Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "ASIL DAVANIN KABULÜNE, tarafların Türk Medeni Kanunun 166/1. maddesi gereğince EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMALARINA, Tarafların müşterek çocukları olan 24/08/2012 Merzifon d.lu Ahmet Kağan ile 16/07/2015 Amasya d.lu Dilara'nın velayetinin babaya verilmesine, Velayet verilmeyen ANNE ile müşterek çocuklar arasında; şahsi ilişkinin tesisine, Asıl davacı erkeğin manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın asıl davalı kadından alınarak asıl davacı erkeğe ÖDENMESİNE, Asıl davacı erkeğin maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL maddi tazminatın asıl davalı kadından alınarak asıl davacı erkeğe ÖDENMESİNE, TMK'nın 169....

Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir ki, olayımızda taraflar arasında fiziksel,sözel ve duygusal şiddet gerçekleşmiş, evlilik birliği temelinden sarsılmış ve TMK.nın 166/1. maddesi koşulları oluşmuştur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında asıl ve birleşen davanın davacıları dava açmakta haklıdır....

Ayrıca davalı kocanın, evden her çıkışı için davacı - karşı davalıyı izin almak şeklinde uyguladığı baskı kendisini ağır kusurlu hale getirerek TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan evliliğin temelinden sarsılma durumunu neden olmuştur. Türk Medeni Kanun'un 185/2 maddesine göre, eşler evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamakla sorumludurlar. Tanık anlatımları, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların arasında şiddetli geçimsizlik olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede sarsıldığı, tarafların evliliğin devamında menfaatlerinin kalmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacının kocanın tam ağır kusurlu olduğu anlaşılmıştır....

İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin 2022/86 Esas-2022/223 K.sayılı ve 05.04.2022 tarihli kararı ile, dinlenen davacı ve tanıklarının beyanları ve davacı ve karşı davacının iddiaları birlikte değerlendirildiğinde karşı davacının ayrı bir ev açmayarak davacıyı ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı, davalı ve ailesinin davacı ve ailesini istemediği, davalı ve ailesinin davacıya şiddet uyguladığı, davalının sosyal medya üzerinden güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı kadının da davalıya hakaret ettiği, evdeki eşyalara zarar verdiği eşinin izinsiz resimlerini çekerek psikolojik şiddet uyguladığının sabit olduğu, bu durumda her iki taraf da kusurlu olup, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ortak hayatın çekilmez hale geldiği, daha ağır kusurlu eşin karşı davacı erkek olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin...

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dava; erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası, birleşen dava ise kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma ve ziynet alacağı davasıdır....

      Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK m. 27) gereğidir. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, sabit görülen maddi vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar. Somut olaya gelince; mahkeme gerekçeli kararında, davalı karşı davacı kadının ziynet alacağı talebinin neden kabul edildiğine ilişkin hiçbir gerekçe belirtmemiş, bu husus gerekçede tartışılmamıştır. Bu haliyle karar, ziynet alacağı talebi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan, ziynet alacağına ilişkin gerekçesiz hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, bozmayı gerektirmiştir....

        Somut olayda davalı-karşı davacı kadın tarafından 22.105 TL ziynet alacağı talep edilmiş, 15.321,84 TL ziynet alacağının kabulüne karar verilmiş olup, verilen karar kesindir. Bu nedenle davacı kadının ziynet alacağı davasının reddedilen bölümüne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2. Tarafların boşanma davaları ve ferilerine yönelik temyiz incelenmesine gelince; Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen boşanma davasında, ilk derece mahkemesince “... ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocuk sahibi olmak için tedaviye yanaşmadığı”gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince “......

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Mahkemece; tarafların her ikisinin de aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğu gerekçesiyle boşanma talep ettikleri ve her iki yanın da iddialarını ispatlamak için tanık deliline dayandıkları anlaşılmış; bu noktada tanıkların beyanları değerlendirilerek taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını gösterir şiddetli geçimsizlik bulunup bulunmadığı ile var ise kusur durumlarının irdelenmesi gerekmiştir. Bu bağlamda; dinlenen tanık beyanlarında davalının, davacının kendisine ve ailesine karşı sinkaflı sözler sarf ettiği; davacının ise evlilik birliğinin eşlerin bir arada ortak konutta yaşamayı öğütlemesine karşın davacıyı evden kovmak suretiyle bu yükümlülüğe aykırı davrandığı, neticeten tarafların evlilik birliklerinin temelinden sarsılmasında her iki eşin de eşit kusurlu olduğu vicdani kanaatine varılmıştır....

          Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin evlilik birliğinin sarsıldığı, müvekkilinin kusurlu olduğu, davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı yönündeki tespitleri usul ve yasaya aykırı olup, kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu olaylar neticesinde, evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı noktası yerel mahkemece hatalı değerlendirildiğini, taraflar arasında davacının yarattığı sorunlar dışında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin davacıdan kaynaklanan sorunları gidermek için de elinden gelen gayreti gösterdiğini, bu noktada kanaatlerince ortada kurtarılabilir bir evlilik varken boşanma kararının verilmiş olmasının hatalı olduğunu, diğer yandan, kabul anlamına gelmemekle beraber yerel mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı sonucuna ulaşılması yerel mahkeme kararındaki kanaatin aksine tamamen davacının tutum ve davranışlarından...

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan Karşılıklı boşanma ve Kişisel eşyanını iadesi davasında (TMK m.166/1- 2) davacı-karşı davalı taraf; erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, tedbir ve yoksulluk nafakası ile reddedilen tazminatlar ve ziynetler yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

          UYAP Entegrasyonu