Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının ölümünden sonra kusur tespiti yönünden davayı takip eden mirasçılarının yeni vakıa ileri sürmesi ve delil bildirmesi olanaklı değildir. Bu sebeple davalı mirasçılarının kusur yönünden yerel mahkemenin kararının kaldırılması istemine yönelik istinaf istemlerinin reddine, Davalının vefat etmesi nedeniyle evlilik birliği ölümle sona erdiğinden boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davalı mirasçılarının kusur tespiti yapılması yönündeki istinaf başvurularının REDDİNE, II-Davalı mirasçılarının kusur tespiti yapılması istemleri dışındaki istinaf başvurularının KABULÜ ile; Alanya 2....

Bu halde, boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.’’ hükmünü içerir. Buna göre, tarafların serbest iradeleri ile boşanma talebinde bulunabilmeleri, evliliğin en az bir yıl sürmüş olması halinde mümkündür. En az bir yıl sürmemiş olan evliliklerde “serbest iradeyle” boşanmaya karar verilemez. Hükümde ön görülen “evliliğin en az bir yıl sürmüş olması” koşulu, bir dava şartı olmayıp, birliğin temelinden sarsılmış sayılacağına ilişkin yasal karinenin temel unsurudur....

    GEREKÇE : Dava TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen karar boşanma hükmü yönünden taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece, davalı kocanın davacı kadını ailesiyle görüştürmemesi, başka bir kadınla samimi şekilde fotoğrafının bulunması ve bağımsız konut temin etmemesi nedeniyle tam kusurlu bulunduğu kabul edilerek boşanma kararı verildiği anlaşılmıştır....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın şirket genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti ve iptali ile şirket hisselerinin davacılara ait olduğunun tepiti istemine ilişkin bulunmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 23.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Yapılan incelemede; tarafların murisi Ali İrey ile davalı Meliha’nın 22.06.2012 tarihinde evlendikleri, muris Ali İrey’in 07.12.2012 tarihinde Siirt Aile Mahkemesinde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açtığı, yargılama sırasında 31.01.2014 tarihinde Ali İrey’in öldüğü, boşanma davasına kusur yönünden mirasçıların devam ettiği, bozma sonrası Siirt Aile Mahkemesinin 2015/776 Esas ve 2015/1113 Karar sayılı kararı ile “boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadının kusurlu olduğu yönündeki talebin reddine” karar verildiği ve kesinleştiği, taraflar evlenirken Aile Hekimliğinden alınan 22.06.2012 tarihli raporda “Ali İrey’in evlenmeye engel hastalığının bulunmadığının” tespit edildiği, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunca düzenlenen 27.12.2019 tarihli raporda “Ali İrey’in evliliğin yapıldığı 22.06.2012 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun kabulünün uygun bulunduğu” yönünde mütalaa beyan edildiği, Adli Tıp Kurumu 1....

      Türk Medeni Kanununun 194. maddesi evliliğin genel hükümleri kapsamında yer almakta olup, evlilik birliği devam ettiği sürece uygulanabilecek bir hükümdür. Evliliğin sona ermesiyle ortak konut aile konutu vasfını kaybedeceğinden, bu madde hükmünün uygulama imkanı kalmaz. Davada tarafların kesinleşen boşanma kararıyla davanın konusu kalmadığı gözetilerek konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına kararı vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.Md.438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılıp yerine aynı bent namarası altında "davacı ile davalılardan ...'ın ... 1....

        "İçtihat Metni" Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Taraflar arasındaki boşanma davası Yeni Medeni Kanun değişikliğinden sonra kesinleşmiş olup, dava katkı bedelinin ödetilmesi isteğine ilişkin olup, evliliğin tasfiyesine yönelik bulunduğundan, kararın temyizen incelenmesi Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 2.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 5.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Kemer Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) KARAR Dava, taraflar arasındaki boşanma davası derdest iken açılan katkı bedelinin ödetilmesi isteğine ilişkin olup, evliliğin tasfiyesine yönelik bulunduğundan, kararın temyizen incelenmesi Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 2.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 9.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Hukuk Dairesi KARAR Dava, 10.7.2003 tarihinde kesinleşen ilamla boşanmalarına karar verilen taraflar arasında, boşanma aşamasında yapılan mal paylaşımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanmakta olup, evliliğin tasfiyesine yönelik bulunduğundan, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 2.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 23.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Yukarıda açıklanan temyize konu davada olduğu gibi veya benzeri olan durumlarda salt kusuru bulunmayan davalı eşin boşanma davası açmaktan kaçınması sonucu, böyle bir evliliği devam ettirmek ne ölçüde doğru olacaktır? Evlilik nikah aktiyle kurulan sui generis (kendine özgü) bir aile hukuku sözleşmesidir. Sözleşmelerdeki "ahte vefa (sözleşmeye bağlılık)" ilkesi nedeniyle durumu bu kadar zorlaştırmak yerinde bir tutum mudur? Düşünceme göre, artık Türk boşanma hukukunda boşanma kararı bakımından kusur ilkesinden tamamen vazgeçilmesinin zamanı gelmiştir. Zaten genel boşanma sebebiyle boşanma davası açılmasını düzenleyen Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde boşanma hükmünü davalının kusuruna bağlayan bir açıklık yoktur. Maddeye göre boşanmaya, kusurluluğu göre değil, "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" ölçüsüne göre karar verilmektedir....

                UYAP Entegrasyonu