Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiraya verene bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, anahtar teslimine kadar devam eder (Yargıtay 3. HD'nin 2019/3659 Esas, 2019/10315 Karar sayılı ilamı). Davalı akdi feshetmesine rağmen anahtar teslimi yapıldığını yasal delillerle ispat edememiştir. Bu itibarla dava tarihine kadar olan kira parasından ve ayrıca davacı tarafından ödendiği sabit olan 6.000 TL'nin iadesinden sorumludur. Davacı hor kullanma tazminatı istemiştir. TBK'nun 316. maddesine göre; kiracı, kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak zorundadır. Aynı Yasanın 334. maddesinde ise "Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir." hükmü mevcuttur....
Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiraya verenin açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir, tanık dinlenemez. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, kiralananın teslim tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, konut ve çatılı işyeri kiralarında anahtar teslimine diğer kira ilişkilerinde ise kiralanın teslimine kadar devam eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 316. maddesi uyarınca; kiracı, kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanun'un 334. maddesi uyarınca da kira sözleşmesinin sonunda kiralananı aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur....
Takibe ve hükme esas alınan 25.02.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli yazılı kira sözlemesinin varlığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı 18.10.2009 tarihinde tahliye ve teslim ettiğini bildirmiş, davacı ise gerek takip talepnamesinde gerekse dava dilekçesinde davalının sözleşme süresinden önce 2009 yılının Ekim ayında kiralananı tahliye ettiğini belirtmiştir. Bu durumda kiralananın davalı kiracı tarafından tahliye edilip anahtarın teslim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kiralananın aynı şartlarda ne kadar süre içerisinden yeniden kiraya verilebileceği konusundadır. Bilirkişi tarafından bu süre iki ay olarak tespit edilmiş ise de, aynı bilirkişi 05.03.2012 tarihli ek raporunda davalının, anahtar teslimini kanıtlayamadığından dönem sonuna kadar olan kira bedeli ve giderlerden sorumlu olduğunu belirtmiştir....
Ancak sözleşmede kiracı lehine erken fesih hakkı tanınabilir.28.10.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kiracıya erken fesih imkanı tanınmamıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesine göre “kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiralayan yükümlülüğünü yerine getirerek kiralananı yasaya uygun şekilde kiracıya teslim etmiştir. Davacı kiracı tacirdir. T.T.K.nun tacir olmanın hükümlerini düzenleyen 18/2 maddesine göre her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu hükme göre kira sözleşmesini tacir olarak imzalayan davacının kiralama zamanındaki ve gelecekteki koşulları gerçek ve ölçülü bir şekilde değerlendirdiği ve buna göre hareket ettiği kabul edilmelidir....
karar düzeltme yoluna başvurarak, aslında kira sözleşmesinin yenilendiği iddiasında bulunduğu dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır....
Bu nedenle, kira sözleşmesi sona ermeden kiralayanın kiralanana tecavüz ederek tesisleri yıkması Borçlar Kanununun 272. maddesine aykırılık teşkil eder ve tazminattan sorumludur. Burada çözümlenmesi gereken husus davalı kiralayanın Borçlar Kanunun 272. maddesine aykırı bu davranışı nedeniyle sorumlu olacağı ve ödemesi gereken tazminatın miktarının ne olacağıdır. Davacı kiracı, projesine uygun yapı ve onarımları kiralananı kira müddetince işletebilmek amacıyla yapılmıştır. Başka bir değişle, davacı kiracı kiralananda Borçlar Kanununun 279. maddesi uyarınca yaptığı onarım ve yenilikleri kiralananı üç yıl süre ile kullanacağını bilerek yapmış ve yıkılıncaya kadar da kullanmıştır. Taraflar arasındaki 01.07.2002 tarihli kira sözleşmesi 3 yıl süreli olup 01.07.2005 tarihinde sona ermektedir. Tesisler ise kira sözleşmesi sona ermeden Şubat 2005 tarihinde kiralayan tarafından yıkılmıştır....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre her ne kadar kira sözleşmesi ve idari şartname 7 Şubat 2012 tarihine ait ise de gerek takip talebinde kira başlangıcının 15.04.2011 olarak gösterilmiş olup davalının takibe itirazında buna ilişkin herhangi bir itirazının olmaması gerekse de dosyaya ibraz edilen ödeme belgelerinde ilk yıl kira bedelinin 05.04.2011 tarihinde yatırılmış olması ve 28/03/2011 tarihinde de ihale teminat bedellerinin yatırılmış olması karşısında taraflar arasındaki kira ilişkisinin başlangıç tarihinin 15/04/2011 olarak kabulü gerektiği, her ne kadar davalı davacı idarenin kiralananı ayıplı olarak teslim ettiğini ve ruhsat alamadığını belirterek takipte istenen kira bedelleri ile ferilerinden sorumlu olmadığını ileri sürmüşse de taraflar arasındaki kira sözleşmesine ilişkin idari şartnamenin 8.3.maddesinde işyerinin amacına uygun olarak kullanımı ile işyerindeki onarım ve yapım işleri ile ilgili olarak idarenin dışındaki kurumlardan gerekli izin , işletme izni , ruhsat...
Dava, kira alacağından dolayı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/07/2023 NUMARASI : 2023/1374 ESAS DAVA KONUSU : Kira (Uyarlama İstemli) KARAR : TALEBİN ÖZETİ ve SAFAHAT : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 11.03.2020 tarihinde imzalanan ve 07.07.2020 tarihinde yer tesliminden itibaren üç yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralananı Kestel Belediyesi'nden kiraladığını, pandemi nedeniyle kiralananın 16 ay kapalı kaldığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 19.03.2020 tarihli genelgesinin 1- a maddesi uyarınca kiralananın kapalı kaldığı süre kadar sözleşmenin uzatılması gerektiğini belirterek 16.03.2020- 30.06.2021 tarihleri arasında kalan sürenin kira süresi sonuna eklenmesini ve bu dönem için tahliye işlemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini, belirtilen sürelerin kira süresine eklendiğini ve 07.07.2023 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini beyanla açılan davanın reddini savunmuştur....
in kiraladığını, kiracılık ilişkisinin 01.10.2007 tarihinden itibaren yapılan sözlü kira sözleşmesi ile davalılar ... ve ... ile devam ettirildiğini, her iki davalının bu sözlü kira sözleşmesinin tarafı olduğunu, davalı kiracı ...'ın kiralananı kış ortasında, anahtarlarını teslim etmeden terkettiğini, müvekkilinin davalılar hakkında 2009 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran ayları kira bedellerinin tahsili amacıyla yaptığı icra takibine davalıların itiraz ettklerini belirterek itirazın iptali ve % 40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı ... kiralananı 2009 yılı Şubat ayında tahliye ettiğini, kira borcu bulunmadığını savunmuştur. Kiralananın tahliye edilerek anahtarın kiralayana teslim edildiğini davalı kiracının yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Kiralananın davalı tarafından tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için kiralananın boşaltılarak anahtarın kiralayana usulüne uygun olarak teslim edilmesi zorunludur....