Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zira taraflar arasındaki temel uyuşmazlık genel kredi sözleşmesinin teminatını teşkil etmek üzere tesis edilen ipotekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemine ilişkin olup uyuşmazlığı doğuran temel ilişki genel kredi sözleşmesi olup genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar TTK'nun 4/1-f maddesi kapsamında kalmaktadır. Genel kredi sözleşmesi yasa ve yerleşik içtihatlar dikkate alındığında bankacılık işlemi niteliğindedir. Dairemizin görev alanı HSK'nın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacak kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 01.09.2021 tarihli kararı gereğince;"Banka ve finans kuruluşlarından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davaları sonunda verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.13.14.Hukuk Dairesinin görev alanındadır....

    . - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 18.01.2005 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin kredi sözleşmesini kefil olarak değil asıl borçlu ve kefillerin imzalarının kendileri tarafından atıldığına dair tanık sıfatıyla imzaladığını ileri sürerek, müvekkilinin icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dışı ... ile müvekkili arasında yapılan genel kredi sözleşmesini davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının kredi sözleşmesini tanık olarak imzaladığını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      . - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkiline genel kredi sözleşmesine dayalı borç bulunduğu belirtilerek ihtarname gönderildiğini, ancak müvekkilinin davalı banka ile herhangi bir sözleşme imzalamadığını, genel kredi sözleşmesindeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, imzanın banka personeli huzurunda atıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan 25.08.2015 havale tarihli bilirkişi raporundan dava konusu genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının dava konusu 150.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinden dolayı davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki boçlu olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 31.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı vekili, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu kredi borcunun kat edildiğini, kredi sözleşmesindeki hükümlere istinaden rehin takas mahsup hakkı kullanılarak alacağın tahsil edildiğini, icra dosyasının işlemden kaldırılmadığını, derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; genel kredi ve teminat sözleşmesine göre davalı tarfından dava dışı Yavuz Selim Taşımacılık İnşaat Yemekçilik Petrol Ürünleri Temizlik Hizmetleri San. Tic. Ltd....

            - KARAR - Davacı vekili, genel kredi sözleşmesine dayanarak davalı bankanın müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, müvekkilinin kredi kullanmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, banka çalışanı ...’in sahte belgelerle bankayı dolandırdığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, banka personeli hakkında kesinleşmemiş soruşturma ve kovuşturmaların bulunduğunu, bu iddia ile açılan menfi tespit davasının yerinde olmadığını, müvekkili bankanın kasasından yüklü miktarda para çıktığını belirterek davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi K A R A R Dava, dava dışı şirketin kullandığı genel kredi sözleşmesine kefil olan davacının kredinin teminatı olarak verdiği senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, buna göre temyizen inceleme görevi Yargıtay 19. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dairemizin görevsizliğine aynı konuda 19. Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa GÖNDERİLMESİNE, 24.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı banka ile hiçbir şekilde kredi ilişkisi olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı bankaya borcu olmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  Bilirkişi raporu, takip dosyası, kooperatif kayıtları ve kredi dosyası ile birlikte değerlendirildiğinde murisin kooperatife borcu olup olmadığı, var ise miktarı denetlenememektedir. Kredi dosyası içeriğinden, yapılandırma tarihi olan 18.07.2006 tarihinden sonra farklı tarihlerde kooperatife “avukatlık ücreti” ve “ortaklık peşinatı” gibi bir kısım ödemelerin yapıldığı anlaşılmakta olup, söz konusu ödemelerin mahiyeti, kredi borcuna mahsuben yapılıp yapılmadığı konusunda her hangi araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Öte yandan, BK'nın 84. maddesi uyarınca, ödemelerin öncelikle gecikme faizinden mahsup edilmesi gerekir. Ancak davalı kooperatifin aksi yönde bir genel kurul kararı ya da uygulamasının bulunması halinde ödemelerin asıl alacaktan mahsubu da mümkündür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda BK'nın 84. maddesi hükmüne aykırı olarak asıl alacak ve faiz istemi yönünden orantı kurulmak suretiyle hesaplama yapıldığı görülmektedir....

                    - K A R A R - Davacı vekili, davalının davacılar aleyhine iki ayrı takiple aynı taşınmaz ve kredi sözleşmesine dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaptığını, davacıların dava dışı ...'...

                      UYAP Entegrasyonu