Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; bozmadan önce, davacının talebinin salt zilyetliğe vaki el atmanın önlenmesi olmayıp, davacının iddiasının dayanağının hakka dayalı olduğu 6100 sayılı Yasa'nın 2. maddesi dikkate alındığında, mal varlığı haklarına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, Daire'nin ... sayılı kararı ile, davacının talebinin zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanmak olduğu, davacının talebine ilişkin incelemenin, TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir....

    Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesinden) kaynaklanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....

    KARAR Davacı, .... mevki (mezarlık altı) kanal altında bulunan nüfus diye tabir edilen taşınmazın zilyetliğinin 21.11.2008 tarihinde yapılan anlaşma senedi ile kendisine bırakıldığı halde davalı tarafından kullanılmaya devam edildiğini açıklayarak davalının müdahalesinin menine, taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, anlaşma senedinin gereklerinin yerine getirilmediğini, taşınmaz üzerindeki bağın kendisine ait olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; kamu malı niteliği taşıyan taşınmaz üzerinde muhdesat için müdahalenin önlenmesinin talep edilemeyeceği, paydaşlar arasındaki ilişki açısından ise fiili taksimin gerçekleşmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti K A R A R Davada, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak istekte bulunulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 03.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti KARAR Davada, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak istekte bulunulduğuna göre Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti KARAR Davada, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak istemde bulunulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...

            Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 203 ada 8 parsel sayılı 6838,32 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka,paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece özetle “dava konusu taşınmazın 203 ada 8 parsel sayılı taşınmaz olduğu gözetilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne,dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ... mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş;hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava ve temyize konu 203 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ...'a ait olduğu,ortak miras bırakanın ölümü ile mirasçıları arasında usulüne uygun olarak paylaşıldığının ispat yükü üzerinde olan davalı ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Zilyetliğin tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olan taşınmazda zilyet olduğu iddiasına dayalı, davalının şerh edilen zilyetliğinin iptali ile kendi zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olan davanın 6100 Sayılı HMK'nin 4/c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan HUMK hükümleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

                Taşınmazların kadastro tespiti, bağışlama ve zilyetliğe dayalı olarak yapılmıştır. Davalılar, taşınmazların babaları tarafından sağlığında kendilerine bağışlandığını; davacıya da dava dışı başka taşınmazların bağışlandığını, o taşınmazların da davacı adına tespit edildiğini, belirtmişler; ayrıca davalı ..., 125 ada 23 parsel sayılı taşınmazı halasından satın aldığını ileri sürmüştür. Bu durumda uyuşmazlık, 125 ada 23 parsel sayılı taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, bu taşınmazın davalı tarafa satılıp satılmadığı ve ...'e ait olduğunda uyuşmazlık bulunmayan diğer taşınmazların sağlığında miras bırakan tarafından davalılara bağışlanarak zilyetliğinin devredilip devredilmediği noktasında toplanmaktadır. Taksim ve bağışlama konusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi tespite aykırı sonuca ulaşıldığı halde, tespit bilirkişileri dinlenilerek aykırılığın giderilmesi yoluna da gidilmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....

                  İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu