Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

un asıl borçlu müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili aleyhine dava konusu ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu kredi sözleşmesine kefil olduğu tarihte yürürlükte bulunan TBK'nın 584. Maddesi uyarınca eş rızası alınmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kefalet limitinin azami 20.000,00 TL olduğu gözetilerek taelp olunan borç miktarının bu miktarla sınırlandırılması gerektiğini, müvekkilinin icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, % 20 kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Serdal Uygur'un asıl borçlu müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili aleyhine dava konusu ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu kredi sözleşmesine kefil olduğu tarihte yürürlükte bulunan TBK'nın 584. Maddesi uyarınca eş rızası alınmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kefalet limitinin azami 20.000,00 TL olduğu gözetilerek taelp olunan borç miktarının bu miktarla sınırlandırılması gerektiğini, müvekkilinin icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, % 20 kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    -------- sıfatıyla yer aldığı, ancak takibe konu olan senedin "bono" vasfı taşımadığı , teminat senedi kambiyo vasfı taşımadığı için "kambiyo senetlerine özgü haciz yolu" ile takibe konu edilmesinin hukuk kurallarına aykırı olduğu, banka ile yapılan ----- incelendiğinde senedin sebebinden soyut olmadığının görüleceği, senedin genel kredi sözleşmesine dayalı bir munzam senet vasfı taşıdıı, bu durumun genel kredi sözleşmesindeki ----- açıkça görüldüğü, hemen ardındaki sayfada da------ Tutanağı bulunduğu, müvekkilinin, işbu senede imza atarken ----- teminatı olduğunu bilerek imza attığı, müvekkilinin bu senetten dolayı -----olduğunu bilerek, bu iradeye yönelik imza atmamış olduğu, ---- dayalı Müteselsil ---- kefalet süresi olarak -----ibaresi yer aldığı, ancak kefalet sözleşmesinin süresiz olamayacağı, bankanın yaptığı ----- ibaresinin sözleşmeyi hükümsüz kılacağı, sunulan------ kısmının boş bırakıldığı, kefalet sözleşmesini geçersiz olduğu, banka tarafından müvekkiline çekilen hesap kat...

      İcra Müdürlüğü'nün 2013/3164 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takip konusu borcun hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığının belli olmadığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, yeni tarihli genel kredi sözleşmesi varken eski tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırılmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu ileri sürerek takip konusu borcun hangi genel kredi sözleşmesine dayalı olarak tahsis edildiğinin tespit edilmesini, davacıların 23.05.2008 tarihli genel kredi sözleşmesine kefaletinin geçersizliğinin tespit edilmesini ve sonraki tarihli genel kredi sözleşmesi varken önceki tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı kredi tahsis edilmiş ise bu tahsisin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunun tespit edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu Hasdoç Yedek Parça Tic. Ltd....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar ile; davanın konusunu teşkil eden genel kredi sözleşmesinin kefillerin kefaletlerinin kanuni şartlar taşımadığından red edilmesi nedeniyle iş bu davanın konusunun ile, kesinleşen mahkememizin 2014/1073 E, 2016/5750 K. Sayılı dosyasında ki davaya konu genel kredi sözleşmesi olması, davacı hakkında da yapılan takiplerin red edilen genel kredi sözleşmesine dayanak yapılarak olması nazara alındığında, davacının söz konusu genel kredi sözleşmesinden dolayı kefil olarak borçlu olmadığının tespiti ile hakkında başlatılan takibin davacı yönünden iptali ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır....

        Şti. ortağı olduğu dönemde davalı bankadan kredi kullanıldığını, davacının taşınmazı üzerinde davalı lehine ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun ödenmesinden sonra davacının ipotek fek yazısı almayı ihmal ettiğini ve dava dışı şirketten ayrıldığını, bu defa davalının davacı ve dava dışı şirket aleyhine 09.04.2007 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı genel haciz yoluyla takip yaptığını, bu sözleşmedeki kefil imzasının davacıya ait olmadığını, takip tebligatlarının davacı adına dava dışı şirket adresine yapılmış olması nedeniyle davacının takipten taşınmazların satışı sırasında haberdar olduğunu, davacının ipotekli taşınmazının takip sırasında satıldığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitini, satış nedeniyle maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 5.720 TL için boçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dava dosyasında bulunması gereken ilamın davalı tarafa tebliğine dair belgeye rastlanılamamıştır. Sözü geçen belgenin dosyasına konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 25.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            nin keşideci, davalının ise lehtar olduğunu, takibe dayanak senedin davalı banka ile dava dışı keşideci şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu, davalı bankanın öncelikle hesabı kat ederek müvekkillerine ihtarname gönderip, temerrüte düşürmesi gerekirken davalının genel kredi sözleşmesine ilişkin hesabı kat etmeden ve ihtarname göndermeden genel kredi sözleşmesinin teminatı olan senede dayalı olarak takip başlattığını, teminat olarak verilen genel kredi sözleşmesi nedeniyle asıl borçlu şirketin davalı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek müvekkilinin senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 3 ayrı genel kredi sözleşmesi nedeniyle .... A.Ş.'ye nakdi ve gayrinakdi ticari kredi kullandırdığını, dava konusu senedin keşidecisi ... A.Ş. ile avalist ... ... A.Ş.'...

              nin keşideci, davalının ise lehtar olduğunu, takibe dayanak senedin davalı banka ile dava dışı keşideci şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu, davalı bankanın öncelikle hesabı kat ederek müvekkillerine ihtarname gönderip, temerrüte düşürmesi gerekirken davalının genel kredi sözleşmesine ilişkin hesabı kat etmeden ve ihtarname göndermeden genel kredi sözleşmesinin teminatı olan senede dayalı olarak takip başlattığını, teminat olarak verilen genel kredi sözleşmesi nedeniyle asıl borçlu şirketin davalı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek müvekkilinin senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 3 ayrı genel kredi sözleşmesi nedeniyle Gate Elektronik T3 A.Ş.'...

              -K A R A R- Davacı dava dilekçesinde; kendisinin davalı kooperatifin eski üyesi olduğunu, davalı kooperatifin kredi sözleşmesine dayalı olarak hakkında takibe geçtiğini, oysa ki sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmayıp, sahte olduğunu ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda; davalı kooperatifin davacı hakkında kredi sözleşmesine dayalı olarak takibe geçtiğini, ancak kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının Adli Tıp Kurumu'nca verilen 23.05.2012 tarih 3543 sayılı raporda tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu