Sulh Ceza Mahkemesinin 06.03.2012 tarih 2012/379 Değişik iş sayılı kararı ile evdeki demir korkuluk üzerinden elde edilen biyolojik svabın sanıklara ait olup olmadığının tespiti bakımından sanıklardan kan örneği alınmasına,moleküler genetik inceleme yapılmasına,...Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce bilirkişi raporu hazırlanması için bilirkişi atanmasına dair kararın sonucu beklenmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi , Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve O Yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA,12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, anneliğin tespiti ile nüfus kayıtlarındaki anne adının düzeltilmesi istemine ilişkin nüfus kayıt düzeltme davası olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/2. maddesi uyarınca bu tür davalara Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır. Davacılar vekili tarafından davalı T8 gerçek annesinin Raziye Yurdaer değil Handan Şefik olduğunu, bu sebeple davalı Sultan'ın nüfus kaydının anne adı kısmının Handan Şefik olarak tashihi talep edildiğinden kamu düzenine ilişkin olan bu tür davalarda, hakim istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği sonuçlara göre karar vermek zorundadır. Davacılar vekili bila tarihli dilekçeleri ile davalı T8 annesinin T6 olduğunu ve davalı sıfatı ile dahil edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince bu tür davaların tanık beyanları ile ispatlanamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir....
taraf delillerinin toplanması, soğbağının tespiti yönünden gerekli DNA incelemesi de yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hakdüşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir....
Hakkında: a-TCK'nın 314/2, 31/3, 62 maddeleri uyarınca mahkumiyet b- 10 kez işlediği iddia olunan tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan Beraat, c- 10 kez işlediği iddia olunan görevi yaptırmamak için direnme suçundan Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Hükme esas alınan iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan taleplerin ve verilen mahkeme kararlarının, suça konu eylemlere dayanak oluşturan 05.11.2012, 20.02.2013, 27.08.2013, 04.09.2013, 01.07.2013, 04.08.2013, 10.10.2012, 30.10.2012, 28.12.2012 tarihli olay tutanaklarının ve Moleküler genetik inceleme ile ilgili bilirkişi görevlendirme tutanağının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla; denetime imkan vermesi açısından iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin Cumhuriyet...
oluştuğuna dair ayrıntılı beyanlarının alınıp, varsa ifadeler arasındaki çelişkiler de giderildikten ve adli emanetin 2019/2661 sırasında kayıtlı gömlek ile mağdure ve sanıktan alınacak kan örnekleri üzerinde moleküler genetik inceleme de yaptırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması karşısında, söz konusu karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafısinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7....
yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının şikayetçi vekilinin davadan vazgeçme yetkisinin hukuk mahkemelerini kapsadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine; ancak; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, 15.12.2014 tarihli oturumda müdafii olduğunu beyan eden avukat ile birlikte oturumda hazır bulunan sanığın sorulan sorulara konuşma bozukluğu dolayısıyla yanıt veremediğinin duruşma zaptına geçirildiği, dosya içerisinde bulunan Niğde Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 23.10.2014 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda %91 engelli olduğunun belirtildiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik...
Davacı Fadime vekili, müteveffa Galip'in, Sıdıka ile evlilik birliği içinde doğan Fatma ile Seda'nın gerçek babasının Galiğ değil, Talip olduğunu iddia ettiğine göre davada birden fazla istem olup bunlardan ilki; evlilik birliği içinde doğan ve kanun gereği doğuran kadının kocasının çocukların babası olduğu karinesinin çürütülmesine yönelik TMK'nin 286. ve 291. maddeler kapsamında soybağının reddi; ikincisi ise, davalılardan Fatma ile Seda'nın biyolojik babalarının davalılardan Talip Serin olduğu yönündeki istem ise TMK'nin 301.maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti istemlerine ilişkin olup bu davalarda nüfus kayıt düzeltme davalarında olduğu gibi nüfus müdürlüğünün pasif husumet ehliyeti yoktur. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, açılan dava ilk derece ve bölge adliye mahkemesince nitelendiği üzere nüfus kaydının düzeltilmesi davası olmayıp hem soybağının reddi, hem de babalığın hükmen tespiti istemlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....
Yukarıda açıklanan nedenlerle, babalığın tespiti istemi yönünden taraf teşkili sağlanmadığından mahkemece verilen karar, usul ve yasaya uygun bulunmamış olup açıklanan iş bu taraf teşkiline ilişkin usuli eksikliğinin giderilmesi gerekir.İş bu eksiklik giderildikten sonra nüfus kaydının düzeltilmesi davasının sonucuna göre babalığın tespiti davası hakkında karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Babalığın tespiti davası yönünden de T6 T18 T22 vekili ile davalı T9 vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile, istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
HD'nin 21/06/2021 gün ve 2020/6186 E.-2021/6857 K. sayılı kararında özetle, "...5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 2. maddesi; tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman bitki türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile ilgili düzenlemeleri kapsar. Tohum ve türevlerinin üretim ve satışı, gerekli izinlerin alınmasının bu kanun kapsamında düzenlendiği de gözetildiğinde, kanunun bu süreçte yer alan gerçek ve tüzel kişiler için uygulanması gerekir. Kanunun 11. maddesi ise “Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler....
Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir....