Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacı, davalının kendisi aleyhine kredi sözleşmesine dayalı takip başlattığını, davalı bankayla kredi ilişkisi bulunmadığını, kimseye kefil de olmadığını, sözleşmedeki imzanın incelenmesini istediğini belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre,dava konusu takibe dayanak yapılan 29.12.1999 tarihli kredi sözleşmesinin 15.12.2009 tarihinde şubesinde çıkan yangında zayi olduğu, bu nedenle sözleşme üzerinde imza incelemesi yapılmadığı, imzaların davacıya ait olduğunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne davacının takibe konu kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

    tarihli ve 150.000,00 TL bedelli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi uyarınca”denildiği, ancak dosyaya sunulan ve taraflar arasında imzalanmış Genel Kredi Sözleşmesinin 21.06.2019 tarihli ve 100.000,00 TL limitli olduğu, tarafımızca işbu raporda yapılan incelemenin ve hesaplamanın da dosyaya sunulmuş 21.06.2019 tarihli ve 100.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesine göre yapıldığı görüş ve kanaatine varıldığını belirtilmiştir....

      -KARAR- Dava, imzanın sahteliği iddiasına dayalı olarak genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının ilamsız takibe itirazda bulunarak icra takibini durdurması nedeniyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, imzanın davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, biri Adli Tıp Kurumu'ndan olmak üzere alınan toplam üç bilirkişi heyeti raporunda da imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilemediği, davalının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiş, hükmü taraflar vekilleri temyiz etmiştir....

        . - 2020/349 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzalamadığı halde davalının kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını ileri sürerek İzmir 13. İcra Müdürlüğü'nün 2009/5132 sayılı dosyasında yapılan icra takibinden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmedeki kefil imzasının davacıya ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

          Davalı vekili, davacı iddiasının haksız olduğunu, ayrıca davacı tarafça sözü edilen diğer davanın da davalının kredi sözleşmesine kefilliğinden kaynaklandığını, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; mahkemenin 2013/18 esas sayılı dosyasının karara çıktığı ve halen Hukuk Genel Kurulunda bulunduğu, her iki davaya konu icra talebinin farklı olması nedeniyle her iki dava dosyasının birleştirilmesi yönündeki talebin reddedildiği, davacının 03/01/2011 tarihli sözleşmede, sözleşmeye ek kefaletlerde ve kredi kartı sözleşmesinde kefaleti bulunmadığından asıl borçlunun kredi kartı borcu ile söz konusu genel kredi sözleşmesinden doğan borcundan sorumlu olmayacağı, bu nedenle davacı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ......

            Şti. ile aralarında akdettikleri Genel Kredi Sözleşmesine ve Kurumsal Kredi Kartları Üyelik Sözleşmesine istinaden ...İnş. Tur. Taah. Nakl. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne kredi kartı verdiğini ve kredi kullandırdığını, davalı ...'ın da bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve müşterek borçlu müteselsil kefiller hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, kendisinin genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, kredi kartı sözleşmesinde herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, icra takibinin ise kredi kartı sözleşmesine dayalı olarak başlatıldığını, davacıya bu sözleşmeden dolayı borçlu bulunmadığını, beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davaya ve icra takibine konu borcun, .......

              . - K A R A R - Davacı vekili, kredi sözleşmesine dayalı olarak davalılara karşı başlatmış oldukları ilamsız takibe davalıların itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerinin takibe konu kredi sözleşmesini teminat amaçlı olarak kefil sıfatıyla imzaladıklarını ve asıl borçlu tarafından bu sözleşmeye dayalı herhangi bir kredi kullanılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 26.04.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalı adına atılan kefalet imzasının geçerli olup olmadığının tespiti için TBK’nın 583. maddesinde belirtilen şartlar yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12....

                  nın çektiği kredilere davadışı ... ve davalının kefil olması ve oğlunun kredi borçlarını ödememesi nedeni ile kefillerin borcu ödemek zorunda kalmaları nedeniyle hile ile müvekkilinden senet aldıklarını, boş kısımları davalının doldurduğunu, müvekkilinin parmak izi ve imzası bulunan senedin okuma- yazma bilmediği ve HUMK.nun 297. maddesindeki gerekli koşulları taşımadığı için geçerli olmadığını, girişilen icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek müvekkilinin boçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    çerçeve kredi sözleşmesine bağlı olduğu, kefalet sözleşmelerinin 2.maddesinde, “müşteri ...’in ... ... numaralı ... tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi alanın kullandığı ve/veya kullanacağı nakdi ve/veya gayri nakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçlar ile her ne surette olursa olsun asaleten veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının davalı ... yönüyle 26.000,00 TL. ve ... tarafınca 20.000,00 TL. kısmına müştereken ve müteselsilen kefil olunması bu sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır” hükmü yazılı olup, davalıların kefaletlerinin ... tarihli sözleşmeye dayalı olduğunun açıkça tespit edilebilir nitelikte olduğu, Bu durumda, dava ve icra takibine konu, dava dışı asıl kredi borçlusuna ... ek numaralı 27.300,00 TL. üzerinden açılan ve kullandırılan taksitli yatırım kredisinin ... tarihli 90.000,00 TL. limitli çerçeve sözleşme ve sözleşme eki cari hesap sözleşmesine dayalı olduğu, davalıların anılan kredi sözleşmesine kefaletlerinin bulunmaması nedeniyle...

                      UYAP Entegrasyonu