Eldeki davanın, 17.04.2017 tarihinde açıldığı, yargılama devam ederken 25.04.2020 tarihinde davacının ölümü üzerine mirasçıları sıfatıyla davaya dahil edildikleri, mirasçıların davaya katılımlarının sağlanmış olduğunun ve ölü kişi hakkında hüküm kurulamayacağının anlaşılması karşısında; karar başlığında ölü kişinin gösterilmesi ve hükmün de ölü kişi muris hakkında kurulması isabetsiz bulunmuştur. Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : Karar başlığında yer alan davacı konumunda adı geçen "..." ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması ve yerine "... mirasçıları ..., ..., ... ve ..." ibarelerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda davaya konu taşınmaz hissedarı "... oğlu İhsan" hakkında yukarıda değinilen hususlarda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan mahkemece adı geçen kişinin kim olduğunun ve mirasçılarının belli olduğu gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m.28). Bu nedenle HMK’da taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m.55; HUMK m.41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir....
Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m.28). Bu nedenle HMK’da taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m.55; HUMK m.41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir....
Dinlenen bu tanıklar davacının davalı şirkette 1988 yılında çalıştığını, kayıtlarda ismi geçen ... olduğunu, davacı dışında ... isminde başka bir çalışan olmadığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Tanıkların bordro tanığı olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince dava kabul edilmiş ise de; davacının talebi kayıtlarda ismi geçen ...'ün kendisi olduğunun tespitidir. Davalı şirkette çalıştığının tespitine yönelik bir hizmet tespiti davası değildir.” gerekçesiyle I-İlk Derece Mahkemesi kararının re'sen kaldırılmasına ve HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilmesine, Davanın kabulü ile; Davalı ... Ltd. Şirketi tarafından Kuruma verilen 20/02/1988- 21/05/1988 tarihleri arasındaki dönem bordrolarında ismi geçen ...'ün ... T.C. kimlik nolu davacı ... Tıraş olduğunun tespitine, II-Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar vermiştir....
KARAR Davacı vekili, dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazda vekil edeninin hisse sahibi olduğunu, söz konusu parselde malik görünen ..., ... ve ...'nin kim olduğunun belli olmadığını, vekil edeninin kadastro tespiti öncesinde de sonrasında da taşınmazda zilyet olduğunu, gerek kayıt maliklerinin kim olduklarının anlaşılamaması gerekse de 20 yıldan önce ölmüş olmaları nedeniyle iş bu davanın açıldığını açıklayarak, kayıt malikleri ..., ... ve ...'nin hisselerinin iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan Hazine vekili davanın reddi ile dava konusu taşınmazdaki ..., ... ve ... hisselerinin Hazine adına tescilini istemiş, davalılardan ..., ..., .. ise davayı kabul etmiştir....
Kimlik numaralı ... olduğunun tespiti ile nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ... tarafından... Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde ...'in annesinin ... olduğunun tespiti ile nüfus kaydının düzeltilmesi talebi ile dava açıldığı, mahkemece 24.02.2012 tarih 2011/105-2012/121 sayılı karar ile ...'in annesinin ... olduğunun tespiti ile anne kaydının bu şekilde nüfus kayıtlarında düzeltilmesine karar verildiği, mirasçılardan ... tarafından bu defa düzeltilen kayıtla ilgili olarak açılan davada... Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25.10.2013 tarih 2012/578-2013/625 sayılı kararı ile ... tarafından açılan dava sonucunda kararın tüm mirasçılar davaya dahil edilmeden verildiği bu şekli ile tespit hükmünün davacı ... bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği ölü kişinin nüfus kaydının düzeltilemeyeceği belirtilerek... Anadolu 4....
kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin Mülki İdare Amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4'üncü bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir....
in" teslim ettiği ürünler nedeniyle adına ... prim tevkifatı yapılan 100170 no'lu faturayı ve sair tarımsal faaliyetini gösterir belgeleri eklemek suretiyle 04.04.2011 tarihinde davalı kurumdan ... sigortalılık kapsamında tescil başvurusunda bulunmuş; Kurumca yapılan inceleme ve araştırma sonucu 31.07.2012 günlü komisyon kararıyla "... yazısına göre ... adında tevkifat dönemi itibarıyla sağ olan 5 kişinin olduğu, ilgili tevkifat begelerinde ve faturada üreticinin alt kimlik bilgilerinin bulunmadığı" gerekçeleriyle 1996/12.aya ait olan tevkifatın davacıya mal edilebilmesi mümkün olmadığından bahisle istemin reddi üzerine eldeki bu dava açılmıştır. Davacı, 1996 yılı fatura ve tevkifat belgelerinde "..." olarak görünen kişinin kendisi olduğundan bahisle, anılan tevkifat belgeleriyle yapılan prim kesintisinin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir....
Mahkemece dosya içinde bulunan dava konusu taşınmazın kadastro tutanağına göre davalının doğum tarihinin 1311 yılı olduğu da gözetilerek sağ olup olmadığı araştırılarak sağ ise Tebligat Yasasının 28. maddesi ile ilgili Tüzüğün 46. ve 13. maddeleri gereğince tespit edilecek adresine; ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile saptanacak mirasçılarına yöntemince gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliğ edilerek temyiz ve cevap sürelerinin beklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....