Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kadar kira sözleşmesinin 13. maddesi gereğince her ay aylık kira bedelinin %50 oranındaki cezai şart bedelinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

    Mahkemece, davacının kiralananı kira sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 01/04/2012 tarihinden itibaren 12/07/2012 tarihine kadar işletmiş olduğu, kiracının kiralananı kullanmış olduğu 102 gün karşılığı toplam 14.166,66 TL 'nin peşin ödenen 30.000 TL'den düşülerek 15.833,33 TL kira bedelinin davacıya iadesi, yine pansiyona 12.050,00 TL masraf yapıldığı, bu bedelinin de davalı ...'tan tahsili gerektiği, diğer davalı ...'nın kira sözleşmesinin tarafı olmadığı gerekçesiyle davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın ... yönünden kısmen kabulü ile 15.833,33 TL kira bedelinin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine, 12.050,00 TL masraf bedelinin davalı ...'...

      Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Somut olaya gelince; taraflar arasında 15/10/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde; kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeyi taahhüt edeceği hükmü, 17.m.de; ise aynı dönem içerisinde kira bedelinin iki ay arka arkaya ödenmemesi halinde ödenmeyen aydan itibaren kontrat süresi sonuna kadar olan kira bedelleri muacceliyet kesbeder hükmü düzenlenmiştir....

        Davalı vekili; sözlü olarak akdedilen kira sözleşmesi uyarınca,davalı şirket kira sözleşmesinin sona erdiği 2013 yılı Nisan ayına kadar olan tüm kira bedellerini eksiksiz ödediğini,davacı tarafın izni ile 15 Mayıs 2013 tarihine kadar taşınmazı kullandığını,15 Mayıs 2013 tarihinde taşınmazı davacı tarafa teslim ettiğini, kira sözleşmesinin bir yıl daha uzamadığını savunarak davanın redddini istemiştir....

          Takibe ve hükme esas alınan 25.02.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli yazılı kira sözlemesinin varlığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı 18.10.2009 tarihinde tahliye ve teslim ettiğini bildirmiş, davacı ise gerek takip talepnamesinde gerekse dava dilekçesinde davalının sözleşme süresinden önce 2009 yılının Ekim ayında kiralananı tahliye ettiğini belirtmiştir. Bu durumda kiralananın davalı kiracı tarafından tahliye edilip anahtarın teslim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kiralananın aynı şartlarda ne kadar süre içerisinden yeniden kiraya verilebileceği konusundadır. Bilirkişi tarafından bu süre iki ay olarak tespit edilmiş ise de, aynı bilirkişi 05.03.2012 tarihli ek raporunda davalının, anahtar teslimini kanıtlayamadığından dönem sonuna kadar olan kira bedeli ve giderlerden sorumlu olduğunu belirtmiştir....

            Açıklanan nedenlerle, İLK DERECE MAHKEMESİNİN 11/06/2021 TARİHLİ EK KARARI KALDIRILARAK ESAS YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMEDE; Davacı alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine, kira ilişkisine dayalı olarak, kira alacağının tahsili ve tahliye istemli olarak başlatılan ilamsız icra takibinde, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı borçlunun kira akdine veya şartlarına açıkça itirazı bulunmayıp, borca yönelik itirazlarını ancak İİK'nun 269/c maddesindeki yazılı belgelerden biri ile ispatlayabileceği aşikardır. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir....

            Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiraya verene bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, anahtar teslimine kadar devam eder (Yargıtay 3. HD'nin 2019/3659 Esas, 2019/10315 Karar sayılı ilamı). Davalı akdi feshetmesine rağmen anahtar teslimi yapıldığını yasal delillerle ispat edememiştir. Bu itibarla dava tarihine kadar olan kira parasından ve ayrıca davacı tarafından ödendiği sabit olan 6.000 TL'nin iadesinden sorumludur. Davacı hor kullanma tazminatı istemiştir. TBK'nun 316. maddesine göre; kiracı, kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak zorundadır. Aynı Yasanın 334. maddesinde ise "Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir." hükmü mevcuttur....

            Yine karşı davada, kiraya verenin hor kullanma tazminatı ile tamir süresince kira kaybı talebi bulunmakta olup bu talep kiracının, kiralananı tam bir özenle kullanma ve sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlülüğe dayalı olup kiralananın tahliye edilmiş olması gereklidir. Kira sözleşmenin feshinin haklı olup olmaması sonuca etkili değildir. Karşı davada diğer bir talep ise ecrimisil istemine ilişkin olup kira sözleşmesinin feshinden sonra iş yerinin işgal edildiği iddiasına dayanılmaktadır. Kiracının ecrimisil sorumluluğu olup olmadığı da feshin sonucuna bağlı değildir....

              Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiraya verenin açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir, tanık dinlenemez. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, kiralananın teslim tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, konut ve çatılı işyeri kiralarında anahtar teslimine diğer kira ilişkilerinde ise kiralanın teslimine kadar devam eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 316. maddesi uyarınca; kiracı, kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanun'un 334. maddesi uyarınca da kira sözleşmesinin sonunda kiralananı aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur....

              Borçlar Kanununun 287. maddesi hükmü uyarınca hasılat kirasında süre bittiği halde kiralayanın açık veya örtülü rızasıyla kiracının kiralananı kullanmaya devam etmesi veya kira sözleşmesinde kararlaştırılan feshi ihbarı iki taraftan birinin yapmamış olması durumunda sözleşme yıldan yıla yenilenmiş sayılır. Sözleşmenin bu şekilde yenilenmiş olması halinde bir senelik bir müddetin hitamından altı (6) ay önce kiracıya feshi ihbar tebliğ edilmek suretiyle ancak o senenin sonunda tahliye davası açılabilir. Bu durumda tahliyeye karar verilebilmesi için başka bir sebep aramaya gerek yoktur. Bu itibarla feshi ihbar, dava süresinin tespiti ve denetimi açısından gerekli olup, bunun içinde kira başlangıç tarihiyle kira süresi önem arz etmektedir. Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı kira başlangıç tarihi ve süresi hakkında beyanda bulunmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu