Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....

    Dava dışı borçlu tarafından davalı lehine tesis edilen ipoteğin resmi senedinde, ipoteğin ... Kargo Tic. Ltd. Şti. ve ... Uluslararası Taşımacılık Tic. AŞ.’nin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere alınan paranın teminatını teşkil ettiği ve bunun da bir yıl süreli olduğu açıkça gösterilmiştir. Süreli ipotek, sürenin sona ermesi ile teminat fonksiyonunu yitirir (Köprülü, B./ Kaneti, S.: Sınırlı Aynî Haklar, ....b., ... 1982-1983, s. 347) ve tapudan terkin edilmemesi nedeniyle görünümde mevcut olsa bile, kendisine hukuken bir değer atfedilemez. Somut olayda davalı yan adı geçen şirketlerden alacağının bulunmadığını açıkça beyan ettiğine ve istem tarihi itibariyle ipotek süresi geçtiğine göre, ipoteğin şeklen ve içerik olarak teminat fonksiyonu ifa edemeyeceği anlaşılmaktadır....

      Belli günde davacı-karşı davalı vek.Av. ... ile davalı-karşı davacı şirket yetkili temsilcisi ... ile davalı-karşı davacı vek.Av. ...' ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan şirket yetkilisi ile avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine, karşı dava ise, ipoteğin fekki, ipotek ve intifa tesis ve terkin masrafları ile kar kaybı, intifa bedeli ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir....

        banka lehine 36.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, kredi taksitlerinin ödenmesinin tamamlandığını, ipoteğin kaldırılmasının talep edilmesine rağmen ve ödemenin üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmesi sonrasında halen ipoteğin kaldırılmadığını belirterek; bu nedenle davalı lehine tesis edilen 36.000,00 TL bedelli ipoteğin fekkine karar verilmesi talep ve dava etmiştir....

        tespiti ile ipoteğin fekkini talep ve dava etmiştir....

          Dosyada mevcut ipoteklerin sözleşmelerinin 18.10.2012 tarihinde ve 23.10.2012 tarihinde tesis edilmiş olup, gerek ipotek sözleşmesinde gerekse ipotek akit tablosunda “ipotek süresi” başlıklı bölümde 15.10.2014 tarihi girilmekle, ipoteğin bu tarihe kadar süreli olarak tanzim edildiği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ifade edildiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda davalı taraf ancak bu tarihten önce doğmuş alacaklar için ve bu tarihe kadar ipotekli takip başlatabilecek olup, bu tarih itibariyle sürenin dolmuş olması ve bu tarihe kadar takip başlatılmamış olması nedeniyle ipoteğin kendiliğinden sona erdiğini ve davacının ipotekli teminat borcunun ortadan kalktığının kabulü ile buna göre hüküm tesisi gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış ve bu nedenle bozulması gerekmiştir....

            Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazların tapu kaydında yer alan hacizlerin konulduğu icra dosyaları getirtilerek, davalı payı üzerindeki halen devam eden terkin edilmemiş haciz sahipleri tespit edilerek bu şahıslara ve yine terkin edilmemiş ise lehine ipotek tesis edilen ... A.Ş.'ye karşı dava açması için davacıya süre verilmesi ve dava açıldığında bu dava ile birleştirilerek, iddia, savunma ve taraf delilleri değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yolsuz terkin edilen ipoteğin yeniden tesisi istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ''kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır'' şeklinde tarif edilmiştir....

              İlk derece mahkemesi depo edilen miktarı yerinde görüp, ipotek bedelinin dava tarihindeki rayiç bedelinin hesaplanması için talep ettiğimiz keşif ve bilirkişi talebimizi ve ipoteğin güncellenmesi davası açmak için müvekkil adına talep ettiğimiz süreyi reddetmiştir. Davacı taraf, dava konusu edilen İzmir İli ,Karabağlar İlçesi , Bozyaka Mahallesi, 42438 Ada, 5 Parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 23.m2 karşılığı (230.000,00.ETL(Eski Türk Lirası) yani 0,23.Türk Lirası bedelli 13.01.1989 tarih ve 253 Yev.nosu ile müvekkil T3 lehine tesis edilmiş olan ipoteğin, ipotek bedeli olan 0,23.TL’ sının depo kararı verilerek terkin edilmesini talep etmiştir. Sayın Mahkemenin de öncelikle, davaya konu edilen taşınmazın 23,00 m2 sinin keşif ve bilirkişi incelemesi ile güncel değerinin hesaplanmasından sonra DEPO KARARI verilmesi gerekirdi. İpotek tesis tarihi olan 13.01.1989 tarihinde belirlenmiş olan 230.000,00.ETL yani 0,23.Türk Lirası (kuruş) 23,00 m2 nin günümüz değeri olarak kabul edilemez....

              Mahkemece, davanın kabulü ile ipoteğin terkinine, depo edilen bedelin davalıya ödenmesine hükmedilmiştir. Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir. Davada kanuni ipoteğin terkini talep edildiğinden, terkin halinde ödenecek bedel, davacının taşınmazına davalıya ait taşınmazdan imar parseli oluşturabilmek için kaç metrekare yer eklenmiş ise o miktardaki yerin, dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek bu bedelin depo ettirilmesinden sonra ipoteğin kaldırılmasına karar verilmelidir. Uyuşmazlık konusu ipoteğin, 2981 sayılı yasa uygulaması sonucu oluşan davacının hissesine 22.04.1994 tarihinde 16,00 m2 için 560.000.000 ETL bedelle tesis edildiği görülmüştür. İpoteğin konulduğu tarihten bugüne kadar taşınmazın değerindeki artış gözetilerek dava tarihi itibariyle rayiç bedeli depo ettirilmek suretiyle ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu