Davalı kooperatif vekili, 07.11.1990 tarihinde kooperatife üye olan davacının 25.06.2003 tarihli dilekçesiyle üyeliğini Zeki Işıldar'a devretmek istediğini, Zeki Işıldar'ın ise 23.06.2003 tarihli dilekçesiyle üyeliği devralmak istediğini bildirmeleri üzerine yönetim kurulunun 23.06.2003 tarih ve 43 sayılı kararı ile devir nedeniyle davacının üyelikten ihracına karar verildiğini, devir işleminin bu şekilde kabulünün ortaklıktan çıkarma anlamına gelmeyeceğinden anılan kararın davacıya tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. İhbar olunan vekili, kooperatif hisse devrinin şekle bağlı olmadığını, davacının müvekkiline hisse devrine, müvekkilininde hisseyi devralmak istediğine dair dilekçelerin ihraç kararından evvel kooperatife gönderildiğini, dilekçelerin asıllarının tekrar fakslandığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
ın ise 23.06.2003 tarihli dilekçesiyle üyeliği devralmak istediğini bildirmeleri üzerine yönetim kurulunun 23.06.2003 tarih ve 43 sayılı kararı ile devir nedeniyle davacının üyelikten ihracına karar verildiğini, devir işleminin bu şekilde kabulünün ortaklıktan çıkarma anlamına gelmeyeceğinden anılan kararın davacıya tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. İhbar olunan vekili, kooperatif hisse devrinin şekle bağlı olmadığını, davacının müvekkiline hisse devrine, müvekkilininde hisseyi devralmak istediğine dair dilekçelerin ihraç kararından evvel kooperatife gönderildiğini, dilekçelerin asıllarının tekrar fakslandığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, akraba ilişkisi olan davacının ihbar olunan...'...
a devrettiğini, bu devir sözleşmesinin kooperatife gönderildiğini, ancak yönetim kurulunun 25.10.2010 tarih ve 13 sayılı kararı ile anasözleşmenin 10. maddesi hükmü gereğince ortaklık talebinin uygun olmadığını belirttiğini ve ortak olarak kabul edilmediklerini, yönetim kurulu kararının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, yönetim kurulu kararının iptali ile ortaklık devir işleminin gerçekleştiğinin tespitini ve ortaklık pay defterine tescilini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, davacılardan ... ve ...'ın halen ... A.Ş. ortağı olduklarını, ...'un da hisseyi alabilmek için hissesini oğluna devrettiğini, söz konusu ... A.Ş.'nin kuruluş itibariyle ip, sicim ve urgan ürettiği gibi aynı zamanda müvekkili olan kooperatif ile aralarında dava bulunduğunu, davacıların hisse devralmalarında kötüniyetli olduklarını, kooperatifte söz sahibi olmaya çalıştıklarını, kooperatif anasözleşmesindeki koşulları sağlamadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Maddesinde kararlaştırılan devir bedelinin vekil ...'a nakden ödendiğinin yazılı olduğunu, pandemi sebebiyle Ankara'ya gelemediği için ...'ın vekil tayin edilerek hisse devir işleminin gerçekleştirildiğine dair iddianın gerçekçi olmadığını, zira hisse devir sözleşmesinin imzalandığı 08.11.2019 tarihinde henüz pandeminin ortaya çıkmadığını, davacının hissedarı bulunduğu şirketin kredi borçlarını ödeyemez ve HES inşaatını tamamlayamaz hale gelmesi üzerine işbu pay devri sözleşmesinin imzalandığını, davacının HES inşaatı tamamlandıktan sonra işbu davayı açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkili ile ... arasında gerçekleştirilen hisse devri işleminin muvazaalı olduğuna dair iddianın da doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
e ait hisse nedeniyle usulüne uygun olarak oluşmuş bir kooperatif üyeliğinden söz edilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davacının kooperatif üyeliğinin tespiti ve üyeliğe isabet eden taşınmaz hissesinin adına tesciline ilişkin talebinin reddine, davacının terditli taleplerinden bedelin tahsiline ilişkin talep yönünden ise, 20.07.1990 tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesinden doğan alacak talebinin, dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalıların murisi .......'den 3/10 hisse devraldığını belirterek, bunun kooperatifte olan kaydının iptali ile adına tescilini istediği, gelen tapu kayıtlarında davalı kooperatif adına 1/10 hissenin kayıtlı bulunduğu, mahkemece, 3/10 hissenin akibetinin araştırılmadığı, bu konuda davacıya da bir talebi olup olmadığı konusunda açıklama yaptırılmadığı anlaşılmıştır....
nin sermayesinin yarıdan fazlasına sahip ortağı olan davacının 4734 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca 2 (iki) yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 02/05/2013 tarih ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararın kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce Dairemizin 08/05/2014 tarih ve E:2014/771, K:2014/1737 sayılı usul yönünden bozma kararına uyularak verilen kararda; … Peyzaj'ın ortağı olan davacının ihale tarihi olan 06/11/2012 tarihinden önce 28/02/2012 tarihinde; limited şirket hisse devri sözleşmesi ile şirkette bulunan bütün hisselerini devrettiği ve buna ilişkin aynı tarihte ortaklar kurulu kararı alındığı, yine aynı tarihte hem hisse devir sözleşmesinin hem de ortaklar kurulu kararının İzmir 9....
Dosya kapsamında davacı tarafça davalı -------- hisse devir alma vekaletnamesini kötüye kullandığını ----birleşen dosya davalıları ile muvazaalı işlem yaparak dava dışı ------ tarihli şirket hisse devir alma vekaletnamesi incelendiğinde davacı tarafından davalı---- devrine ilişkin açık, özel ve münferiden yetki verildiğinin anlaşılmaktadır. Davacı --------olup, TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerekmektedir. Davacı ------ şirket hisse devir alma vekaletnamesi inkar edilmemekte olup sadece davalı ---- vekaletname yetkisini kötüye kullandığı iddia edilmektedir....
ya yapılan hisse devrinin iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, ... numaralı üyelik üzerindeki devir işleminin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif temsilcisi, davalı ...'nın 2011 yılında kooperatife başvurduğunu, davacıya ait kooperatif hissesinin devrine ilişkin sözleşmeye dayanarak üyeliğe kabulünü talep ettiğini, ...'in borçları nedeni ile talebin işleme konulamayacağının bildirdiğini, davalı ...'nın noter devir sözleşmesinden sonra doğan borçları kabul edip ödeyeceğine ilişkin beyanda bulunduğunu, yapılan genel kurul toplantısı ile talep doğrultusunda karar verildiğini, davalı ...'nın davacıya ait birikmiş ....640,00 TL'yi kooperatif hesabına yatırdığını, bunun üzerine davacı adına kayıtlı hissenin davalı ... adına kaydına ve davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dilekçe içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacının öncelikli talebi hile ile hataya düşülerek satılan hisse devir sözleşmesinin iptali, yoksun kalınan kar payının tahsili bunun mümkün olmaması halinde ise ödenmeyen 60.000,00 TL hisse devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Yapılan yargılama sonucunda mahkemece gerekçeli kararda hisse devrinin geçersizliğine ilişkin olarak sadece gabin konusunda değerlendirme yapılmış bunun kabul edilmediği belirtilmiştir. Ancak davacının ödenmediğini iddia ettiği 60.000,00 TL hisse devir bedeli konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu yönüyle verilen karar HMK'nın 297. maddesine uygun olmadığından HMK'nın 355. Maddesi gereğince re'sen gözetilmesi gereken bu yönden karar kaldırılmıştır. Kabule göre de, 1-Davalı adına vekaleten işlem yapan eşi ...'...
, küçüğe herhangi bir malvarlığı kalmaması için malvarlığının annesinin üzerinde toplatılmaya çalışıldığını, tüm malvarlığının murise ait olduğunun ekonomik sosyal durum araştırması sonucunda netlik kazanacağını, hisse devir işleminin üçüncü kişiler yönünden muvazaalı bir işlem olup TBK 19.maddesi uyarınca iptali gerektiğini, devir işleminin muvazaalı olup olmadığı konusunda yapılması gereken bazı araştırmaların yapılması durumunda netlik kazanacağını, murisin hissesini devretmesi için herhangi bir makul nedeninin de olmadığını, devir işleminin hayatın olağan akışına aykırı ve muvazaalı olduğunun sabit olduğunu, mahkemece tedbir talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK 389.maddesi gereğince hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ihtimalinin olduğu veya endişe edilmesi durumunda mahkemece dava konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verileceğini, murise ait hisseler dava konusu olup, davalı tarafça bu hisseler ile her an her türlü işlem yapılabileceğini...