Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında dava, bir hak davası niteliğini kazanır ve görevli mahkeme buna göre belirlenir. Eldeki dosyada ise davacı, dava dışı Hazine adına tapuda kayıtlı 6 ve 17 parseller üzerindeki zilyetliğinin korunmasını talep etmektedir. Taşınmazlarda üstün bir hakkı olduğunu iddia etmemektedir. Taşınmazlar Hazine'ye ait olduğu halde bu taşınmazları kullandıklarını, ecrimisilini de ödediklerini beyan etmektedir. Mülkiyete dayalı bir hak iddiası bulunmamaktadır. Dava bu haliyle zilyetliğin korunması talebine dayanmaktadır....
HMK'nun 12.maddesinde "taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilcek davalar ile taşınmaz zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu er mahkemesi kesin yetkilidir. " denmiştir. HMK'nun 12.maddesinde; taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, sözleşmenin feshi ile taşınmaz zilyetliğinin iadesi istendiğine göre, davada kesin yetki durumu söz konusu olup, taşınmazın bulunduğu Milas Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- a-3 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak davanın görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğe dayalı tazminat davası olup davaya bakma görevinin 743 sayılı MK.nin 894 ve 897. maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının zilyetliğine saldırı iddiasında bulunmadığı, haksız fiile dayalı tazminat talebinde bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı, hazine adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazı icar sözlşmesi karşılığında ektiğini, davalının koyunlarının ektiği mahsullere zarar verdiğini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın tahsilini talep etmiştir. TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 410 ada 3 parsel sayılı 16083,52 m² yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazın kök muris...mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ... tarafından temyiz edilmiştir....
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi itibari ile davacının istemi zilyetliğin tespiti hakkındadır. Her ne kadar dosyanın ilk olarak gittiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. HD tarafından harici satış bir şahsi haktır gerekçesi ile dosya dairemize gönderilmiş ise de bu tespit dosya kapsamı iş bölümü kararı ve yerleşik uygulamaya aykırı olmuştur. Zira davacının şahsi hakka dayanarak taşınmaz üzerinde bi ayni hak talebi yoktur. Ayrıca taşınmazın zilyetliğinin devralındığı iddia edilen tarihte taşınmaz tapusuz olup menkul mal hükmündedir. Elbette Şahsi hak kavram olarak zilyetlik hakkını kapsamaktadır. Ancak bu hukuksal kurum iş bölümünde ayrıca düzenlenmiştir. 6.HD nin görev başlığı zilyetlik olarak tespit edilmiş ve 1....
Türk Medeni Kanunu 981,982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.6.1983 gün ve 3351/679 sayılı; 25.11.1987 gün ve 394/876 sayılı; 06.10.1993 gün ve 1993/14-423-561 sayılı, 25.11.2009 gün ve 8-518/573 kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır....
Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunduğu gerekçesiyle görevsizliğe, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli bulunduğuna karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık konusu taşınmaz ve üzerinde hafif yapı niteliğinde olmayan yapının zilyedi olduğu iddiasıyla açılan davada, davacının arkasında barındırdığı hak nedeniyle, dava 6100 s....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, 6100 sayılı HMK.nın 4/1- c maddesine göre salt zilyetliğe dayalı olarak zilyetliğin korunması istemiyle açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının zilyetlik yanında mülkiyet iddiasını içeren şahsi hakka dayandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: 1- Dava; şahsi hakka dayalı olarak zilyetlik hakkının tespiti ve korunması ile zilyetliğe yapılan müdahalenin önlenmesi isteklerine ilişkindir. 2- Davacı taraf davasında dava konusu evi kendisinin yaptığını, nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandığını, buna rağmen davalının evini haksız olarak kullanmaya başladığını belirterek, zilyetliğinin korunması ile davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 198 ada 8 parsel sayılı 2.600,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ..., 198 ada 78 ve 206 ada 14 parsel sayılı 6.240,24 ve 4.491,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı ..., 215 ada 52 parsel sayılı 550,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ..., 234 ada 31 parsel sayılı 505,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına tesbit edilmiştir. Davacı ... tarafından davalı ...'a karşı açılan zilyetliğin tespiti davası davaya konu olan 234 ada 31 parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Davacılar ..., ... ve arkadaşları askı ilan süresi içinde miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak miras payları oranında adlarına tescili istemiyle tüm taşınmazlar hakkında dava açmışlardır....
Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/27 E. sayılı dosya taraflarının, dava konusu taşınmazın aynı olması ve dava konusunun zilyetliğin tespiti olması ve davanın derdest olması sebebiyle davanın reddine karar verildiğini, ancak dava dosyası tarafları, dava konusu taşınmaz aynı ise de dava konularının aynı olmadığını, davalı tarafından açılan davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin elatmanın önlenmesi ve kal talepli açılmış olduğunu, dava konularının aynı olmadığının açıkça görüldüğünü, 2- Yargılama aşamasında yapılan araştırmalar neticesinde tapu kayıtları ve bilirkişi raporuyla da müvekkilinin zilyet olduğu taşınmaz üzerinde davalı tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde dikili bulunan zeytin ağaçları sökülmek suretiyle müvekkilinin zilyetliğine tecavüz edildiğini ve zilyedi olduğu taşınmaz üzerine izinsiz ağaçlar dikildiğinin açıkça görüldüğünü, yerel mahkemece müvekkilinin zilyetliğinin korunmasına ilişkin elatmanın önlenmesine ve davalı tarafından izinsiz dikilen ağaçların kal'ine karar verilmesi...