Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazla birlikte aynı amaçla birden fazla taşınmaz mal kamulaştırılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 23.maddesinin 3. fıkrası gereğince, geri almaya ilişkin davalarda aynı amaçla kamulaştırılan taşınmaz malların bir bütün oluşturduğu dikkate alınmalıdır. Bu bakımdan, dava konusu taşınmaz ile aynı amaçla birlikte kamulaştırılan diğer taşınmazlar için kamulaştırma bedellerinin ayrı ayrı kesinleşip kesinleşmediğinin saptanması gerekir. Daha açık bir anlatımla, aynı amaçla kamulaştırılan birden çok taşınmazın kamulaştırma bedelleri ayrı ayrı kesinleşmeden ve en son kesinleşme tarihinden itibaren beş yıllık süre geçmeden hiç bir taşınmaz için geri alma hakkı doğmaz. Geri alma hakkının doğmasından sonra başlayacak olan bir yıllık dava açma süresi de, kamulaştırma bedeli en son kesinleşen taşınmazın beş yıllık bekleme süresi dolmasından başlar....

    Ancak; Dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre davalıların toplam hissesi 3462/3583 olduğundan mahkemece davalıların hisseleri oranında tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hükmü fıkrasının 1 nolu bendinin çıkartılmasına, yerine (....Mahallesinde bulunan 400 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 17/09/2013 tarihli fen bilirkişisi raporunda (2/B) ile gösterilen 22,21 m2 lik kısmının tapusunun davalıların hisseleri oranında iptali ile yol olarak tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Kamulaştırılan taşınmaz ile emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak zeminine; resmi birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı da düşülerek yapılara değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

        Belirtilen nedenle; dava konusu taşınmaza dava tarihi esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden 2010 yılı resmi verileri esas alınarak değer biçen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması, 2) Dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda yazılı özellikleri dikkate alınarak taşınmazın belirlenen m² birim bedeline objektif değer artışı uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi, 3) Fen bilirkişi raporuna göre kamulaştırılan alanın tamamının göl alanında kaldığı anlaşıldığından dava konusu taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C. maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmesi gerekirken Hazine adına tesciline karar verilmesi, 4) Taşınmaz üzerindeki ağaçların yaş ve cinsleri itibariyle dava tarihindeki değerleri İlçe Tarım Müdürlüğü vb. kuruluşlardan sorulup rapor denetlenmeden eksik incelemeyle maktuen değer biçilmesi, Doğru görülmemiştir....

          Ancak; 1-Dava konusu taşınmaz 380 parsel sayılı taşınmazdan ifraz olan 449 parsel sayılı taşınmaz olduğu halde hüküm fıkrasında parsel numarasının ifrazdan önceki hali ile yazılması, -Kamulaştırılan taşınmaz yol durumuna dönüştürüldüğünden, 4721 sayılı T.M.K'nun 999. maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüte yol açacak şekilde hem terkin ve hem tesciline karar verilmesi, - Hükme esas teşkil eden fen bilirkişi raporunun ve fen bilirkişi isimlerinin hüküm fıkrasında yanlış yazılması, 2-Davalılar ... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde tespit edilen bedelin davalılara ödenmesine karar verilmesi Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, a)Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının tescile ilişkin bendinin tümüyle çıkartılmasına,yerine (Davaya konu ......

            Bilirkişi incelemesi yaptırılarak birleştirilen davada arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı (davacı) tarafa ödenmesine, kamulaştırılan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı/davalı idare adına tesciline karar verilmesinde, konusu kalmayan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

              Bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malı geri alabilir. İade işleminin kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde gerçekleşmesi halinde kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz. Bu madde hükümlerine göre taşınmaz malı geri almayı kabul etmeyen mal sahibi veya mirasçılarının 23. maddeye göre geri alma hakları da düşer. Bu madde hükümleri, kamulaştırmanın kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl geçmiş olması halinde uygulanmaz.” hükmü yer almakta olup, söz konusu maddede kamulaştırılan taşınmaza ihtiyacı kalmayan idarenin, kamulaştırmadan sonraki davranışları düzenlenmiştir. Bu durumda yukarıdaki hususlar araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

                Ancak; Dava konusu taşınmaz baraj gölü alanı olarak kamulaştırıldığından davalı üzerindeki tapusunun iptali ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca tapudan terkini yerine, ... adına tesciline karar verilmesi, Doğru değilsede, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde geçen (ve baraj kamulaştırması nedeniyle ... adına TESCİLİNE) kelimelerinin çıkarılmasına, yerlerine (3402 sayılı yasanın 16/C maddesi gereğince baraj göl alanı olarak tapudan TERKİNİNE) kelimelerinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Dava konusu taşınmazın İspir Kadastro Mahkemesinin 2014/22 Esas 2014/16 Karar sayılı dosyası ile tapusunun iptali ile Hazine adına tescil edildiğinden bahisle Hazine yönünden hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere ve mahkemenin gerekçesine göre taşınmaz bedelinin tespitine yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Geri çevirme kararı üzerine dosya içerisine getirtilen emsal taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinden, emsal taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği gibi 17.12.1999 tarihinde değil 17.12.1997 tarihinde satış gördüğü ve 3/40 payının satış bedelinin 75.000.000 TL. (75,00 YTL.) olduğu anlaşılmıştır. Bu durum karşısında mahkemece, yanlış değerlendirme yapan bilirkişi raporunun hükme dayanak alınmaması gerektiğinin düşünülmemiş olması, Kabule göre de; 2-Dosya içerisinde bulunan belgelere göre; dava konusu taşınmaz 1784,56 m² yüzölçümlü olup, 115,83 m²’si kamulaştırılmış ve bu kamulaştırılan kesim 30.11.2005 tarihinde ifraz edilerek 6652 parsel numarası almıştır....

                      UYAP Entegrasyonu