Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı olarak takip başlattığını, sözleşmedeki ve kredi tediye fişlerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre, takibe konu genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanınn kısmen kabulüne, davacının takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 22.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Şubesi'nce düzenlenmiş genel kredi sözleşmesinde atılı bulunan ve davacıya izafe edilen imzaların davacının elini ürünü olduğu, davalı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen 25.04.2006 tarihli, 115.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı gerekçeleriyle davacının davalı bankaya genel kredi sözleşmesine dayalı ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/8329 sayılı dosyasındaki icra takibi nedeniyle toplam 37.612,23 TL borçlu olduğunun tespitine; genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen 26.04.2006 tanzim 11.04.2008 vade tarihli 50.000,00-TL bedelli bonoya dayanılarak aynı kredi borcu için mükerrer icra takibine girişildiğinden, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/8330 sayılı dosyasındaki icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının kanıtlanamayan istirdat, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2013/1977 ve 2013/1978 Esas sayılı dosyaları üzerinden borçlu olmadığının tespiti ile davalılardan ayrı ayrı 7.980’er TL’nin istirdatına karar verilmesini istemiştir. Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne davacının ... 16.İcra Müdürlüğü'nün 2013/1977 ve 2013/1978 Esas sayılı dosyalarında borçlu olmadığının tespitine, 4.779,00 TL'nin davalı ...'den, 4.779,00 TL'nin davalı ...'ndan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı eldeki dava ile dava dışı bankadan kullandığı konut kredisine kefil olan davalıların, anılan kredi sözleşmesine dayalı olarak aleyhine başlattıkları icra dosyaları kapsamında borçlu olmadığının tespiti ile haciz tehditi altında alınan borç taahhüdü gereği ödemek zorunda kaldığı bedelin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        Yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin adı ve adresi kısımlarındaki yazının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davacı yan, genel kredi sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihindeki yazıların eli ürünü olmadığını, kambiyo senedinin genel kredi sözleşmesi evrakları arasında boş olarak imzalatıldığını, teminat niteliği bulunduğunu, geçerliliğinin kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, bu nedenle bonoya ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrı ayrı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir....

          Yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin adı ve adresi kısımlarındaki yazının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davacı yan, genel kredi sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihindeki yazıların eli ürünü olmadığını, kambiyo senedinin genel kredi sözleşmesi evrakları arasında boş olarak imzalatıldığını, teminat niteliği bulunduğunu, geçerliliğinin kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, bu nedenle bonoya ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrı ayrı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir....

          Davalı vekili; davacı banka ile asıl boçlu ...arasında defaatle yenilenerek süregelen bir kredi sözleşmesi ilişkisi olduğunu, bu kredi sözleşmesi defaatle yeniden yapılandırma işlemine tabi tutulduğunu, bu sözleşmeye ilişkin yapılan her yeniden yapılandırma işlemi sırasında farklı kişilerin kefilliğine gidildiği ve o kefillerce yenilenen kredi sözleşmeleri ve yenilenen bu sözleşmeye ilişkin kasa fişlerinin imza edildiğini,ilgili kredi sözleşmesine ilişkin ve yeniden yapılandırma işlemlerinde müvekkil şirketin 2 kez kefilliği söz konusu olup, bu iki işleme ilişkin kasa fişinde imzası olduğunu, müvekkili şirketin kefil olduğu sözleşme miktarlarının ödeme ile kapandığını, sonrasında aynı kredi sözleşmesine ilişkin başkaca yeniden yapılandırmalar ve yeniden yapılandırmalara ilişkin kefiller mevcut olduğunu, müvekili davalı şirketin davacı bankaya dava konusu kredi sözleşmesine ilişkin bir borcu ve sorumluluğu mevcut olmadığını, boçluların borca yeter kadarıyla mal varlığını ihtiyaten haczine...

            Dava dilekçesinde, müteselsil kefil olarak imzalanan 2012 tanzim tarihli senedin kambiyo takibine konu edildiği belirtilmişse de; davaya esas icra dosyasındaki takibin kambiyo senedine dayalı takip olmayıp, genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibi olduğu gibi 02.05.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında; davacı vekilince; davanın, davacının kefil olduğu kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredilerin ödenmiş olması sebebiyle icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu yönündeki beyanının, 6100 sayılı HMK'nın 140/3. maddesindeki, tahkikatın, taraflarca imzalanan ön inceleme duruşma tutanağı esas alınarak yürütüleceği hükmü birlikte değerlendirildiğinde; iş bu davanın, kambiyo senedine yönelik bir dava olmayıp genel kredi sözleşmesine dayalı icra takibinden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu sonucuna varılmıştır....

              ın dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesine olan kefaletinden davayı ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek ipotek kaynaklı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin kaldırılması istemiyle eldeki davayı açımştır. Mahkemece davacı ile davalı arasında tüketici-satıcı ilişkisinin olmadığı gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 günlü ve 2014/1 sayılı kararı uyarınca Banka ve finans kuruluşlarından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davaları sonunda verilen hüküm ve kararların,temyizen incelenme görevi 19.Hukuk Dairesinindir....

                Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının genel kredi taahhütnamesine müteselsil kefil olduğu, kefaletin BK 583. maddesine uygun olduğu, genel kredi taahhütnamesi ticari iş olduğundan bileşik faiz uygulamasının hukuka uygun olduğu, ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, davacı hakkında davalı temlik eden banka tarafından iki ayrı kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de hükme esas alınan rapor dosya içerisine sunulan belgeler üzerinden düzenlenmiş olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Dava konusunu teşkil eden icra dosyalarından ......

                  DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Serdal Uygur'un asıl borçlu müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili aleyhine dava konusu ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu kredi sözleşmesine kefil olduğu tarihte yürürlükte bulunan TBK'nın 584. Maddesi uyarınca eş rızası alınmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kefalet limitinin azami 20.000,00 TL olduğu gözetilerek taelp olunan borç miktarının bu miktarla sınırlandırılması gerektiğini, müvekkilinin icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, % 20 kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu