Dava dilekçesi ve eki niteliğindeki harici satış sözleşmesi incelendiğinde isteğin TMK'nun 981 ve devamı maddelerindeki taşınmaz üzerinde zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmayıp TMK'nun 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde bulunduğu açıktır. 6100 sayılı HMK'nun 6/c maddesinde düzenlenmiş bulunan Sulh Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklar taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan başka bir deyişle; TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunmasına yönelik davalar olduğundan aynı Yasanın 4. maddesi uyarınca TMK'nun 683. maddesinden kaynaklanan hakka dayalı davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur....
Bu bakımdan işin çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekir."...
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesinden) kaynaklanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesinden) kaynaklanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....
Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 42 parsel sayılı 2.993,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, vergi kaydı, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 124 ada 64 parsel sayılı 6.653,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 142 ada 69 parsel sayılı 1.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise tapu kaydı, haricen satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ... ve ...'un miras bırakanı ... oğlu ... adına tespit ve tescil edilmiş, 124 ada 64 parsel sayılı taşınmaz davalılardan ...'a satış yolu ile intikal etmiştir. Davacılar ... Tezcan ve ... mirasçıları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak ve çekişmeli taşınmazların miras bırakanları ... 'dan kaldığını ve paylaşılmadığını öne sürerek dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava ve temyize konu 310 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit gününde davacı ... yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği, davacının taşınmaz bölümü üzerinde zemini ekonomik amacına uygun olarak kullanmak koşuluyla iktisap sağlayan süreye ulaşan zilyetliğinin bulunmadığı mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre, mahkemece oluşturulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı ...'in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 6,85 TL harcın davacıdan alınmasına, 06.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/07/2021 NUMARASI : 2020/1274 ESAS, 2021/946 KARAR DAVA KONUSU : Hakka dayalı zilyetliğin tespiti KARAR : Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 14/07/2021 tarih, 2020/1274 esas 2021/946 karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili T1 yüzde elli ortağı olduğu Meek Ltd.Şti....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.12.2006 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.03.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu tahsis belgesine dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tahliye istemleriyle açılmıştır. Davalı, 3428 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının davalı tarafından değil, ortak miras bırakan Hamdi tarafından yapıldığını, tapu tahsis belgesinin de kendisi askerde olduğu için davacı adına çıktığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin reddine, ecrimisil istemine yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesinden) kaynaklanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....
Yine davalılar ile kök muris ... arasında ırsi ilişkinin bulunduğunun anlaşılması nedeni ile taşınmazın ortak muristen gelip gelmediği, müşterek muristen gelmesi halinde mirasçılar arasında usulüne uygun taksimin mevcut olup olmadığının tespiti gerekli olduğu halde mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle taşınmaz başında yapılacak olan keşifte mahalli bilirkişi ve tanıkların somut ve olaylara dayalı beyanları ile taşınmazın müşterek muristen gelip gelmediği, müşterek muristen geliyor ise mirasçılar arasında usulüne uygun taksimin mevcut olup olmadığının, müşterek muristen gelmediğinin tespiti halinde ise davacının taşınmazdaki zilyetliğini hangi tarihten itibaren hangi sıfatla nasıl sürdürdüğü kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturularak zilyetlikle edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalıdır....