kararları ve tebliği gereğince taşınmazdaki hukuki ilişkinin tarafı olmadığını, 2010 yılında tesis edilen kira şerhinin 2015 yılı itibariyle yok hükmünde olduğunu, bundan dolayı davacının müvekkiline yönelik husumet yöneltmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından tahliye talebinde bulunulduğunu, dava dilekçesinde harca esas değerin taşınmazın değeri üzerinden belirlenmediğini ve harcın ikmal edilmediğini, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davacının sunmuş olduğu dayanak belgenin 15 yıl süresi kira şerhli olduğunu, tapu kayıtlarının celbi sonrasında da kiracılık ilişkisinin devam ettiğini, sözleşmenin tek taraflı feshinin mümkün olmadığını, davacı kira ilişkisi olmadığını iddia etmiş ise de bayilik sözleşmesinin başlangıcından feshedildiği tarihe kadar aylık olarak kira bedelinin ödendiğini, istasyonun işletilmesi için zorunlu olan ... ruhsatı yani işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı için .... kayıtlarında kira sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkilinin davacı ile yapmış olduğu...
Davalı vekili, en son 01.01.2008 tarihinde kira sözleşmesinin yenilendiğini davacı kiracının bu durumu 2009 yılından itibaren bildiğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek süresinde açılmayan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, B.K.nun 66. maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında kira ilişkisi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı, 23.10.2009 tarihinde davalı aleyhine başlattığı icra takibinde ödenmiş olan 18.689 TL tutarındaki kira bedelinin iadesini talep etmiştir. Her ne kadar davalı tarafından keşide edilen 07.12.2004 tarihli ihtarnamede kira sözleşmesinin 31.12.2004 tarihinden itibaren yenilenmeyeceği belirtilmiş ise de, kira sözleşmesinin en son 01.01.2008 tarihli kira taahhütnamesi ile yenilendiği tarafların kabulündedir....
. - K A R A R - Davacılardan ... ile davalı şirket arasında 01.07.2003 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığı ve davalı şirketin Şile İmrendere köyündeki taşınmazı davacıya kiraya verdiği, kira sözleşmesinin eki özel şartlar bölümünde belirtilen davacı ...' in keşideci diğer davacının kefili olduğu 10.000 Dolarlık bononun davalı şirkete teminat olarak verildiği, 22.10.2003 tarihinde davalının kira sözleşmesini fesh ettiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Asıl dava, davalı şirket tarafından icra takibine konu edilen teminat bonusu ile borçlu olunmadığının tespiti, karşı dava ise ödenmeyen kira bedeli, ödenmeyen elektrik bedeli, telefon bedeli ve cezai şartın tahsili istemiyle açılan alacak davasıdır....
Sendikası tarafından organize edilen işe gelmeme veya işi yavaşlatma şeklindeki izinsiz eyleme katılmış olduğunun düşünüldüğünü, iş sözleşmesinin davalı havayolu şirketi tarafından haksız ve mesnetsiz olarak feshedildiğini beyanla, davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespitine ve davacının işe iadesine, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti karar ile birlikte 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesi gereğince işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatmasına, başlatılmaması halinde davacıya sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödenmesine, kararın kesinleştirilmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için davacıya dört aylık ücret ve diğer tüm haklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, mahkemenin görevsiz olması sebebiyle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, görev itirazının kabul edilmemesi halinde, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İş Sendikası tarafından organize edilen işe gelmeme veya işi yavaşlatma şeklindeki izinsiz eyleme katılmış olduğunun düşünüldüğünü, iş sözleşmesinin davalı havayolu şirketi tarafından haksız ve mesnetsiz olarak feshedildiğini beyanla, davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespitine ve davacının işe iadesine, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti karan ile birlikte 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesi gereğince işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatmasına, başlatılmaması halinde davacıya sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödenmesine, kararın kesinleştirilmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için davacıya dört aylık ücret ve diğer tüm haklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; açılan davayı kabul etmediklerini, mahkemenin görevsiz olması sebebiyle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, görev itirazının kabul edilmemesi halinde, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....