"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dairenin 01.07.2010 ve 26.10.2010 tarihli geri çevirme kararlarında davalı ...'nin sağ olup olmadığı araştırılıp, ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin mirasçılarına sağ ise kendisine tebliğ edilmesi istenilmiş; mahkemece geri çevirme kararları sonrasında getirtilen nüfus kayıtlarından adı geçen davalının 26.06.1976 yılında ölmüş olduğu anlaşılmasına karşın mirasçılarına mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin tebliğine ilişkin bir işlem yapılmadan dosyanın iade edildiği görülmüştür....
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...nüfus müdürlüğü ve zabıta aracılığı ile yapılan araştırmada, davacı “... kızı, ...” dışında “... kızı, ...” isminde bir kişinin daha olduğunun bildirildiği, ancak mahkemece bildirilen “... kızı, ...’in” tapu maliki olup olmadığı hususunda yeterince araştırılma yapılmadığı, bu durumda mahkemece nüfus müdürlüğünden gerekli araştırma yapılarak “... kızı ...” in evlenmeden önceki soyadının “...” olup olmadığının belirlenmesi, sağ ise kendisi, ölü ise mirasçıları dinlenerek taşınmazda mülkiyet iddiası olup olmadığının araştırılması” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi....'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir....
in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kayıt malikinin davacılar miras bırakanı ile aynı kişi olduğunun tesbiti isteğine ilişkindir. Davacılar, 202 parsel sayılı taşınmazın pasif maliki olarak görünen ...'un kendi mirasbırakanları ... ikametli ... oğlu ... ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ... ile Fer'i Müdahil ... Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, davanın reddini savunmuşlardır....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, in 01.07.1926 doğumlu olarakile kızı olarak 25.05.1944 tarihinde tescil edildiği, Aliş ve Hamide'nin resmi evli olduğu, davacıların in Ziba'dan olma oğlu ölü Halil'in çocukları olduğu anlaşılmaktadır. in gerçek babası olduğu iddia edilen ile annesi olarak görünen Hamide arasında ise bir evlilik görünmemektedir. Tüm bu bilgiler ışığında eldeki dava soybağının reddi ve babalığın tespiti talebine ilişkindir. Yani bu haliyle davanın soybağı davası olarak nitelendirilmesi gerekir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır....
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacının murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Somut olayda, dava konusu taşınmazın kayıt maliki hakkında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne yazılan müzekkereye cevaben davacının babası ....'in “ölü ...” olarak 1925 yılında yersel nüfus yazımı ile nüfus kütüğüne kaydedildiği, bu tarihte sadece sağ olanların kaydedildiği, daha önce ölmüş olanlara ait kaydın bulunmadığı, kayıt maliki olan ve davacının dedesi olduğu iddia edilen .... hakkında da herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiştir. Diğer bir deyişle davacının dedesi...'...
nın veya mirasçılarının ölü veya sağ olup olmadıkları dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Esasen kayıt...i görünen...'ya ve mirasçılara karşı açılmış bir davada da bulunmamaktadır. TMK.nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün ise de kayıt...ine kayyım atanmak suretiyle davanın yürütülmesi olanaklı değildir. Mahkemece, bu eksiklik yargılama sırasında yerine getirilmemiş ve davada taraf teşkili sağlanamamıştır. Belirtilen gerekçe göz önünde tutulduğunda Mahkemece yapılan bu yöndeki hataya değinilmekle yetinilmiştir. Bundan ayrı; Mahkemece taşınmazlar üzerindeki...'nın payının iptaliyle davacılar murisi ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de; dosyadaki mirasçılık belgesine göre, davacıların mirasbırakanı ... dava açılmadan önce 03.04.2009 tarihinde ölmüştür....
nin ise tapuda malik görünmelerine karşın bu kişilerin sağ ya da ölü olup olmadıkları, ölü iseler mirasçılarının tespit edilemediği anlaşılmaktadır. ....04.2010 tarihli zabıta araştırmasında da taşınmaz hissedarları ......, ....... ve ......'yi tanıyan ve bilenin olmadığı belirtilmiştir. 3561 Sayılı Mal Memurlarının .....Tayin Edilmesine Dair Kanun'un .... maddesinde; bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamının; bu kimselerin malları üzerinde Hazine'nin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını mahallin en büyük mal memurluğundan araştırıp Hazine'nin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin edeceği hükme bağlanmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Hekimhan Cumhuriyet Başsavcılığının 19.12.2005 gün ve 2005/4 numaralı davanamesinde sağ olduğu halde nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşülen ... 'ün ölüm kaydının iptali ve kardeşi ... 'ün ölü olduğunun tespiti ile nüfus kaydına ölüm şerhinin düşülmesi istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Kaydının düzeltilmesi istenilen ...'...
Davalının, dava açılmadan önce öldüğünün anlaşılması üzerine Mahkemece, “ölü kişiye karşı dava açılamayacağı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraf ehliyeti dava şartlarından olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci maddesi uyarınca taraf ehliyeti medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 28’inci maddesi uyarınca medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti, kişinin ölümüne kadar devam eder. Bu nedenle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55’inci maddesinde taraflardan birinin yargılamanın devamı sırasında ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta Kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki; Hukuk Muhakemeleri Kanununda ölü kişiye karşı dava açılması durumu düzenlenmemiştir....
ın) ölü olduğu, diğerinin ( ... oğlu 1944 doğumlu ...'ın ) ise sağ olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu nedenle kayıt düzeltme/tespit davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek/tespit edilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....