Haksız ve kötü niyetli icra takibine girişilmesi nedeniyle İcra İflas Kanununun 72/5 maddesinde borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararında alacaklıdan tahsiline karar verilir, takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olamaz maddesi gereğince davalının mükkerer takip yapmakta haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kötü niyet tazminatına hüküm edilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından haksız icra takibi nedeniyle ve sistemik şekilde gönderilen mesajlar ve yapılan aramalar nedeniyle 2.000,00 TL manevi tazminata hüküm edilmesi talep edilmiş ise de; davacının kötü niyet tazminatı taleplerini aşan zararı ve zarara neden olduğu iddia olunan eylemler davacı tarafından ispatlanamamamıştır. Davacının kişilik haklarının zelendiğine ilişkin bir eylem ispatlanamamıştır....
Mahkeme, menfi tespit istemli davada davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiğini ve bu tespit ile birlikte kararın kesinleştiğini, menfi tespit davasında aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmeyen davalının, eldeki tazminat davasında da kötü niyetli kabul edilemeyeceğini, bu nedenle ortada bir haksız fiil olduğunun kanıtlanamadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Dosya kapsamından, davacının, davalı aleyhine Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/146 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde; davacının davalıya Bozkır 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/99 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, bu kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki tazminat davasında, aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olduğunu ve bu haksız eylem nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüştür....
İcra Müdürlüğü'nün 2011/11653 Esas sayılı dosyasında yapıldığı ve paylaşıma konu paradan müvekkiline pay ayrılmadığını ileri sürerek, öncelikle sıra cetvelinin yetkisiz icra müdürlüğünce yapılması nedeniyle iptaline, bu husus kabul görmediği takdirde yapılan sıra cetvelinde müvekkiline birinci sıranın verilmesi için sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikayet olunan ... vekili, şikayetin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, şikayete konu sıra cetvelinin tanzim edildiği ... 6. İcra Müdürlüğü'nün 2011/11653 Esas sayılı takip dosyasında haczin, şikayetçinin alacaklı olduğu 2011/8358 Esas sayılı dosyadan evvel konulduğu, sıra cetvelinin yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, şikayetçi vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2012/722 Esas, 1834 Karar sayılı ilamıyla, hukuki durumu etkilenebilecek olan ... 6. İcra Müdürlüğü'nün 2012/11653 Esas ve ......
İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanıklar ..., ...'ın beraatlerine ve tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, yapılan yargılama ve uygulamada isabetsizlik bulunmadığına, şikayet tarihinde kesinleşmiş bir icra takibi bulunmaması nedeniyle gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin yasal dayanağının olmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün İİK.’nun 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi...
Bu vekâletnamede vekil, dava konu edilen icra takibine dayanak olan sözleşme yapma yetkisine sahip olmayıp, vekilin yetki aşımının olduğu açıktır. Yapılan icra takibi ve kayden haciz işleminde davalının ağır kusurlu ve takipte kötüniyetli olduğu söylenemez. Açıklanan nedenle mahkemece manevi tazminat konusundaki isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
uygun olarak İİK’nın 347. maddesi uyarınca şikayet hakkının DÜŞÜRÜLMESİNE, 2)Tazminat istemine ilişkin olarak yapılan incelemede, Şikayetçi vekilinin, 29.06.2015 havale tarihli şikayet dilekçesinde, İİK'nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı Kanun'un 89/4. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunması karşısında, mahkemece, İİK'nın 89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü gözetilerek, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken bu konuda hüküm kurulmaması, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 02/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar...
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; şikayet olunan tarafından yetkisiz icra dairesinde başlatılan icra takibinde konulan ihtiyati haczin, yetki itirazı üzerine takibin yetkili ... İcra Müdürlüğü'nde devam ettirildiğinden kesinleşmediği, şikayet olunanın haczinin ... İcra Müdürlüğü'nde yapılan takipte kesinleştiği, ancak şikayetçinin haczinin daha eski tarihli olması nedeniyle sıra cetvelinde ön sırada bulunması gerektiği belirtilerek, şikayetin kabulüne karar verilmiştir....
vekalet ücretini ödemediği gibi haksız şikayeti nedeni ile açılan dava nedeni ile üzüntü yaşadığını ileri sürerek 7.000,00 TL vekalet ücreti ve 15.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 22.000,00 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir....
-TL (on bin) manevi tazminat ödemesini, hükmedilecek tazminata haksız icra takibi (08.05.2018) tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi faiz işletilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, yapılan icra takibi sırasında davalı adına kayıtlı taşınmazların açık artırma suretiyle satıldığı; davalının, tebligat ile ilan usullerine uyulmadığı ve davacı icra müdürünün belirli kişilerle anlaşmalı olarak satışın gerçekleştirilmesini sağladığı savı ile davaya konu şikayet dilekçesini verdiği; ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın tebligat usulsüzlüğü nedeniyle bozulduğu; diğer yandan, davacı hakkında yapılan soruşturma sırasında düzenlenen 13/09/2010 günlü tutanakta, beyanlarına başvurulan emlak alım satımı ile uğraşan bir kısım kişilerin şikayet konusunda duyumları olduklarını dile getirdikleri anlaşılmaktadır. Davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, şikayet hakkının kullanması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Yukarıda belirtilen ilke ve saptanan olgular ışığında, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava reddedilmelidir....