Somut uyuşmazlıkta davacı dava dışı şahıstan haricen satın aldığı araç için ödemek zorunda kaldığı kredi borcunun tahsili amacıyla kefil olan davalıya karşı eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık harici ve 2. el yapılan araç satışından kaynaklanmakta olup 4077 sayılı yasa kapsamında kalmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalmadığına göre davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine değil, genel mahkemeye aittir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 08/04/2008 tarihli harici araç satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikteki sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler. Esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Somut olayda; uyuşmazlık geçersiz dahi olsa sözleşme ilişkisinden doğduğu için olaya TBK’nun 146. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Buna göre, harici sözleşme ile satışın yapıldığı 08/04/2008 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 08/07/2015 tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır....
Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, takas edilen aracın devrinin yapılmaması nedeniyle araç bedeli olarak ödenen miktarın tahsili istemine ilişkindir. 4077 Sayılı Yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/f maddesinde satıcı; "Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faliyetleri kapsamından tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri" olarak tanımlanmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında ikinci el araç satışının gerçekleştiği, getirtilen 07.10.2006 günlü satış sözleşmesinin Yasanın aradığı usulüne uygun düzenlenmiş resmi satış sözleşmesi olmadığı, yapılan harici satışın geçerli bir satış olmadığı" anlaşılmaktadır. O halde, davanın nitelendirilmesine göre, 4077 Sayılı Yasa kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel hükümlere göre görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Hatır taşımacılığında yalnız yolcunun yararı söz konusu olduğu ve araç sahibi ivazsız bir şekilde hareket ettiği cihetle bu gibi hallerde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51-52. maddeleri ) uyarınca uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim, hatır taşımacılığının sabit olması halinde, tazminattan mutlaka belli bir oranda indirim yapma zorunda değilse de; bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Zararlandırıcı sigorta olayının; davalı mirasçılar murisi E.. C.. idaresindeki minibüsün, gidiş yönünde sağ taraftan yoldan çıkıp, kenardaki taş ve toprak zemine çarptıktan sonra, yolun sol şeridi üzerine devrilmesi ve sürücü Elvan ile araç içindeki sigortalının ölmesi biçiminde gerçekleştiği anlaşılmaktadır....
Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda davalı vekili, vefat edenin yolcusu olduğu araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığını belirterek kusurunun bulunduğunu savunmuştur. Buna göre mahkemece, bu savunmalar üzerinde durulmalı ve tarafların delilleri toplanarak BK’nın 43. ve 44. maddesi uyarınca tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunda karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2013/11628 2013/12903 3-Davacıların desteğinin yolcusu olduğu aracın trafik sigortasının bulunmaması nedeniyle ......
A.Ş Aksaray Kamyon fabrikası imalatı 80 adet, Aktirik Beyaz 2015 model ... 50 adet araçların alımı konusunda mutabakata varıldığını, iş bu sözleşme ile toplamda 130 adet araç alımı konusunda anlaşmaya varıldığını ve ...'den %9,5 indirim sağlandığını, ancak davalının sözleşmeye aykırı olarak 130 araç yerine 12 adet araç satın aldığını ve bu durumda ...'den uygulanması gereken indirimin %6 olduğunu, bu nedenle davalı tarafa sözleşmeye aykırı ve sözleşmede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranarak alımı gerçekleştirmemiş olması nedeniyle araç başı %3,5 yani 2.590 Euro olmak üzere toplam 12 araç için (fazladan alınmış olan indirim iadesi) 98.945,88 TL + KDV indirim iadesi faturası gönderildiğini, ilgili bedelin davacı tarafça ödendiğini, davalı tarafın ...'...
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Mercedes marka araçların yetkili satıcısı olduğunu, davacı ile davalı arasında 31/03/2015 tarihinde yapılan satış sözleşmesi ile Mercedes Benz - Turk A.Ş Aksaray Kamyon fabrikası imalatı 80 adet, Aktirik Beyaz 2015 model Mercedes Benz 50 adet araçların alımı konusunda mutabakata varıldığını, iş bu sözleşme ile toplamda 130 adet araç alımı konusunda anlaşmaya varıldığını ve MBT'den %9,5 indirim sağlandığını, ancak davalının sözleşmeye aykırı olarak 130 araç yerine 12 adet araç satın aldığını ve bu durumda MBT'den uygulanması gereken indirimin %6 olduğunu, bu nedenle davalı tarafa sözleşmeye aykırı ve sözleşmede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranarak alımı gerçekleştirmemiş olması nedeniyle araç başı %3,5 yani 2.590 Euro olmak üzere toplam 12 araç için (fazladan alınmış olan indirim iadesi) 98.945,88 TL + KDV indirim iadesi faturası gönderildiğini, ilgili bedelin davacı tarafça ödendiğini...
Mahkemece, davacı aracındaki hasarın teminat kapsamında kaldığı kabul edildiğine göre, bilirkişi raporunda belirtilen tazminat tutarının tamamına hükmedilmesi gerekirken, davacı sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında indirim yapılması da isabetli değildir. 2-Ayrıca, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.3.1. maddesine göre sigortacı, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp, hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorundadır. Dolayısıyla, sigortalı araçtaki hasarın belirlenmesi bir incelemeyi gerektirmektedir. Bu nedenle, davalı sigorta şirketinin en erken ekspertiz raporu düzenleme tarihinde gerçek zararı öğrendiği, tazmin yükümlülüğü bulunduğu ve bu tarih itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile buna göre hüküm kurulması gerekirken, temerrüt tarihi olarak yazılı tarihin esas alınması da doğru görülmemiştir....
nin üvey oğlu, diğer davacıların kardeşleri olan karşı araç (motosiklet) sürücüsü ..'nın vefat ettiğini, araçta bulunan davacı ...'ın da yaralandığını ileri sürerek, ıslahla birlikte davacı ...için 19.996,29 TL, davacı ...için 24.832,97 TL, davacı kardeşler için 5.000,00'er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile ..'ın yaralanması nedeniyle 79.014,66 TL maluliyet tazminatının, davacı ... için 20.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL, küçük davacı ...için 5.000,00 TL, diğer davacı kardeşler için 10.000,00'er TL ve davacı ...n'ın kendi yaralanması için de 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur. Davalı...; kazaya karışan aracı kaza tarihinden önce harici sözleşmeyle sattığını, araçla ilgisinin kalmadığını öne sürerek, davanın husumet yönünden reddini istemiştir. Davalı ...., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, davacılar ...'...
Dava konusu uyuşmazlık, harici araç satışı ve yapılan bu satışın geçerli olmaması nedeni ile, davacının ödediği satış bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Trafiksiciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re'sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. (HGK, 2003/4- 676 E. ve 2003/639 K.sayılı kararında açıklandığı gibi) Bu ilkeler ışığı altında somut olaya bakacak olursak, taraflar arasındaki araç satışı resmi şekilde yapılmadığı için geçerli olmadığından, davalı aldığı satış bedelini iade ile yükümlü olacaktır....