Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, icra takip talebinde talep edilen takip öncesi ve takip sonrası faiz oranı (temerrüt faizi)’nın usule, yasaya ve tarafların imzaladıkları genel kredi sözleşmesine uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

    - KARAR - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ipoteğin para çevrilmesi ve genel haciz yolu ile iki ayrı takip başlattığını, takiplerin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı bankaya olan toplam borcunun 8.055,31 TL olduğunu, buna rağmen davalı yanca icra takiplerinde toplam 67.925,91 TL'nin talep edildiğini ileri sürerek müvekkilinin 8.055,31 TL lık kısım üzerinden talep edilen miktardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %40'tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcunu ödememesi üzerine aleyhine icra takiplerine girişildiğini, takiplerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....

      Laboratuvar Amirliği'nin 17.06.2020 tarihli raporunda söz konusu el yazılarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilmek için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin kefalet sözleşmesinde kefilin kendi el yazısı ile belirtmesi gerektiği, davacının genel kredi sözleşmesine kefaletinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya 22.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 79.883,82 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

        Laboratuvar Amirliği'nin 17.06.2020 tarihli raporunda söz konusu el yazılarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilmek için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin kefalet sözleşmesinde kefilin kendi el yazısı ile belirtmesi gerektiği, davacının genel kredi sözleşmesine kefaletinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya 22.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 79.883,82 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

          Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, bozma ilamından önce alınan 14/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının genel kredi sözleşmesinin cari hesap olarak işlemeye devam eden bir ticari kredi olması nedeniyle bu borcunun muaccel değil müeccel olduğu, bireysel kredi sözleşmesine ilişkin borcunun ise ödeme nedeniyle kapatıldığı, bu nedenle davacıya karşı kredi sözleşmelerine dayalı takip başlatılamayacağı, davacının sadece ek kartına ilişkin davalı bankaya muaccel borcunun olduğu, başka muaccel borcunun olmadığının belirtilmesi üzerine mahkemece davalı bankadan, davacının davalı bankaya muaccel borcunun olup olmadığı, varsa borç miktarı sorulmuş; cevaben davacının, kredi kartından dolayı dava tarihi olan 27.01.2014 tarihi itibariyle 12.882,83 TL muaccel borcunun olduğu bildirilmiştir....

            Asliye Hukuk ile Bursa Tüketici mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesine dayalı borçlu olmadığının tespiti ile sözleşmenin feshi istemine ilişkindir....

              . - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı olarak başlattığı ilamsız icra takibinin itirazsız olarak kesinleştiğini, kredi sözleşmesindeki müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile atılı imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalı bankadan kredi almadığı gibi kefil de olmadığını ileri sürerek, davacı müvekkilinin ,davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40'dan az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

                . - K A R A R - Davacı taraf, davalı bankanın tarımsal krediler ikraz sözleşmesine dayalı olarak kendi aleyhine icra takibi yaptığını, takip dayanağı sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını, davalı bankadan kredi kullanmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilince davaya cevap verilmemiştir. Mahkemece verilen davanın kabulü kararı, Dairemizin 19/04/2016 tarih; 2015/18418 E. - 2016/6782 K. sayılı ilamı ile, davanın icra takibinde davacının borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu, mahkemece davada harçlandırılmayan değer üzerinden hüküm kurulduğu, bu durum talep aşımı olduğu gibi, davanın aydınlatılması görevi hakime ait olduğu gözetilerek davacıya davadaki talebinin açıklattırılması yaptırılıp talep tüm takibe yönelik ise davacıya eksik harcın tamamlattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur....

                  Mahkemece, davalı bankanın borçlunun tüm kredi sözleşmesini birleştirip tek bir alacak olarak kefalet limiti ile kefillerden talepte bulunmasının yerinde olmadığı, kefillerin sadece borçlunun kullandığı 02.12.2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilliğinin bulunduğu, kefillerin bankanın sonradan asıl borçluya kullandırdığı kredilerden haberinin ve rızasının olmadığı, kefilin sadece imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olması gerektiği, davalı bankanın 10.01.2013 tarihli ihtarnamesinde de açıkça belirttiği üzere davacı kefilin icra talebi itibariyle asıl borç tutarının 9.774,48 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davasıdır....

                    - K A R A R - Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden yapılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, takip talebinde alacağın dayanağı olarak yanlışlıkla 21.09.2005 tarihli sözleşmenin yazıldığını, ancak müvekkilinin alacağının 24.08.2004 tarihli Kooperatif Krediler Sözleşmesinden kaynaklandığını, kredinin taksitlerinin ödenmediğini, davacının temerrüde düşürüldüğünü, takip talebinde dayanak sözleşmenin yanlış gösterilmesinin davacının borçlu olduğu gerçeğini değiştirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi sonucunda davacının 7.785 TL borçlu olduğunun saptanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararı taraflar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir. Dava, icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden borçlu olunmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu