Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının tam kusurlu olduğundan açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin 2021/19 Esas sayılı dosyası ile müvekkili tarafından davacı aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açıldığını, tarafların aynı nedene dayalı karşılıklı açtığı boşanma davalarının birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına davacı ile ailesinin eylemlerinin neden olduğunu, davalının bir kusuru bulunmadığını, dava dilekçesinde ileri sürülen ve kusur olarak nitelenen eylemleri kabul etmediğini, dilekçede yer alanlar, davacıyı haklı gösterme, maddi ve manevi tazminat ve nafaka tahsil edilmesine yönelik iddialar olduğunu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine neden olan olayların Giresun Özel Ada Hastanesi psikiyatri bölümünden alınan randevu ve muayene ile başladığı ileri sürülmekte ise de; davacı, ailesi...
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Birlikte yaşanan uzun süre içinde cinsel ilişkinin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin, en azından isteksizliğin doğacağı şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı açısından bir kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonra da devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez. Aile birliğinin temelinden sarsıldığı (TMK m. 166/1) kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma talebine ilişkindir. Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırılması için yazılan yazılara cevap verilmiş olup, verilen cevabi tutanakta davacı erkeğin emekli olup aylık 1.500,00.-TL maaş aldığını, babadan kalan fındık bahçesinden yıllık ortalama 400- 500 kgr fındık topladığının tespit edilerek bildirildiğini, davalı kadının ise şuanda işsiz olduğunu, geçimini evli olan kızının yanında kalarak sağladığının tespit edilerek bildirilmiş olduğu görülmüştür. TMK'nın 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanmaya karar verebilmek için taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve bu duruma davalının az da olsa kusurlu davranışıyla sebebiyet vermesi gerekir....
tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata, şimdilik 1.000 TL ziynet eşyası alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başladığını, kendisine karçı hiçbir saygı göstermediğini, kişiliğine ve saygınlına karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, evlilik süresi boyunca davalı eş tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, evlilik birliği içerisinde öncelikle dikkat edilmesi gereken saygı hususuna davalının riayet etmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davalı Ömer Alcıoğlu'nun evliliğin başlarında bulunmayan fakat sonraki yıllarda ortaya çıkan ve zaman içinde artan hakaretlerinin, her şeyi bahane ederek sorun çıkartma eğiliminin, aşırı sinirli olmasının ve akabinde şiddete başvurmasının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtığını, düğünümde takılan ziynet eşyalarından iki adet 24 ayar 10'ar gramdan toplamda 20 gram bileziği davalının kendi iradesi dışında kendisinden alıp harcadığını, kendisinin davalı eşin hakaretlerine ve küfürlerine maruz kaldığını ve kadınlık onurunun zedelendiğini, çoğu zaman bu hakaretlerin...
DAVA Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadına yoğun baskı ve kötü davranış uyguladığı, kendisine mutlak itaat beklediği, erkeğin aralarında yaşana her şeyi annesine anlattığı, ortak konutun anahtarını annesine verdiği, davalının annesinin tarafların evliliklerine çok karıştığını, kadını ve ailesini küçümsediği, her iki tarafın da çalışmasına rağmen erkeğin ev işlerinde kadına yardımcı olmadığı, kadının giyim kuşam, sözleri ve davranışlarına müdahaleye ettiğini, kadına hakaret ettiği ve evden kovduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 20.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve takıların bedelinin kadına iadesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. II....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı kadının harcını yatırmak suretiyle usulüne uygun olarak açılmış bir çeyiz ve ziynet eşyası alacağı davası bulunmamaktadır. Toplanan delillerden; mahkemenin de sabit kabul ettiği gibi, davalı kadının sağır ve dilsiz olan kocasını aşağılayıcı davranışlar sergilediği, evlilik birliğinin gerektirdiği görevlerini ihmal ettiği ve eşini tartışma sırasında bıçak göstererek tehdit ettiği; buna karşılık davacı kocanın ise davalı eşini konuttan kovduğu; böylece evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Dinlenen davacı- karşı davalı tanıklarının beyanlarından davalının davacıya karşı hakaret içeren sözler söylediği, davacıyı darp ettiği, dosya içerisine celp edilen ceza dava dosyası incelendiğinde; davalının, davacıya karşı hakaret ve tehdit eyleminden dolayı cezalandırılmış olduğu anlaşılmış, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı- karşı davacı kocanın ağır kusurlu olduğuna, Davalı- karşı davacı tanıkları dinlenmiş, dinlenen tanık beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı- karşı davalı kadının hafif kusurlu olduğu..."...
Tüm bu hususlar göz önüne alındığında tarafların evlilik birliğinin davalının evin geçimini sağlamaması, evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmemesi, sorumsuz bir kişilik sergilemesi, eşini kendisini aldatmakla itham etmesi şeklindeki tam kusurlu eylemleri nedeniyle temelinden sarsıldığı, dosya kapsamında davacıya atfedilecek bir kusurun tespit edilemediği, tarafların evlilik birliğinin devamında taraflar, müşterek çocuk ve toplum için korunması gereken bir faydanın kalmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, Maddi tazminat yönünden; Davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olması, TMK 174/1 maddesi gereğince mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ve daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan tazminat isteyebileceği, toplanan delillerden maddi tazminat isteyen davacının kusursuz davalının ise tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır....