Dosya kapsamından ve tanık ifadelerinden davacı erkeğin boşanma davası açarak fiili ayrılığı başlattığı anlaşılmış, kadının kişilik haklarına saldırı olarak görülebilecek başkaca bir eylemi ispatlanamamıştır. Erkeğin boşanma davası açması ve fiili ayrılığı başlatması, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Bu husus nazara alınmadan davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.04.2017(Salı)...
Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresi içinde de davacının, diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanmamıştır. Davalı tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarıda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkek boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olsa da boşanmaya sebep olan fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
olup, kadının karşı boşanma davası konusuz kaldığından kadının davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2013 yılında resmi nikah kıydıkları, düğün olmadan ayrıldıkları, müşterek çocuklarının bulunmadığı, fiilen bir araya gelmedikleri, davalı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davasının reddedildiği, boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık döneminde davacı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir bir davranışının varlığının davalı erkek tarafından ispatlanamadığı, davalı erkeğin ilk boşanma davasını açarak boşanma nedeni yarattığı ve fiili ayrılığı başlattığı, ayrıca davacıya "Ben Alman vatandaşıyım, evlendim" şeklinde mesaj atarak ... sarsıcı davranışta bulunduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre; çalıştığı, boşanma...
İş Mahkemesinin 2012/312 Esas sayılı dosyasında eşi ile birlikte yaşamadığı gerekçesiyle ölüm aylığının yeniden bağlanması isteminin reddedildiği, verilen kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.07.2014 tarih 2014/12788 Esas - 2014/16253 Karar sayılı ilamı ile onandığı, davacı, 12.02.2016 tarihinde, kuruma yeniden yetim aylığı bağlanması başvurusunda bulunmuş, kurum tarafından boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı tespit edildiğinden kanun gereği aylık bağlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Belirtmek gerekir ki, fiili birlikteliği belirleyen, maddi olguya dayalı mahkeme kararı bir tespit kararı niteliğinde olup, sadece kendi dönemi için dikkate alınır ve kesin delil niteliğine taşır. Karara konu dönemden sonra gerçekleşecek fiili durumları kapsamaz....
Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan davacı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece davalı erkeğin kusurlu olduğuna yönelik tespit yerinde değilse de, verilen boşanma kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan davalı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına (HUMK m. 438/son) karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı tam kusurludur....
Kararın bu gerekçe ile bozulması gerekirken, aylık bağlanma şartı olmayan ve kurumca kesme nedeni olarak araştırılması gereken fiili birlikteliğin, mahkemece araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği şeklindeki bozma gerekçesine katılınmamıştır....
Davacı-karşı davalı erkek tarafından fiili ayrılık sebebine dayalı (TMK m. 166/4) olarak, davalı- karşı davacı kadın tarafından ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı (TMK m. 166/1) olarak karşılıklı boşanma davası açılmıştır. Mahkemece her iki davanın kabulüne karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılığa dayalı boşanma davasıdır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden taraflar arasında Konya 3....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılığa dayalı boşanma davasıdır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden taraflar arasında Konya 3....