Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ı muhatap aldığını, kira bedellerinin de ... tarafından ödenmeye başladığını, ancak kiracı ...'ın 2014 yılının 6-12 aylar arası aylık 2.000 TL'den toplam 7 aylık kira bedelini ödemediğinden kendisine Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2014/2389 esas sayılı takip dosyası ile 05.12.2014 tarihinde başlatılan icra takibinde, kiracının ödeme emrinin tebliğinden sonra kira borcunu ödediğini, 2015 yılı 1. ayı kira parasını ödemediğinden, Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2015/148 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, tahliye ihtarlı ödeme emrinin tebliğ edildiğini, kiracının ödeme emrinin tebliğinden sonra borcunu ödediğini, kiracı davalı ...'ın hakkında bir kira dönemi içinde iki haklı ihtara sebebiyet verdiğini belirterek davalıların taşınmazdan iki haklı ihtar nedeni ile tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı .... : davalı şirketin kira sözleşmesini devrettiğini, bu devrin davacı tarafından da kabul edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....

    karar düzeltme yoluna başvurarak, aslında kira sözleşmesinin yenilendiği iddiasında bulunduğu dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır....

      SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/07/2023 NUMARASI : 2023/1374 ESAS DAVA KONUSU : Kira (Uyarlama İstemli) KARAR : TALEBİN ÖZETİ ve SAFAHAT : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 11.03.2020 tarihinde imzalanan ve 07.07.2020 tarihinde yer tesliminden itibaren üç yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralananı Kestel Belediyesi'nden kiraladığını, pandemi nedeniyle kiralananın 16 ay kapalı kaldığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 19.03.2020 tarihli genelgesinin 1- a maddesi uyarınca kiralananın kapalı kaldığı süre kadar sözleşmenin uzatılması gerektiğini belirterek 16.03.2020- 30.06.2021 tarihleri arasında kalan sürenin kira süresi sonuna eklenmesini ve bu dönem için tahliye işlemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini, belirtilen sürelerin kira süresine eklendiğini ve 07.07.2023 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini beyanla açılan davanın reddini savunmuştur....

      Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer. Kiraya veren, yapmaktan kurtulduğu giderler ile kiralananı başka biçimde kullanmakla elde ettiği veya elde etmekten kasten kaçındığı yararları kira bedelinden indirmekle yükümlüdür." denilmektedir. Davacı kiracı, süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte Türk Borçlar Kanunun 112 maddesi göndermesi ile aynı kanunun 52 maddesi uyarınca, davalı kiralayanların bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasının önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumundadır....

      Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 18.08.2010 tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede ilk yıl aylık kira bedelinin 110.-TL olduğu takip eden yıllarda Türkiye İstatistik Kurumunca yayımlanan Tüketici Fiyat Endeksi değişim oranında artırılacağı, davalıya kiralanan taşınmazın 2511,80 m2 yüzölçümünde olduğu, çay ocağı ve çay bahçesi olarak kullanılacağı kararlaştırılmıştır. Davalı kiralayan tarafından 18.07.2012 tarihinde başlatılan icra takibi ile ödenmeyen 2.724,72.-TL kira alacağı ile 436,21.-TL işlemiş gecikme faizi toplamı 3.160,93.-TL alacağın tahsili istenmiştir. İcra takip talebine ekli olan 12.07.2012 tarihli yazıda, ilk yıl kira bedelinin aylık 110,00.-TL, 2. Yıl aylık kira bedelinin 117,06.-TL olduğu, 1. Yıla ait 1.320,00.-TL 2. Yıla ait 1404,72 TL kira borcu bulunduğunun belirtildiği görülmüştür....

        kaybı oluştuğunu, bu nedenle davalının yeniden kiralama sonrasında kalan kira süresi boyunca kira geliri farkından sorumlu olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını istemiştir. 2....

          Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan kira sözleşmesinin Hususi Şartlar bölümü 4. maddesinde kiracının kiralananı hiçbir şekilde 3. kişilere kiraya veremeyeceği, devredemeyeceği ve ortak alamayacağı kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı kiralananı gerçek kişi olan davalıya kiraya verdiğini ancak şirket tarafından kullanıldığını belirterek 03.04.2007 düzenleme ve 06.04.2007 tebliğ tarihli ihtarname ile 20 gün içinde akde aykırılığın giderilmesini istemiştir. Davalı ise kiralananın E......... Ltd. Şti tarafından kullanıldığını kabul ederek davacının zımni muvafakatı bulunduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık, davacının zımni muvafakatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı dava tarihine kadar kira paralarını kendi adına yatırmış, dava açıldıktan sonra E........... Ltd....

            Sözleşme ile daha kısa bir süre belirlenemeyeceği gibi, kiracının kira sözleşmesini sona erdirme yönünden yasanın tanıdığı hakkı daraltır şekilde daha uzun bir feshi ihbar süresi de kararlaştırılamaz. Dava konusu olayda, davalı kiracı 24.2.2009 keşide ve 27.2.2009 tebliğ tarihli fesih ihbarnamesi ile kiralananı sözleşme bitim tarihinde tahliye edeceğini bildirmiş, kiralananın anahtarını da 25.5.2009 tarihinde tutanakla davacıya teslim etmiştir....

              Dava, kira alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde, dava konusu kiralananı 13.3.2007 tarihinde iktisap ettiğini, davalı ile bu tarihte sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, ancak kira bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı itirazında ve savunmasında, davacı ile aralarında kira sözleşmesi olmadığını, kiralananı Enis Öcal’dan kiraladığını ve kira bedellerini ...’a, o ölünce de eşine elden ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Kural olarak kira sözleşmesi yazılı şekle bağlı değildir. Sözlü olarak yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir. Ancak, kira ilişkisinin kanıtlanması açısından yazılı olarak yapılmasında yarar vardır....

                Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 252/1 maddesinde; "Kiracı, kendi kusurundan yahut şahsından hadis olan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde, kiralayan kiralananı akit dairesinde kullanmaya hazır bulundurmuş oldukça, kiracı, kiranın tamamını vermekle mükellef olur. " hükmü öngörüldüğünden; kira sözleşmesinin feshi haklı nedenle fesih olarak kabul edilemez. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ederek, kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kiracı kira süresinin sonuna kadar kiraya verenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür. Ancak, Borçlar Kanununun 98/2. maddesi göndermesi ile, aynı Kanunun 44.maddesi uyarınca kiraya verenin de zararın artmasına neden olmaması gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu